DARBEDER KUŞLAR TEK TEK ÖTÜYOR
2013 yılında RedHack üyesi olmak iddiasıyla bugün milletvekili olan CHP’li Barış Atay ile gözaltına alınan Taylan Kulaçoğlu, bu kez Barış Atay olmadan içeri alındı.
O günlerde içeri alındığında ifade ettiği cümleleri (ihale edilen misyonun) bugüne evrilen yönü olarak görmekte fayda var.
Gezi sürecinin bileşenlerine dönük verdiği mesajları “Kızıl Can Yıldız” niki adı altında ve popüler kılınmasını iyi tahlil etmeli.
Mesajında, “sosyalistler, devrimciler, demokrat sanatçılar, DAYANIŞMANIN DİBİNİ SERGİLEYEN HDP ve CHP MİLLETVEKİLLERİ, devrimci kurum ve çevrelere, LGBT bireyleri ve anarşist kardeşlerime” diyerek devam eden açıklama olan, aranan “manyak” lakaplı sözde sosyal medya fenomeni(!) bu mudur?
Bu kadar popüler(!) kılınmaya çalışılmasının ardındaki gerçek nedir?Yalnızca terör örgütlerine olan sempatisi mi?
Gezi bileşenlerinin (sonradan) üzerinde ittifak ettiği aktör olmasına kim ve kimler destek vermiştir?
Aslında hikayesi Fransa’da başlatılıyor.
Fransa’da Stratfor Stratejik Danışmanlık Şirketi’nin hacklenmesi davasında yargılanan Jeremy Hammond’la tanıştırılıyor.
Ondan edindiği bilgiler ve tecrübeleri geliştirme imkanı buluyor.
J.Hammond’un tutuklanmasıyla yolları ayrılıyor.
Edindiği tecrübeler neticesinde Paris’te PKK başta olmak üzere DHKP-C’nin Fransa uzantıları ile tanıştırıldığı başka bir evreye geçiyor.
Bu aşamada Avrupa’nın farklı bölgelerinde mevzi alan RedHack grubuyla tanıştırılacaktır.
Bu grubun siber suçlar ve operasyonlarla ilgili bir çok vukuatı ve faaliyetleri olduğu biliniyor. Bu sürecin devamında Fransa’dan Türkiye’ye geçtiği tarihin Gezi Olayları öncesine denk gelmesi dikkatlerden kaçmıyor.
Gezi olaylarında üstlendiği misyona dair muallakta olan sorular var kuşkusuz.
Kendisini MARKSİST-LENİNİST olarak tanımlamasına Ankara merkezli RedHack operasyonunda rastlıyoruz.
Siber suç örgütünün lideri pozisyonunda lanse edilmesini ise ilerleyen zaman dilimlerinde göreceğiz.
Jeremy Hammond’tan edindiği bilgi ve tecrübelerini Ankara merkezli kamu kurum kuruluşları ve istihbarat alanında kullandığına dair suçlamalara muhatap oluyor.
Çıkarıldığı mahkemelerce “salıverildiği” görülüyor. Yani “yeterli delil” bulunamıyor(!)
CHP ve HDP’lilerce paylaşılamayan bu aktörün sosyal medya ve algı operasyonları konusundaki tecrübeleri dikkat çekiyor.
CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun bu aktöre olan sempatisi tamamen fikir özgürlüğü ve demokratik haklar çizgisinde(!) olması ayrıca parantez açılacak bir mevzu.
Genel seçimler ve son mahalli seçimlerde sosyal medya operasyonlarında bu aktör ve bugün “isimsizler” olarak tanımlanan siber yapılanmanın hangi misyonları üstlendiği ilerleyen soruşturmalar ve “ardışık” tahlillerle ortaya çıkacaktır.
Tabiiki bu arada çakma “Che Guevara”ya sahip çıkan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu da unutmamak lazım. Mevzu özgürlükler ve “devlete had bildirme” olunca meydana çıkıyor ve sahipleniyor.
Organize siber operasyon yapılmasının soruşturmalarında ilginç detaylara ulaşılacağını düşünüyorum.
Kuş operasyonunda, Ankara kuşu, Mustafa Selanik ve Kaç Saat Oldu başlıklı kuşlarla başlatılan siber yapılanma tasfiyesinde çakma Che Guevara’nın da kuşlardan biri olduğuna dair bilgiler geliyor.
İşin ucu bu kuşları “yemleyen” patron ve patroniçelere kadar uzanacak.
Zira son sahte(!) “darbe” çığırtkanlığı ile hedeflenen başka arayışların nabız yoklamak olmadığı anlaşılmıştır.
Hedeflenen şey tam olarak kamplara ayrılmaya zorlanan kitleleri iç savaş düzenine hazırlamaktır.