PROVAKASYONUN DEMOKRATİK KILIFI OLAMAZ
Boğaziçi Üniversitesi’ne dair yürütülen algı operasyonunun sahaya dönük cephesine destek verip, provakasyonu derinleştirmek isteyenleri yeniden görüyoruz.
Olayı toplumsal bir derinlik tepkisi üzerine inşaa ederek yurt geneline yaymak ve kaos ortamını tesis etmenin girişimleri farklı aktörler üzerinden devam ediyor.
Boğaziçi Üniversitesi meselesi gibi görünen resmin arka planında tam da Menderes dönemi tezgahların güncellenen başka bir yüzünü görmüş oluyoruz.
“Aşağıya bakmayacağız” hastag’i açan provakatörlerin ilk aşamadaki algı operasyonunu destekleyen siyasi söylemlere dış kaynaklı desteğin gelmesi bizi şaşırtmadı.
Tamamen bir yalan üzerine inşaa edilerek iktidarı hedefe koyan odakların gerçek niyetleri belli oldu.
Mesele ne üniversite, ne rektör…
Mesele, gezinin ikinci versiyonunu sahneye koymaktır.
Bütün şer odakları demokratik muhalefet adı altında yalan üzerine inşaa edilen operasyonlarla sokakları hareketlendirnek istemektedir.
Düşünün ki Boğaziçi Üniversitesin de ki gösterilere sözde hareketi diyenlerin başta Ankara olmak üzere Antalya, Samsun, İzmir ve Kocaeli’den üniversite öğrencilerini İstanbul’a taşımaları ne ile izah edilebilir.
Bu öğrenciler Boğaziçi Üniversitesi rektörünün istifa etmesi için mi yoksa Başkan Erdoğan’ın atama yetkisinin meşruiyetini sorgulamak adına mı taşınmıştır?
Bunun da ötesinde bu öğrencilerin ulaşım giderleri ve örgütlenmesini sağlayanlar kim ve kimler tarafından finanse edilmiştir?
Gezi olaylarında meselenin ağaç olmadığını bilenler ile şimdilerde Boğaziçi’nde de meselenin atama olmadığını bilen “tencere tavacı”ları nasıl değerlendirmek gerekir?
Sınıf temeli ne olursa olsun bu hareketinde arka planında lider ve liderleri var.
Bu liderliği yürüten ve istihbarat servisleriyle hareket eden aktörleri CHP başta olmak üzere terör örgütleri, STK’lar ve sosyal medya üzerinden görünür kılıyor.
Bu provakasyonun sorumluları konumu her nerede olursa olsun bulunduğu yerde hesabı sorulmalıdır.
#BinnurGünay
