Başkan Erdoğan taraflı, çıkarcı, zararlı!
Cumhurbaşkanı “tarafsız” olsun diyorlar!
Ne yapsın mesela?
Yerli atılımları görmezden gelsin, açılış falan yapmasın, Kudüs’ten hiç bahsetmesin, 3. Havalimanı’nı kapatsın! Hele Ayasofya Camii’ni açmayaydı var ya tadından yenmezdi!
Dönsün “Çan’kaya” Köşkü’ne, halkın arasında ne işi var? Yıllarca Köşk’te oturan Cumhurbaşkanlarına çıt çıkarmayanlar, “Saray’da Cumhurbaşkanı’nın ne işi var?” diyor!
Bir de halk onu seçsin ama ülkeyi Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu, İmamoğlu, Davutoğlu, Karamollaoğlu yönetsin! Ülkücü Akşener ve PKK destekçisi Demirtaş da durumu kahvaltıda “tarafsızca” görüşsünler!
ERDOĞAN ÇIKARCIDIR!
Birçok hizmetler yapmasına rağmen zindanlarında yattığı ülkesinin, Türkiye’nin, milletin çıkarlarını düşünmek zorundadır. Bu açıdan Erdoğan çıkarcıdır!
ERDOĞAN ZARARLIDIR!
“MESELE NEREDEN BAKTIĞINIZ”
Mesele olaylara “nereden, kimlerin yanından” baktığınızdır. Birilerinin kucağından olaylara bakıyorsanız gerçeği göremezsiniz. Önce bir “kucaklardan” insinler hele! “Seni kucaklayacağım, herkesi kucaklayacağım” diyerek oturdukları kucaklardan millete seslenenlere inanmayın!
Onlar aldatıyor! Ellerindeki bala zehir katarak kendilerine inandırmaya çalışıyor! Kanmayın, gerçeği görün, geçmişi hatırlayın ama hep geçmişte kalmayın, önünüze bakın, hakikate bakın! Nereden geldiğinizi unutmayın, yoksa o yere dönmeye mahkûm olursunuz!
“YALAN SÖYLÜYORSUNUZ YALAN”
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” uydurma bir siyasal kavramdır! Dün “Kamusal alanı” icat edenler bugün yeni sistemmiş gibi kavram icat etme peşindeler!
“Yeni parlamenter sistem” derken “Sembolik Cumhurbaşkanını” kastediyorlar! Yani cumhurbaşkanı sembolik olsun, ülkeyi başbakan yönetsin! Ne olacak? Erdoğan sembolik olacak, ülkeyi başkası mı yönetecek? Madem “sembolik” olacak; kaldıralım Cumhurbaşkanlığını, yerine Başbakanlık koyalım! Ne fark edecek?
Davutoğlu Başbakan iken ne istedi? “Halk Erdoğan’ı seçti ama ülkeyi ben yönetmeliyim” diyerek partiyi bölmeye kalkmadı mı? Ne yapacaktı Erdoğan? “Ahmet’çiğim millet her ne kadar beni seçse de gel devleti sen yönet” mi diyecekti? Erdoğan; “Kardeşim Gül” dedi de ne oldu? O kardeşler şimdi Erdoğan’a karşı kimlerle “tarafsızca” oturup planlar yapıyor! Onları dost bilip “yoluna yoldaş eyleyen” Erdoğan’a bu yapılanlar yakışıyor mu?
Tarafsızlık ve “güçlendirilmiş parlamento” kisvesi altında ne planlar ne planlar…!
Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener nasıl tarafsız olacak? Başörtüyü “Anayasa Mahkemesi’ne” götüren Kılıçdaroğlu bunu hangi “tarafsızlık” saikiyle yaptı?
Şimdi biz, “Hükümetin yaptığı her şey doğrudur” demiyoruz. Şahıslar yanlış yapabilir, sistemsel aksaklıklar olabilir. Bunları konuşmakta beis yoktur ki biz konuşuyoruz. Fakat birileri üzüm peşinde değil, onların hedefi bağcı! MHP lideri Devlet Bahçeli’ye atılan iftiraların sebebi de budur!
Mesele “sistem” yahut “ağaç” değil!
Madem mesele ağaç idi; öyleyse İstanbul ve Ankara’da belediye başkanı olanlar kaç ağaçlık ve ormanlık alan oluşturdu? 2 sene geçti, Ankara’ya yemyeşil ağaçlarla dolu bir park bile yapılmadı; ama bolca heykel açılışı gerçekleşti!
Onlar için mesele; sistemi daha nizami hâle getiren Erdoğan’ı devirmektir! Erdoğan onlar için öyle taraflı, zararlı, çıkarcı ki topyekûn birleştiler ama başaramıyorlar!
Türkiye’deki “taraflılık” tartışmalarının esas “arka perdesi” budur!
Şimdi siz de “tarafsızım” diyerek “milli konularda” Recep Tayyip Erdoğan’ı yalnız bırakmaya kalkarsanız, kıymetini vefatından sonra anlamaya çalışırsanız avucunuzdaki tozpembe hayallerin kaybolduğunu, pembenin gidip sadece tozun kaldığını görür, derin pişmanlıklar çekersiniz!
HÜLÂSA; taraf tutacağız, çıkarcı ve zararlı olacağız! Mazlumdan taraf, milletin çıkarına ve zalime zararlı olacağız! Bu bir “parti meselesi” yahut “şahsi çıkar” meselesi değil; bu bir vatan ve memleket meselesidir!
Haftaya Ankara’da hareketlilik başlıyor, kulislerden haber vermeye devam edeceğiz…
Velhâsıl; yol O’nun, varlık O’nun; gerisi hep angarya!