MESELE YALNIZCA CHP DEĞİL SİZ HALA ANLAMADINIZ MI?
Ne zaman ki parlementer sistemin tapınağı konumuna yükseltilen (küçüksaray) Çankaya Köşkü’nün yeni Türk Devlet sistemini götürebilecek kaabiliyetten, kudretten uzak olduğu dile getirildi, işte o zamandan beri “saray” etiketli saldırılar, darbe girişimleri, işgal denemeleri de başlamış oldu.
Peki kim bunlar?
Sistematik olarak “saray” vurgusu üzerinden baskı grubu kurmak başta olmak üzere sarayı sopa olarak görenler?
Saray muhalifleri mi, yoksa yeni Türk Devlet Sisteminden temizlenecek paraziter zinde güçler birliği mi?
Düşüncem o ki, her iki grupta sarayla yatıp sarayla kalkıyorlar.
Hatta kurmay kadrolarının bir çok ünlüsü saray tuvaletinde nöbet tutacak kadar kubur düşkünü…
Zaman daraldıça parlementer sistem kenefinden umudunu kesenler daha bir azgınlaştı, daha çok kudurdular.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, uyum yasalarının birer birer hayata geçirilmesi için yoğun mesailer harcanırken, hergün dozajı artan saldırıların olması da şaşırtıcı değil.
Zira bir daha dönüşü olmayan bir süreci geride bırakacağız ve bunlar tarihin çöplüğüne bir bir atılmış olacaklar.
Devletin bekasını korumaya dönük muktedir sistemler silsilesi tamamıyla bu azgın azınlığın tepesine darbe gibi inmiş olacak.
Bütün korkuları bu ve oyunlarının bozulacağı zamanlara geliyoruz.
Dikkat edilirse tüm güçlerini saray ve saray yaftası üzerine bina etmeleri elbetteki boş hamleler değil.
Saray yargıcı, saray savcısı, saray askeri, saray polisi gibi sıralanabilecek bütün tanım ve sıfatlar muhaliflerin(!) uzatacağı kadar çok…
Bu ülkeyi bölmek, parçalamak ve üniter yapısını yerle bir etmek adına yapmayacakları alçaklık olmasa gerek.
Peki saray yaftası ve operasyonlarını kim, neden, hangi amaçla tertip edebilir?
Saraydan kovulan politikacılar mı, Mustafa Kemal’in askerleriyiz etiketinin ardına saklanan istihbarat örgütlerinin yerli işbirlikleri mi?
Yoksa ihanet şebekeleri istihbarat servisleri mi?
Amaç iç savaş sürecini ateşlemek ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin seçilmiş yönetim kadrolarını tasfiye etme, sindirme ve korkutma çabalarının alt basamaklarının topluma demokratik hak olarak sunulmasından ibarettir.
Açıkçası saray sıfatlamasına sarılan her kim varsa bilinmeli ki vatan haini ve ajan ve provakatördür.
Sorulması gereken asıl soru şu olmalı.
Sözde sarayın savcıları, yargıçları bu ihanet şebekelerini neden hala susturamaz?
Meclisin bir kısmını işgal eden bu illegal yapıya neden müdahale edilemiyor?
Bu sorunun cevabını aldığımızda sorun çözülecektir diye düşünüyorum.
Meseleyi sadece CHP üzerinden okumak bizi yanılgıya götürür.
Asıl mesele CHP manivelasını bugüne kadar kullanan kuklacıları bulma işidir.
Ne zaman ki bugüne kadar bütün devlet yapılanmasına vakıf olan İngiliz anahtarını deşifre ederiz, işte o zaman düğüm çözülür.