Bu “liderler” nereye koşuyor?
AK Parti’den ayrılan gazeteciler, AK Parti’den ayrılan “liderleri” ağırladı.
Karar gazetesi, birkaç gündür parti liderlerini web tv’de toplayarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kabinesine yönelik ağır suçlamalar içeren yayınlar yapıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Mithat Sancar ve Temel Karamollaoğlu’nun yanı sıra AK Parti’den ayrılarak yeni partiler kuran Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan sırayla tek kale maç yapıyorlar.
Konuşmalar arasında en çok Ahmet Davutoğlu’nun sözleri dikkatimi çekiyor; bir akademisyen olmasından kaynaklanıyor olsa gerek, her konuya -hükümeti kast ederek- “hiçbir şey bilmiyorlar” diyerek giriyor.
Ekonomiyi bilmiyorlar, dış politikayı bilmiyorlar, demokrasiyi bilmiyorlar, iç siyaseti bilmiyorlar, idareyi bilmiyorlar….
Dinlerken egosu tavan yapmış, kendinden başka kimseyi beğenmeyen, dinlemeyen soğuk bir akademisyen hissi veriyor.
Bardağın boş tarafını gösterme kurnazlığını akıl, bilgi, erdem sahibi olarak sunmayı maharet sanıyorlar.
Davutoğlu başta olmak üzere bu parti liderlerinden hiçbiri pandemi sürecinde dünyanın en büyük ekonomileri tek tek çökerken, Türkiye’nin nasıl olur da ayakta kaldığını ve büyük bir atılım potansiyeline sahip olduğunu anlatmaya yanaşmıyor.
Yeni yeni politika yapmaya başlamanın getirdiği acemilikle şimdiden siyasetin en ucuz ama aynı zamanda en etik dışı yollarına saptılar.
“Damat” küçümsemeleri ve bel altı vurma kurnazlığını politik eleştiri sanıyorlar.
Sanki yer çekiminin dışında, başka bir gezegenden geliyormuş gibi davranıyorlar. Sanki AK Parti’den yöneticilik, bakanlık, başbakanlık yapanlar başkalarıydı.
Dış politikada Türkiye’nin artan gücünü konuşmaya yanaşamıyorlar bir türlü.
Bilhassa da Pandemi sürecinde Erdoğan’ın başarılı kriz yönetimini görmezden gelmeye çalışıyorlar.
İlkeli, ahlaklı siyasetle uzaktan yakından alakaları yok. “Dün dündür, bugün bugündür” sözünü hatırlatıyorlar sadece.
AK Parti’den ayrılmanın verdiği hırsı hissediyorum bu konuşmalarda. Eski kaybedilmiş günlerin özlemini.
Kaybetmiş olmanın hıncını…
Gazetenin başlığına gelirsek; “liderler konuşuyor” demekle kimse “lider” olmuyor. Uzun sınamalarla, mücadelelerle, içeride ve dışarıdaki muktedirlerle savaşarak geçen bir ömür gerekiyor lider olmak için. Halkın teveccühünü, yol arkadaşlarının tam desteğini almak gerekiyor. Erdoğan’ı devirmek için açılan alanlarda at koşturanlardan “lider” olmaz. Kendilerini “lider” sanmalarını sağlayacak kadar gaz verilir, biraz koşturulur, sonra da bir kenara atılırlar. Akademik kökenli bir siyasetçinin en azından bunu çoktan çözmüş olması gerekirdi.