19 Mayıs Az Kalsın Atatürk’ün Ölüm Tarihi Olacaktı

Okuduğunuz Yazı
19 Mayıs Az Kalsın Atatürk’ün Ölüm Tarihi Olacaktı

İçerik

19 Mayıs 1919, işgal güçlerine karşı başlatılan “Milli Kıyamın” en büyük ve en mühim hadisesidir. Fakat Milli Mücadele bununla başlamış değildir. Çünkü Tuğgeneral Mustafa Kemal Paşa`nın Samsun`a çıkmasından daha evvel pek çok paşa, bu mukaddes vazife için Anadolu`ya çıkmış ve vazife yerine yerleşmişti. Üstelik memleketin her şehrinde “Kuva-i Milliye” grupları vardı ve bu milli birlikler, işgal orduları ile çatışmalara giriyordu. Yani Milli mücadele için Anadolu`ya ilk çıkan paşa Mustafa Kemal Paşa değil, 6 Nisan 1919`da Erzurum`a gitmek üzere İstanbul`dan yola çıkan Kâzım Karabekir Paşa`dır. Anadolu`ya geçen en son paşa ise Mustafa Kemal`dir.

Üzerinden şu kadar sene geçmesine rağmen, Mustafa Kemal Paşa`nın Samsun`a çıkması ile ilgili bilinmeyen ya da yanlış bilinen hakikatler ne yazık ki halâ mevcuttur. Bugün, pek çok tarihçimiz Mustafa Kemal Paşa`ya, Samsun`a gitmesi için bizzat başında Damat Ferit Paşa`nın bulunduğu Osmanlı Hükümeti tarafından tahsis edilen “Bandırma Vapurunun” eski mi, yeni mi olduğu tartışmasını yapar da, ne hikmetse İçinde Mustafa Kemal`in de bulunduğu “Bandırma Vapuru”nun İngilizler tarafından Karadeniz`de batırılacağının Mustafa Kemal Paşa`ya kim tarafından haber verildiğini açıklamaz. Daha doğrusu Atatürk`ün “Nutuk” isimli kitabında da bahsettiği geminin batırılması yönündeki çalışmaların var olduğu şeklindeki bir bilgi bilinmez, anlatılmaz.

16 Mayıs 1919 günü, Mustafa Kemal Paşa ile beraber Samsun`a gidecek olan kumanda heyeti teşekkül etmiş. Herkes ailesiyle sanki bir daha hiç görüşmeyeceklermiş gibi vedalaşmıştır. O günlerde İngilizler de büyük bir hazırlığın içerisindedir. Bu hazırlık kapsamında, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını Samsun`a götürecek olan “Bandırma Vapuru”nu Karadeniz`in açıklarında batıracaklardır. Malaya zırhlısı kumandanına, General Harrıngton tarafından son görevi tebliğ edilir; “İçinde Mustafa Kemal`inde bulunduğu Bandırma Vapuru Karadeniz açıklarında hiçbir iz bırakmadan batırılacak…”

Sultan Vahideddin Han`ın büyük kızı Ulviye Sultan ile evli olan damadı İsmail Hakkı Okday, Türk ve İngiliz iş adamlarının da katıldığı Beyoğlu`nun “Tokatlıyan” Oteli`ndeki bir toplantıya davetlidir. Bu toplantıda içilen içkilerin etkisi ile kafaların iyice dumanlandığı sıralarda çok saygın misafirlerle aynı zamanda Mustafa Kemal Paşa`ya Samsun`a gitmek için vizesine onay veren İngiliz istihbarat subayı (evet Mustafa Kemal Samsun`a bir İngiliz Yüzbaşısının verdiği onay ile gitti.) İşkenceci John Bennett Godolphın çıkagelmiştir. İçkiyi de biraz fazla kaçırdığı sıralarda sarhoşluğun verdiği etki ile damat İsmail Hakkı Bey`in de bulunduğu gurubun yanında korkunç haberi ağzından kaçırır;
“…Yarın bir Türk paşası, yanında kalabalık bir misyon ile ordu müfettişi olarak Anadolu`ya hareket edecektir. Bugün vizelerini imzaladım. Yarın öğleyin yola çıkıyorlar. Ancak hedeflerini ulaşamayacaklar. Çünkü onları Karadeniz`in azgın dalgaları arasına gömeceğiz. (19 Mayıs 1919 günü Samsun`a Mustafa Kemal Paşa ile beraber tam 48 subay daha çıkacaktır. Gemi mürettebatıyla beraber bu rakam 72`yi bulacaktır. Yani tek başına ve pusulası bile bozuk bir gemi ile değil…)

Çok az bir zaman kalmıştır. Saatler sonra Mustafa Kemal Paşa ile birlikte arkadaşları hareket edecektir. Yani zaman çok dardır. Kendisine ulaşılması ve bu vahim hadiseyi haber vermek için bir mucize gereklidir. O mucize de gerçekleşmiştir. Mustafa Kemal`in yakın arkadaşı Rauf Orbay bulunur. Rauf Orbay Cuma namazından sonra Limana gelecek ve Mustafa Kemal ile vedalaşacaktır. Bunu öğrenen Damat İsmail Hakkı Bey, derhal harekete geçer. Son dakikada Rauf Orbay`a ulaşmayı başarır. Bu durumdan padişah Vahideddin Han`ın da haberdar olduğunu hatıralarında kaydeden İsmail Hakkı Bey, Rauf Bey`e bu korkunç haberi aktardığında her ikisi de heyecan içindedir. Milletin son ümidi de yok edilmek istenmektedir. Nihayet Galata Rıhtımından Bandırma Vapuruna gitmek için kayığa binmekte olan Mustafa Kemal`e Rauf Bey durumu anlatır. Haberi öğrenen Mustafa Kemal Paşa bir an düşünür; ve der ki ;

“…Beni İstanbul`dan hareket etmeden tutuklayabilir, ya da öldürebilirler. Fakat niçin Karadeniz`de yok etmeyi düşünsünler ki? Evet, bunlar benimle beraber Türkiye`yi kurtaracak olan heyeti de yok etmek hedefindedirler.”

Mustafa Kemal Paşa, Sultan Mehmed Vahideddin Han`ın damadı olan İsmail Hakkı Okday kaynaklı bu istihbarî bilgiyi değerlendirmiş ve Bandırma`nın kaptanına hep kıyıya yakın gitmesi emrini vermiştir. İstanbul`dan Samsun`a kadar Karadeniz kıyısı boyunca Kıyıya daima 10-15 metre açıklıkta giden Bandırma Vapur`unu Karadeniz`in iç taraflarında, denizin açıklarında arayan “Malaya” zırhlısı aradığını bulamamış ve geri dönmüştür. Sonraki zamanlarda Mustafa Kemal Paşa, hatıralarında bu hadiseyi anlatacak ve;
“… Bandırma Vapuruna suikast yapılıp batırılacağı gerçeğini bize padişahın damadı bildirdi” diyecektir.

Allah her zaman doğrunun yanında olmuştur elhamdülillah. Eğer, vatan hainliği ile itham edilen son Osmanlı Hükümdarı Sultan Mehmed Vahideddin Han`ın damadı İsmail Hakkı Okday, padişahın da duyduğu bu bilgiye ulaşamasaydı, Mustafa Kemal Paşa`ya bildirmeseydi ve eğer Bandırma Vapuru kıyıdan değil, açıktan gitseydi de Karadeniz`de gezinen İngiliz torpidosu “Malaya” tarafından batırılsaydı, bizim için 19 Mayıs tarihi ne ifade edecekti acaba…

Kim bilir belki bir “hiç”i… Bir de kaç kişi biliyor acaba Bandırma vapurunun akıbetini? Milli Mücadele tarihinde çok mühim bir rol üstlenen Bandırma Vapuru Cumhuriyet`ten sonra bir çelik tüccarına satılır. O da Bu şanlı vapuru “JİLET” fabrikasında parçalatıp jilet yaptırır… Evet, yanlış okumadınız jilet. Biz tarihimize jilet kadar önem veren bir millet olduk. Yazık, çok yazık… Kaynaklar ışığında yapılan gerçek tarihe ve onun kara sevdalılarına selam olsun.

KAYNAKLAR;
1- Son İmparator Vahdettin, Timuçin Mert, Karakutu yayınları, 3. baskı, sayfa 96-99
2- Şahbaba, Murat Bardakçı, Gri yayınları, 4. baskı, sayfa 125-144
3-Son Padişah Vahdettin, Yılmaz Çetiner, Milliyet Gazetesi yayınları, 7. baskı, sayfa 150
4-Yanya`dan Ankara`ya, İsmail Hakkı Okday, Sebil yayınları, sayfa 420-421-422

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Ahmet ANAPALI