Mayın temizliği
Her istediğini söyleyen hiç istemediğini işitir.
Her bayram işi gücü bırakıp Müslümanların “Kurban İbadeti”ne saldıranların derdi nedir?
Hakaretlerine karşılık ağır laflar işitmek hoşlarına mı gidiyor?
Belki de “bilmedikleri” için böyleler…
Acaba?
***
Yahya Kemal “Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük/Budur alemde hudutsuz ve hazin öksüzlük” diyor.
Mesele bu olsa keşke.
“Köksüzlükten kurumuş bunlar yazık, içine doğdukları toplumun yaygın değerlerine hiç olmaz ise “saygı” göstermekten bile aciz kalmışlar” der ve sulayıp yeniden yeşertmenin yollarını ararız.
“Sağırlar çarşısında gazel atma/körler çarşısında ayna satma” türünden uyarılara bile aldırış etmeyiz.
Ama öyle değil.
***
Avının dalgınlığından faydalanan yırtıcı misali, donanımsız, savunmasız, özentiye açık zihinleri bulandırmayı meslek edinmiş bunlar.
Yani genç zihinleri.
Balıkları oltayla avladıkları gibi insanları da “kelimelerle” avlamayı iyi biliyorlar.
Yaptıkları iş, yaptıranlar nezdinde “kıymetli” olmalı.
Sırtları sıvazlanıyor.
Tüm ihtiyaçları karşılanıyor.
Ne kadar zarar verebiliyorlarsa o kadar şımartılıyorlar.
***
Kim bunlar?
“Nesebi belirsiz bir sözün” savaş sırasında koca bir orduyu perişan edebileceğini bilenler ve maşaları…
Güçlü milletleri ayrıştırıcı, çatıştırıcı sözlerle hasta toplumlar haline getirmenin kitabını yazmış odaklar ve kadrolu ajanları….
***
Her ipini koparanın internet ortamına zehir salmasına çare nedir?
Denetim evet, gerekli.
Yani “yayın temizliği” kim ne derse desin şart.
Ama önce “mayın temizliği” lazım.
Asırlardır insanların arasına “mayın” gibi yerleştirilen yıkıcı ve bozucu sözlerle mücadele etmekten tutun da bataklığa dönüşen güncel iletişim ortamındaki enfeksiyonlara karşı geniş spektrumlu ilaçlar üretmeye kadar, kararlı, sürekli, yaygın bir çaba gerekli.
Tarih, sözün gücünü fark ettiğinde söz söyleyebilecek gücü kalmayanların hikayeleri ile dolu değil mi?