İzmir depremi ve sorumsuzluğun konforu…
O korkutucu ses, akıl durduran sarsıntı, yıkım ve ölüm… İzmir’de deprem oldu, Türkiye’nin tamamı yaralandı. Bu ülkenin tüm şehirleri aynı bedenin uzuvları gibidir. Herhangi bir şehrinde acı varsa bünyenin tamamı onu hisseder, hissettik. Kaybettiklerimiz ile birlikte eksildik, enkaz altından çıkarılan her can ile yeniden dirildik. Ve bir kez daha kentsel dönüşüm ile deprem güvenliğinin memleketin en önemli meselesi olduğunu fark ettik. İzmir’deki büyük ölçekli deprem “beklenen” bir faciaydı. Birinci derece deprem riski taşıyan İzmir kent içinden geçen fay hatları yüzünden alarm zillerinin hiç susmadığı bir yer. Yapılaşmanın neredeyse yüze 70’i kaçak ya da deprem yönetmeliğine uygun olmayan binalardan oluşuyor. Gecekondulaşmanın bir türlü önlenemediği şehirde depreme dayanıklı yapılaşma oranı sadece yüzde 30…Yani İzmir için deprem tehlikesinden daha önemli bir şey yok.
Peki İzmir’in gündeminde ne var? Kentsel dönüşüm İzmir gündeminin birinci sırasında mı? Yok hayır, olmadı, olmuyor, hayata geçmiyor.
Çünkü İzmir’de seçim kazanmak için iş yapmaya gerek duyulmuyor. Bu yüzden İzmir’de bunu dert eden bir yerel yönetim yok. Kentsel dönüşümü, deprem güvenliğini belediyenin, şehir halkının bir numaralı meselesi haline getirip riskli binaları durmadan, duraksamadan yenilemek için kan ter içinde çalışması gerekenler hoplaya zıplaya İzmir Marşı söylemekle meşgul.
İdeolojik siyaset şehrin genlerine işlemiş. Koskoca İzmir’de bir ilçe kadar bile kentsel dönüşüm hayata geçirilemedi. Somut gerçek bu. Ama buna rağmen sorumsuzluğun konforuyla gevşeyip şımaran tipleri büyük depremden sonra provokasyon peşinde koşarken, milletin sinir uçları ile oynarken gördük.
İzmir’deki depremin ardından kentsel dönüşüm fukarası CHP’li İzmir Belediye yönetimine iki çift laf edemeyen (ismi lazım değil) bir terbiyesiz, olası İstanbul depreminden söz edip Kanal İstanbul projesini karalayabildi. Hadi bu meczup için “ismi lazım olmayan terbiyesizin teki” deyip geçelim. Ama ismini de sıfatını da yok sayamayacağımız CHP Milletvekili Gürsel Tekin’in İzmir Depremi’nden sonra twitter hesabından “Bayraklı’da kaymakamlık binası ve Kızılay Kan Merkezi yıkıldı” yalanını dolaşıma sokup milleti kışkırtmaya yeltenmesini ne yapacağız, nereye koyacağız?
Ey güzel İzmir..!
Beceriksizliği marifet diye satan yalan tüccarlarını sırtından atman için ölmen mi gerekiyor?