SİYONİST TEZGAHIN KÜRESEL FİGÜRANLARI
28 Şubat operasyoncularının yeniden sahne aldığına şahit oluyoruz. Bu kez senaryonun asker figürlerinin olmaması dikkatlerimizden kaçmamalı.
Peki bu projede asker ya da askerler nerede?
Siyasi iktidarın dengelerini sarsmak adına profesyonelce hazırlanmış komplike provakasyon ve operasyonlar dizinini yöneten etki ajanları ve algı askerlerini görsel medya silahlarının ardında görmeniz mümkün.
Üniformaları kamufle edilmiş, legal ve illegal askerlerle dolu…
Çok ince hesap edilmiş kurguları içinde barındıran provokasyonun “5. Kol” faaliyetleri silsilesine dahil etmemek olmaz.
Mesele “kadın ya da çocuk istismarı”ndan ziyade öteleri hedefleyen yıpratma ve parçalama harekâtının basit düzeyde(!) sahneye sürülmesi işi de olamaz diye düşünüyorum.
Toplumun dini değerlerini erozyona sevkedecek alt bileşenlerini toparlayarak siyasal iktidarı zayıflatmak projesi ve “meşgul” etme olarak görüyorum.
Oda TV kaynaklı olarak servis edilen projenin göstere göstere zamana yayılarak bir tablo içinde kamuoyuna sunumu, birden çok istihbarat servisi eşgüdümünde “sahte”lik patentiyle kamufle edilmesi, 28 Şubat filminin tanıdık kareleri olarak karşımıza çıkarılmış bulunuyor.
Suçun şahsiliği hakikatinin kamufle edilip, her dönemde buradan hareket ederek operasyonla Müslümanları mahkum etme projesi bu tuzakta da kendini gösterdi.
Hedefin ne olduğunu daha net gördük. Müslüman kimliğinin kriminal bir motto olarak servis edilmesi ilk defa denenmiş bir proje değil elbette.
Fransa’da ki “Charlie Hebdo” ve diğer Avrupa ülkelerinde Kur’an-ı Kerim yakılması ve Müslümanların aşağılanmasını “sahte şeyh” projesinden ayrı düşünemeyiz.
Bu operasyonda da “sahtelik” algısı anahtar cümle hükmünde.
Hatta “aldanma” sendromunun ön plana çıkarılması tamamen toplum mühendisliğinin nasıl olması gerektiğini gözler önüne serdi.
Sayın Bahçeli’nin “idam” konulu beyanlarının ardından “şeyh” diye pazarlanan müptezel üzerinden operasyonun başlatılması tesadüf olarak görülemez.
Toplumun sinir uçlarının iktidar zaafiyeti ekseninde gerilmesi, mühendisliğin ana temelini gösterir mahiyette.
Taciz görseline konu olan müptezelin farklı platformlardan elde edilen fotoğraflarının referans olarak kabulünün istenmesi, Fetövari bir zemin algısına hizmet ettiğini gösteriyor.
İşte algı ve operasyon budur.
Mesele tacize uğrayan çocuğun ve çocukların hakkını savunup, “sahte şeyh”lerin cezalandırılması değil, İslam’ın ve Müslümanların kriminal bir bütünlük oluşturduğu algısının hakimiyeti ve toplumsal fay hattının kırılmasıdır!
Bu operasyonun tetikçisi kuşkusuz Oda TV gibi görünse de, gerçekte Oda TV’yi de aşan üst kurmayların ve senaristlerin olduğu bir gerçek.
Oda TV’yi finanse eden kaynakları taradığınızda senaristleri de bulmuş olacaksınız…
Peki sizce Oda TV bu operasyonel gücü nereden alıyor?
Bürokratik cephede hareket alanlarını açmaya devam eden derin devlet damarını kullanan Siyonist beslemesi aktörlerinden!
Bunlar FETÖ’nün tasfiye edilmesinin ardından her sıfatla bünyeye yerleşen kripto aktörlerden başkası değil.
Bu gelişmelerin hemen öncesinde muhalefet kanadından gelen “mucize” ve “süprizler bekliyoruz” söyleminin içi boş değil kanaatimce.
Ve tam da bugünlerde Fransa dışişlerinden bir açıklama geliyor, “Erdoğan ekonomik kötü gidişatı unutturmak için milli ve İslami bir atmosfer oluşturmak istiyor” deniyor.
Ne tesadüf değil mi?
Bu operasyonda “sahtelik” algısı anahtar cümle!
Binnur Günay