Kudüs’e sahip olmak
Mümkün değildir.
Sahip olamazsın, hadim olursun.
Mekke ve Medine de öyledir, İstanbul da.
Trump’ın “yüzyılın anlaşması” dediğine bakmayın.
Kudüs alınıp verilebilecek bir yer değil.
İlkel, sapık ve yıkıcı bir topluluk insanlığın sonunu getirmeyi sevap zannediyor.
Hak, hukuk, siyaset, diplomasi, teamüller, reel politik devre dışı…
Çünkü evanjelik sapkınlık ABD’yi esir aldı.
Kudüs’ü İsrail’e veriyorlarmış.
Ortadoğu’daki ateşe benzin döküp büyük bir yangın çıkartacaklar.
Niye?
Büyük İsrail’i kurmak için.
7 aşamalı hedeflerinin bir bölümü tamamladılar.
Şimdi sırada başkenti Kudüs olan büyük İsrail’i kurmak var.
Dünyadaki tüm Yahudileri burada toplayacaklar.
Sonra?
Bir Armegeddon Savaşı çıkartıp Siyonist Yahudi ve evanjelik olmayan ne kadar insan varsa hepsini öldürecekler.
Ne için?
Sümme haşa, Hz. İsa’nın yeniden yeryüzüne gelişini hızlandırmak için.
Koca devletler, ekonomiler, ordular bu kafaya emanet.
Biz de oturmuş ciddi ciddi eko-politik, strateji, falan filan tartışıyoruz.
BASIN KARTLARI
Günlerdir basın kartı tartışması almış başını gidiyor.
Bir kısım gazeteci, basın kartlarının iptal edildiğini söyleyerek tezvirata başladılar.
Öyle abarttılar ki pazar gecesi İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı’nın Afrika gezisindeyken konuyla ilgili twit atmak zorunda kaldı.
Özetle, kimsenin basın kartının iptal edilmediğini, kimse mağdur olmasın diye değerlendirme süreçlerinin çok hassas yürütüldüğünü, bugüne kadar 13 bin 372 kişiye basın kartı verildiğini ve kalan sadece 894 başvurunun da değerlendirilmesinin devam ettiğini söyledi.
Yeni basın kartının henüz basılmamış olması, basın kartı sahipliği haklarının kaybedildiği anlamına gelmiyor ayrıca.
Bunu kendileri de çok iyi biliyorlar elbette.
Çünkü kartları basılmamış olsa da bunun haklarından faydalanıyorlar.
Ama yapılan bu açıklama ve gerçekler söz konusu tezviratı yayanları durdurdu mu?
Elbette hayır.
Geçen gün bile hâlâ gazetecilerin basın kartı iptal edildi diye yazı yazabildi Soner Yalçın mesela.
Açıklama yapılıp basın kartları iptal edilmedi, değerlendirme devam ediyor denmesine rağmen manipülasyona, yalan söylemeye devam ediyorlar.
Ülke olarak artık bunlara alıştık.
Depremde bile yalan söylemenin ayıplanmadığı bir ortamda herkes her şeyi çarpıtabiliyor maalesef.
Ancak doğruyu söylemekten geri durmayarak bu yalanları, manipülasyonları da eninde sonunda yeneceğimize inanıyorum.