Ölümle ölüm arasında kalmak
Dün bir çocuk daha öldü. O kadar çok öldüler ki 2011’den beri. Artık sadece birer sayıya dönüştüler. Ege sahiline cansız bedeni vurduğunda Aylan’ın, bütün dünya hep birlikte ağlamadık mı? E aynı sahile Aylan’dan sonra binlerce bebeğin daha cansız bedeni vurdu, neden sustun.. Neden sustuk!..
***
Avrupa’nın kapısında bir insanlık dramı yaşanıyor .. Kapılarında ölüyor insanlık Avrupa’nın.. Denizlerinde boğuluyor.. Ama bu izahı zor tablo karşısında; gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, dili var hakkı hakikatı söylemiyor kimse.. Nasıl olur da yokmuş gibi, bütün bunlar olmuyormuş gibi davranabiliriz ki? Mesela bize ‘uyum’ için binlerce insan hakları kriteri dayatan AB, Ege’de mülteci botlarına ateş eden alçakları görmedi mi? Ya hu görmediniz mi? Sopayla mültecilerin kafalarına vuran adamı? Medeniyet.. İnsan hak ve hürriyetleri.. Özgürlükler. Demokrasi.. Bu kavramların hepsi hikaye. Hiç biri ama hiç biri gerçek değil. Faşizm şu anda Avrupa’nın en temel değeri. Ve kimsenin bu duruma itirazı yok..
***
Çocuklar, Avrupa kapılarında ölüyor. Dünyanın gözü önünde cinayetler işleniyor.. Ve bu cinayetlerin yaşandığı bu çocukların öldüğü dakikalarda medeniyet diye, insan hakları diye büyük büyük laflar edenler, deve kuşu gibi gömmüşler başlarını toprağa.. Hey Arkadaş.. Sana söylüyorum. Siz öldürdünüz o çocukları.. Senin başlattığın savaşın faturasını öderken. Senin sömürdüğün ülkesinde ölmemek için düşmüştü yollara. Senin kapına geldiğinde vurdun onu boynundan.. Ölümle ölüm arasında yaptı tercihini. Ölümde karar kıldı bir çocuk daha.. Hangisi daha iyi ölümdü onun için bilmiyordu ki!.. Tepesine inen varil bombalarıyla ölmektense Avrupa kapısında vuruldu senin merminle.. Mutlu musun?