Maklubeyi bırakalım, ankesöre bakalım

Okuduğunuz Yazı
Maklubeyi bırakalım, ankesöre bakalım

İçerik

“Bu örgütün sadece yargıya, orduya, emniyete sızdığı sanılmasın. FETÖ ile mücadele FETÖ’cü yöntemlerle yapılamaz. Nerede ahlaksızca bir saldırı varsa bilin ki orada FETÖ’nün bir tezahürü vardır…” 

“…Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar bugün çıkıp da bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye kalkışmasınlar. Türk yargısına hesap sormaya kalkışmasınlar. Türk yargısına töhmette bulunmaya kalkmasınlar”.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül bu sözlerle kimi kastetti? Günlerdir bu sözler tartışılıyor. Ben de “Yargıtay’daki maske takmış hainler” başlığıyla yazı yazdım ama Bakan Gül’ün beni kastetmediği kesin. Çünkü ben, hiçbir zaman FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallamadım. Bırakın kaşık sallamayı, hiçbiriyle dostluk bile yapmadım, çağırdıkları, davet ettikleri hiçbir yere gitmedim. Bu nedenle benim sicilim temiz.

Peki Gül, kimi kastetti?

Bu sözlerin birçok adresi olabilir. Çünkü geçmişte FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayan o kadar kişi var ki! Sinsice aportta bekleyenler Bakan Gül’ün açıklamalarına hemen atladılar ve günlerdir yeni bir cephe açma gayretine düştüler.

Hemen her konuda olduğu gibi işin özünü kaçırıp, şov kısmından medet ummaya başladık.

Biz saçma tartışmaları bırakıp gelelim konunun can alıcı tarafına!

Evet, haklıdır Bakan Gül. FETÖ sadece yargıya, orduya ve emniyete sızmamıştır. Ülkenin her kurumunun, özel-tüzel fark etmez, içine hücrelenmiştir. Buraya kadar sorun yok. Ancak “Kimse Türk yargısına hesap sormaya kalkışmasın” cümlesine itirazım var. Bu ülke 17-25 Aralık yargı darbesi yaşamışken, FETÖ’nün A takımındaki birçok isim saçma sapan bahanelerle serbest kaldıktan sonra yurtdışına çıkmışken, yargıya hesap sorulur. Buna tepki göstermeyi hiç anlayamıyorum. Bugün de ortada çok ciddi iddialar var. Kızmak yerine bu iddialara cevap vermek ülkenin daha çok hayrına olacaktır diye düşünüyorum.

Bugüne kadar alçak FETÖ’cülerle hiçbir şey sallamamış bir gazeteci olarak şunları soruyorum:

*Yaşanan onca acı tecrübeye, 251 şehidimize rağmen, yargıya kim, ne amaçla ele geçirmeye çalışır?

*Yargıdaki ve askerlerdeki ankesör soruşturmalarından kim neden bu kadar rahatsız olur?

*Ankesör soruşturmaları yargıda nerelere kadar uzanıyor?

*Yargı farklı kılıklara girilerek yeniden mi ele geçirildi?

Bu soruları sormak ve cevaplarını beklemek benim en doğal hakkım. Ne bir gruba, ne bir kuş sürüsüne mensup olmayan bir gazeteci olarak soruyorum.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Murat KELKİTLİOĞLU