Ağaç, Boğaziçi, laiksin sen laik kal!

Okuduğunuz Yazı
Ağaç, Boğaziçi, laiksin sen laik kal!

İçerik

“Yeni Anayasa” tartışmasını “laiklikle” boğarsak iş sulanır. Önemli olan; kirletilmiş “laiklik” kavramını doğru tanımlamaktır. Mesele “laikliği kaldırmak” değil, doğru uygulanmasını sağlamaktır. Mevzu şirazesinden çıkarsa “Yeni Anayasa” tartışması manipüle edilmiş olur.

Konuya yanlış başlarsak, Mustafa Karahasanoğlu ağabeyin tabiriyle “avara kasnak” gibi boşa dönüp dururuz!

Laiklik; kilise papazlarının sömürüsüne karşı “Halk” anlamındadır ve “Benden başkası da var” demektir. Fakat “azgın azınlık” tarafından “Sadece ben varım” şeklinde kullanılıp Müslümanlara karşı baskı aracına dönüşmüştür. Camiye gitmek, başını örtmek, evladına Kur’an öğretmek gibi birçok hayat alanı maalesef yaftalanarak daraltılmış, engellenmiş ve “laikliğe karşı girişim” olarak görülmüştür. Sonra millete dönüp; “Laik kalacaksınız” denmiştir. Böyle laiklik bizatihi İslam düşmanlığının aracı olmuştur. Ama siz; “Benden başkası da var” diyorsanız o takdirde İslam’ın kendisi bu kavramdan daha fazlasını vaat eder.

Din ve devlet işleri ayrıysa ABD Başkanı neden İncil üstüne yemin ediyor. “Yemin” eden devlet yetkilisi değil mi? İncil dini inanış değil mi? Birileri bizi fena kandırdı, kandırıyor!

Ayasofya İmamı’nın görüşlerini açıklaması özgürlük gereğidir. Söylenenler “hükümet açıklaması” değil bireysel ifade hürriyetidir ve son derece doğaldır. “Sus İmam Efendi” diyenler ne dediklerinin farkında mı? Madem laiksiniz, o vakit sizden farklı düşünenlere tahammül edeceksiniz. Birini susturmaya çalışmak laikliğe aykırıdır. Başörtü karşıtı eylemler laikliğe aykırıdır. “Ak Parti’yi destekleyen öğretmene ben öğretmen demem” söylemi laiklik karşıtı söylemdir.

Laikliği tam anlamıyla tanımlamalı ve Müslüman çoğunluğun olduğu ülkemizde, “Tüm inanışlar garanti altındadır ve kendilerini ifade edebilirler” demeliyiz. Laiklik kavramını azgın azınlığın sopası olarak kullandırtmamak gerekir!

Anayasa ve kanunlar “halk” içindir. Türkiye halkı Müslüman olduğu için kanunlar “doğal olarak” İslam’a uygun olmalıdır. Bunu salt “şeriatçılık” olarak okumamak ve Batı’nın ürettiği DAEŞ tipini ortaya sürmemek gerekir. Sadece yeni anayasa için değil tüm anayasalar için bu geçerlidir. Anayasa’nın Kur’an-ı Kerim’den ve Peygamberimizin(SAV) hayatından ilham alması toplumun huzur ve güvenini artıracağı gibi farklı yaşam tarzlarına da tahammülü yani “laikliği” güçlendirecektir. Bu süreci zorlamaya gerek yok; “halk için” yapılsın yeter!

Kur’an’da, “Ülkenin Başkenti” yazmaz; bu sebeple insanların mutabakatıyla oluşturulan Anayasa elzemdir. Anayasanın sistemi ve günlük yaşamın hukuki detaylarını düzenlemesiyle birlikte esas hedef Türkiye’nin 83 milyon nüfusuyla müreffeh hale gelmesi, dünyaya nizam verecek güce ulaşması ve kim olursa olsun kimliğini sormadan mazlumlara sahip çıkmasıdır.

Yeni Anayasa çıkışının odak noktası “laiklik” ve “ilk 4 madde” değil; hukuki ve ekonomik reformların daha geniş kapsamda yapılarak kısır tartışmaların son bulmasıdır. 

İbrahim Sadri’nin dediği gibi; “Bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim”.

İnsanlar yaşayacak ve aralarında anlaşacaklar! Biz “son hesabı” Anayasa Mahkemelerine değil en yüce makam olan Allah’a vereceğiz. Söylediklerimizden ve sustuklarımızdan sorulacağız.

 “MİLLİ UZAY PROGRAMI”

“Biruni”yi hatırlattı, “Ali Kuşçu” dedi. Başkan Recep Tayyip Erdoğan küllere öyle bir nefes üfledi ki, alttan alta yanan ateşi alevlendirdi. Şimdi o ateş Afrika’dan Avrupa’ya her memleketten görünüyor.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank durmayacak! Uzaya ilk Türk’ü gönderene kadar ve sonrasında hiç biriniz onu durduramayacaksınız!

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu durmayacak! Türkiye’nin hakkını dünyayı defalarca turlayarak her köşede haykıracak; durduramayacaksınız!

 “BOĞAZİÇİ VE LGBT”

Boğaziçi Üniversitesi’nde “rektör atama usulü” dışında her şey konuşuluyor. LGBT’ye özgürlük, PKK destekçisi belediyelere kayyum, FETÖ’den atılan KHK’lılar, terör yandaşlarına serbestiyet! Hepsi konuşuldu, olayların başladığı mevzu unutuldu. Çünkü Gezi’de mesele “ağaç” değildi, Boğaziçi’nde mesele “rektör” değil!

“İNGİLİZCE EĞİTİM KALDIRILMALI”

Ali Erkan Kavaklı ağabeyin “Yabancı dille eğitim sömürge ülkesinde olur” yazısını okumalısınız. Kavaklı; “Robert Kolej, TED Kolejleri, Boğaziçi Üniversitesi, ODTÜ neden İngilizce eğitim veriyor? Almanya’da 3 milyondan fazla Türkiye kökenli insan var; Türkçe eğitim veren ne ilkokul, ne ortaokul, ne lise, ne üniversite var” diyor. Kesinlikle katılıyorum. Kendi kaynaklarımızla başka ülkelere eleman yetiştiriyor gibiyiz! Bu konuyu çözmenin vakti geldi!

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hacı YAKIŞIKLI