NATO misafirhanelerinde ağırlanan FETÖ’cüler
FETÖ’nün arkasındaki uluslararası yapıyı anlamak için yurtdışına kaçan örgüt mensuplarının nerelerde ağırlanıp korunduğuna bakmak gerekiyor. FETÖ’nün firari savcı ve polisleri, kılıç artığı darbeciler, kaçtıkları Avrupa’da NATO misafirhanelerinde korunma altına alındılar.
Savcı Zekeriya Öz ve 15 Temmuz darbesinin yöneticisi Adil Öksüz gibi yüzlerce üst düzey FETÖ mensubunun ilk durağı Almanya’daki NATO misafirhanesi olmuş.
Sadece FETÖ mü, ya PKK ve DHKP-C gibi terör örgütleri?
Europol’ün bu yılki raporunda Avrupa’nın terör örgütü PKK ve DHKP-C gibi örgütlerin faaliyet üssüne döndüğüne dikkat çekiliyor.
“AB Terörizm Durumu ve Trendi 2020” başlıklı raporda PKK’nın Avrupa’yı lojistik üs olarak kullanmaya devam ettiği belirtiliyor. Örgüt Almanya, Fransa, Belçika, Avusturya, İsviçre gibi ülkelerde son derece aktif.
Amerikan Dışişleri’nin yayınlanan “terör raporu”ndaise terör örgütü PKK ve Suriye’deki uzantısı YPG’nin sivil katliamlarına sınırlı da olsa yer veriyor. Buna rağmen Amerikan Savunma Bakanlığı’nın bu terör örgütlerine desteği hız kesmeden devam ediyor.
Söz konusu raporda ayrıca YPG’den terör örgütü PKK’nın Suriye’deki “Marksist” kolu olarak bahsedilmesi de dikkat çekti. Türkiye’nin kararlı politikası olmasa, Amerikan raporunda bu kadarının bile yer alması söz konusu olamazdı. Peki YPG ile ilgili bu ifadeler bundan sonraki Amerikan politikasında bir değişikliği işaret eder mi?
Kesinlikle hayır!
Dışişleri’nin raporunda FETÖ ile ilgili olarak da “din adamı” ifadesine yer verilmemesine rağmen örgütten “Fetullah Gülen hareketi” biçiminde bahsediliyor. Tabii sormak lazım, neyin “hareketi?”
15 Temmuz günü, bir gecede 251 vatandaşımızı katleden, 2 bin 194 kişiyi de yaralayan “hareket” mi?
Bu iki rapor Türkiye’deki terörün kaynağına ilişkin herkese aslında yeterli bilgi veriyor. Fazla söze hiç gerek yok!