Türk Övün Çalış Güven…
Ayasofya’nın zincirleri kırılınca hasedinden çatlayanlar gördük. “Zulüm 1453’te başladı” tayfası üzgün.
Ne düşündüklerini Sözcü Yazarı Emin Çölaşan “Bunlar Müslüman, biz değiliz ya!.. Biricik amaçları bu AKP’ye oy veren kitleleri yeniden kızıştırıp aferin almak, oy tırtıklamak” diyerek özetlemiş.
Okuduk ve hissiyatlarından haberdar olduk.
Gündemde seçim yok.
Seçimlere daha 3 yıl var.
Ama Emin Çölaşan’a göre “Ak Parti, Ak Partililerden oy almak için” Ayasofya’yı açmış.
Parlak zeka böyle bir şey olsa gerek.
***
Tamam anladık, Ayasofya’nın zincire vurulmuş olmasını kazanım olarak görüyorlardı ve şimdi kaybettiklerini düşünüyorlar.
Peki bunlar hiçbir şeye sevinmezler mi?
Zor.
Hatırlayalım.
Ak Parti Hükümeti 2009 yılının ilk toplantısında Nazım Hikmet’in yeniden Türk vatandaşlığına kabul edilmesine karar vermişti.
Ama nasıl olurdu?
Bu tarihi kararın altında Erdoğan’ın imzasının bulunması kabul edilemezdi.
Ömrünü Nazım Hikmet sömürüsü ile geçiren sözüm ona solcuların oyuncakları ellerinden alınmıştı.
***
O günkü hissiyatlarını Özdemir İnce’den dinlemiştik.
Rahatsızdı ve bunu “Nazım Hikmet’e vatandaşlık verilmesi sevindirmedi beni, verilse ne olur, verilmese ne olur” diyerek dışa vurmuştu.
Oysa bunların yazarları, tiyatrocuları, siyasetçileri yıllarca “Vatandaş Nazım” sloganları ile o malum kitleyi sömürüp küplerini doldurmuşlardı.
Nazım Hikmet bunlar için tatlı kazanç kapısıydı.
***
Bugün hasedinden çatlayanların derdi Ayasofya değil.
Aslında zihniyetlerinden başka bir dert taşıdıklarını da düşünmüyorum.
Hani her lafın başında Atatürk’ten dem vururlar ya…
Biz de Atatürk’ün “Türk, Övün, Çalış, Güven” sözü üzerinden vaka incelemesi yapalım.
Bunların en son ne zaman Türk gibi konuştuklarını gördünüz?
Ya da bu vatana, millete ait herhangi bir başarı ile övündüklerine rastladınız mı?
Seçilip yetki aldıkları makamlarda çalışıp başarabildikleri ne var?
Millete öz güven aşılayan tek bir söz ya da faaliyetlerini duyan olmuş mu?