“KASET” SPONSORLARININ DİYET BEKLENTİSİ

Okuduğunuz Yazı
“KASET” SPONSORLARININ DİYET BEKLENTİSİ

İçerik

Kılıçdaroğlu’na CHP’yi hediye eden “kaset” promosyoncuları yine sahneye çıkmış gibi görünüyor. Bu kez mevcudu korumak adına operasyon yapılıyor.
Kolay değil tabii ki muhalefet koltuğunu korumak…
Bu koltuğun kıymeti oldukça önemli.
PKK başta olmak üzere Fetö, NATO ve bilumum operasyoncuların legalite düzleminde seslerini yükseltmek istediği ortam ellerinden gidecek.
Bunun farkına varılması hatta Kılıçdaroğlu eşiğinin aşılması gerektiği tezi son yerel seçimlerle seslendirilir oldu.
Bu algıyı yıkmanın bir çıkışı bulunması gerekiyordu.
Bunu sağlarken de hem iktidarı hem de parti içi muhalefeti töhmet altında bulunduracak asparagas bir haber ve operasyon gerekliydi.
Peki bunu kim yapabilirdi?
Elbette Türk basınında “duayen” lakaplı Rahmi Turan imzasının olması altının doğruluğu(!) adına olumlu bir referans olarak kabul edilecekti.
Nitekim öyle oldu.
Bir dönemin pornografi patronu algı ve yalanlar duayenine sufle edilen haber üzerinden iktidarı hedef alan bir operasyonunun düğmesine basılmış oldu.
Kuşkusuz yalanlar ve algı operasyonunda Kılıçdaroğlu’na rehberlik eden Turan’ın yeniden dizayn edilecek CHP’deki ağırlığı azımsanmayacak kadar büyük.
Olaya dair aslında üzerinde durulması gereken mevzu “hangi CHP’linin Başkan Erdoğan ile görüşmesi” değil, bu operasyonla ne yapılmak istendiği.
Başkan Erdoğan’ı parti içişlerine karışmak ve dizayn etmekle baskıcı ve totaliter yönetim algısını, demokratik süreci etkilemesi üzerinden kamuoyu ve beynelmilel algıyı servis etmekten geçiyor.
Yani muhalefeti bitirmek adına sistematik bir operasyon yapılıyor algısıyla durumu AB’li efendilerine şikayet gerekçesi olarak hazırlamak olduğu çok açık.
Olayın aslında en önemli yanı “partimiz Fetö’ye teslim oldu” diyen CHP’li Yılmaz Ateş’in ihraç kararının ardından başlayacak parti içi muhalefetin ve kamuoyundaki algının üstünün örtülmesi çabasından ibarettir.
CHP’li Öztürk Yılmaz’ın da partiden istifa etme gerekçesini üste koyduğunuzda hata CHP’li Birgül Ayman’ın da itirafında yer alan beyanatların işaret ettiği tek bir nokta var; Başkanlık sisteminin neye mal olursa olsun sistem olarak bu topraklarda yerleşmemesi için iç savaş provaları eşliğinde engellenmesi adına CHP’nin liderlik(!) etmesinin istenmesidir.
Bu istemin mimarları geçmişte “kaset” operasyonlarıyla kendine güzergah belirlemiştir.
Bugün eğer Kılıçdaroğlu’nun söyleminde “o zatı oradan indireceğiz” vurgusu varsa bu Kılıçdaroğlu’nun değil, ardındaki Fetöcü, Natocu ve kraliçenin sufleleri olduğunun kuvvetle delilidir.
Kılıçdaroğlu için “o CHP’linin” kim olduğu önemli değil.
Haluk Pekşen’de olabilir, İlhan Kesici’de, Sarıgül’de olabilir.
Hatta İmamoğlu bile olabilir…
Mesele olmasında değil, mesele PKK’ya ve Fetö’ye yeni operasyon imkanları ve yolların açılmasından ibarettir.
CHP’de büyük bir depreme hazırlıklı olmak lazım.
Sahi, Başkanla görüştüğü yalanına muhatap olan İmamoğlu olmasın sakın!
Hatta Kılıçdaroğlu’nun Başkan’ın adamı(!) olmadığını kim yalanlayabilir?

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Binnur Günay