Bahçe duvarı evin dibine yapılmaz!
Birileri içeride “Suriye’de ne işimiz var?” diye sormaya devam ediyor. Merak ediyorum bu kişiler müstakil evlerine bahçe duvarı yaparken acaba bu duvarları evlerinin dibine mi örüyor?
Bahçe duvarı evin dibine yapılmaz! Biraz arsa payı bırakılır ve arsanın etrafı duvarla örülür. Gerekirse duvarın üstüne tel çitler yapılır. Bu çitlerin önü ve arkası ağaçlarla bezenir. Ne duvarın içindekiler rahatsız olur ne de duvarın önünden geçenler rahatsız olur!
Ama birileri Türkiye denilen büyük evin, güzel yurdumuzun ortada çırılçıplak kalmasını istiyor! O zaman da düşmanlarımız hiçbir engele takılmadan evimizin içine kadar giriyor, evlatlarımızı rahatsız ediyor, hatta şehit ediyor. Böyle mi olmalı?
İşte Türkiye şimdi tarihi misyonuna dönüp yeniden bahçe duvarı örmeye başlamıştır. Bu duvar Libya’dan Suriye’ye kadar uzanmaktadır. Daha ötesi de vardır.
Yani siz ülkemizi Hatay’da, Şanlıurfa’da, Hakkâri’de, Van’da, Mersin’de, İzmir’de bekleyerek koruyamazsanız ki zaten koruyamadık! Sırf PKK terör örgütü yüzünden on binlerce şehit verdik, büyük göç dalgaları sebebiyle Kürt kardeşlerimiz evlerini, arsalarını, ekip biçtikleri tarlalarını bırakıp büyük şehirlerin gecekondularına adeta mahkûm oldular.
“ESED REJİMİ İLK KEZ BÖYLE BOMBALANIYOR”
Esed rejimine verilen süre 29 Şubat Pazar gecesi doldu. 9 yıldır Suriye’de çatışmalar sürüyor, onlarca devletin askeri araçları Suriye topraklarında dolanıp durdu, dünya Suriye’yi ve özellikle sivilleri bombaladı. 9 yıl sonra ilk kez Esed rejimi böyle seri şekilde bombalanıyor. Bunu böyle okumak lazım.
Geçmişte söylenenlerle hareket etmek bizi yanlışa sürükleyebilir.
Özellikle generallerimizin; “24 saatte Suriye’yi alırız” demeçlerini hatırlıyorum. Bunun yanında “Emevi Camii’nde namaz kılacağız” diyenler de vardı. Bu sözleri eleştirmeyi de bırakmak gerekiyor. Çünkü bunlar “dönemin şartları” içinde söylenmişti.
Aradan geçen 9 yılda bütün denklemler değişti. Daha geniş bir tablo görmek istiyorsanız petrol kuyularına bakın! Sınırın öte yakasında üstelik Türkiye’den görülecek yerlerde “petrol kuyuları” çalışırken bizde yok! Haritaları “cetvelle” çizmişler sözü boşuna değil! 100 yıl önce nelerin ölçülüp biçildiğine dikkat edin!
Eğer Türkiye önemli bir karar alıp Suriye’ye girmeseydi bu topraklarda yine bir 100 yıl daha kaybedecektik. Suriye’de ne işimiz olduğunu anlıyor musunuz?
“Suriye’de, Libya’da ne işimiz var?” sorusunu soranlar vahim bir hata içindedir. Bugün biri çıkıp da “Kıbrıs’ta ne işimiz var?” diyebilir mi? Orada Türkler var! Peki, Suriye’de Türkler yok mu? Velhasılı kelam; bahçe duvarı evin dibine yapılmaz!
“SINIR KAPILARI”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun uluslararası toplumun Türkiye’yi mülteciler hususunda yalnız bıraktığını belirterek; “Ülkemizde bulunan Suriyelilere geçici koruma uygulamaya devam etmekteyiz. Suriyeli kardeşlerimizden ülkeyi terk etmeleri istenmedi. Kalmak isterlerse kalabilirler. Gitmek isterlerse de gidebilirler. Sadece mültecilerin Türkiye’den ayrılmasını engellememe yönünde bir politika değişikliğine gittik” açıklaması yaptı.
“Suriyelileri istemiyoruz” diye yıllardır propaganda yapanlar şimdi ağız değiştirdi. Kimisi; “Vah zavallılar yollarda perişan oluyor” derken kimi de “Kapılar açılınca nasıl da gidiyor nankörler” demeye başladı. Biz ise ilk durduğumuz noktadayız ve bu açıdan İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un açıklamaları faydalı olmuştur.
Peki, “çağdaş Avrupa” ne yapıyor? Sınırlardan geçmeye çalışan bebeklere, kadınlara, yaşlılara “gaz bombası” atıyor! Sayın hümanizm susuyor! Saygıdeğer insan hakları gözlerini kapatıyor! Kıymetli eşitlik ve adalet rafa kaldırılıyor! Avrupa kendi sınırlarını hümanizme, insanlığa kapatmıştır! Tıpkı Bosna Hersek’te olduğu gibi!
Dünya 5’ten büyüktür, Türkiye Avrupa’dan büyüktür!
“SURİYE’DEN ELİNİZİ ÇEKİN”
Haberlerde birilerinin “Suriye’den elinizi çekin” diye açıklama yaptığını görünce Esed’e seslenip zulmü durdur çağrısı yapıyorlar zannettim! Meğer bizim Mehmetlerimize ve bizim devletimize “çekilin” çağrısı yapıyorlarmış!
Bir avuç azgın azınlık!
Kendilerine akademisyen, sanatçı, yazar, gazeteci diyen bir avuç azgın azınlık!
Biz artık algı yönetimlerine kapılmadan yolumuza bakmaya devam edeceğiz! Bahçemizin duvarlarını sağlam bir şekilde örerek adil bir nizam için tarihin bize biçtiği elbiseyi giyerek mazlumlara sahip çıkacağız. Türkiye birilerinin zannettiğinden çok daha büyüktür!