Akıl ve heves
Gerçeğin bilgisi mi?
Hoşumuza giden yorumlar mı?
“Algı olguyu yendi” türünden yaklaşımlarla rahatlamak mümkün.
Ama kolaya kaçıp zora yakalanmaktansa meseleye “esastan” bakalım.
Heves aklın önüne geçerse ne olur?
Çok şey olur.
Ama en mühimi “Ey akıl sahipleri…” diye başlayan hitaba muhatap olamamak gibi bir mahrumiyete düşeriz de, sonrası Allah muhafaza…
Bir de “Hevesini ilah edineni gördün mü……” ikazı var.
Neresinden bakarsak bakalım tövbe geri adım atmaktır.
Hakka boyun eğip, pişman olmak, o hatayı bir daha yapmayacağımıza söz vermek ve yapmamaktır.
İçimizin en derinindeki gerçek niyetimiz değişmedikçe hakkımızdaki hükmün değişeceğini sanıyorsak, eyvah…
Uzmanı değilim de, duyduğum kadarıyla “8 ayrı cehennemden” söz edilir.
Bunların “7’si sıcak biri de soğuk” derler.
Kaç tane cehennem var net olarak bilmiyorum ama “Küsme duygusunun” daha dünya hayatında insana “soğuk cehennem” yaşattığı yalan değil.
Mesele seçimin, siyasetin, gündelik kayıp-kazanç hesaplarının çok ötesinde aslında.
Bu milletin fertleri birbirlerine küs olamaz, olmamalı.
Ekonomiymiş, dış yaptırımlarmış, siyasi kutuplaşmalarmış…
Hepsi hale yola girer.
Sn. Erdoğan’ın liderliğinde imkansız sanılanların mümkün olduğunu milletçe gördük, yaşadık.
Güvensizlik batağına düşmeyelim, maneviyatımızı diri tutalım yeter.
Maya savunma sistemi
Yemek “yarışma” konusu olmuş…
Adı yarışma ama “kültürümüzü tanıma, tanıtma, geliştirme, geleneği geleceğe taşıma” amaçlı bir faaliyet filan değil.
TV’lerde “yemek yarışması” adı altında düpedüz “nimete yüz ekşitme, bereket kaçırma seansları” izliyoruz.
“Havamız bozulmasın” diye S-400 füzeleri alıyoruz.
Alacağız elbette…
“Hava Savunma Sistemi” güvenliğimiz için olmaz ise olmaz…
Peki bu yemek yarışması diye sergilenen “nimete saygısızlık” öz değerlerimize yani “mayamıza” ters değil mi?
Hava savunma sisteminin yanında bir de “Maya Savunma Sistemi” geliştirsek fena olmaz galiba.