HDP’nin kapatılmasından vaz mı geçildi?
TBMM’deki fezlekelerin % 75’i terör örgütü PKK’yla iltisaklı olan HDP’li vekiller hakkında düzenlenmiş bulunuyor. 1346 fezlekenin 955’i HDP’nin 56 vekili hakkında düzenlendi.
Yani ortada “özgürlüklerin” sorgulanması yerine “terörün sorgulanması” var. Fezlekeler herhangi bir yasak getirmiyor, sadece dokunulmazlıkları kaldırarak milletvekillerin yargılanmasının önünü açıyor.
“VEKİLLİKLER DÜŞECEK Mİ?”
Fezlekelere “evet” çıkması halinde vekillikler düşmeyecek, sadece “yargılanmalarının” önü açılacak. Ak Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan; “HDP’yi hukuken de kapatacağız” derken aslında fezlekeye “evet” diyerek yargı yolunu kastetmişti. Partileri ancak “mahkemeler” kapatabiliyor, yani bir parti asla diğer partiyi kapatamaz.
“ARA SEÇİM”
TBMM’de 600 vekilden 15’inin vekillikleri çeşitli sebeplerle düşmüş vaziyette. An itibariyle 585 vekil var. Toplamda 30 vekil eksilirse 3 ay içinde ara seçim gerekiyor. Bu durumda 15 kişinin daha vekilliği sona ermeli. Ancak bu söz konusu değil, çünkü dokunulmazlıkları kalkan vekiller tıpkı CHP’nin vekili Enis Berberoğlu gibi yargılanacaklar ve kararın TBMM’de okunması sonrası vekillikler düşecek. Hatırlayın; Berberoğlu’nu AYM dahil 4 mahkeme yargıladı ve bu süreç 2 yıl sürdü. Seçime 2,5 sene kaldığına göre vekiller ceza alsa bile vekilliklerinin düşmesi sonucu bir ara seçim öngörülmüyor.
“KAPATMAKTAN VAZ MI GEÇİLDİ?”
Devlet Bahçeli; “HDP kapatılmalıdır” diyerek haklı çağrıda bulundu. TBMM çatısı altında kravatlı terörist destekçilerinin ne işi var? Halk onları “Sırtımızı PKK’ya yasladık” demeleri için mi seçti? Kesinlikle hayır! Yapılan tartışmalar üzerine “HDP kapatılırsa yeni parti kurulur ve her şey başa döner, daha etkili yöntemler kullanılmalı” diyenlerin çoğunlukta olduğu görüldü. Bu kişiler de “Yok canım, HDP kapanmasın” demediler, ama “yeni partiye geçmelerinin önü kapatılsın” dediler.
Fezlekeler nasıl “siyasi” bir mevzu ise, “parti kapatma” işi de “hukuki” bir mevzudur.
Vazgeçilen bir durum yok, işleyen bir süreç var.
Önümüzdeki 1 ay fezlekeler masaya yatırılacak ve Türkiye’nin gündemi “HDP’nin teröre verdiği desteğin kirli yüzü” ile bir kez daha meşgul olacak. İçeride neredeyse 300’ün altına düşen terörist sayısı TBMM’de etkinliğini kaybetmiş olacak!
“CHP VE İYİ PARTİ MAALESEF HDP’YE OYNUYOR”
Fezlekelerde CHP ağırlıklı olarak “hayır” diyecek gibi dururken İyi Parti “ikili” oynuyor. İki parti bir türlü netleşemedi. HDP’liler nasıl ki “PKK terör örgütüdür” diyemiyorsa, CHP ve İyi Partililer de “Teröre destek veren kim olursa olsun dokunulmazlığının kaldırılması için evet diyeceğiz” diyemiyor. Stratejik hamleler yaparak “hayır” deme gerekçelerini hazırlıyorlar. Sanırım “içerik üzerinden” tartışmalar başlatıp süreci akamete uğratarak en az yarayla ayrılma peşindeler!
“NET SORUYORUM”
Söz konusu teröre destek veren HDP olunca neden Ak Parti ve MHP yıpranmıyor, Cumhur İttifakı bölünmüyor da CHP ve İyi Parti yıpranıp bölünüyor?
Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor aslında!
“AMA AK PARTİ DE HDP İLE GÖRÜŞÜYORDU”
Fezleke eleştirilerinin başında “Ama çözüm sürecinde Ak Parti de HDP ile görüşüyordu. MHP sessiz kalarak süreci izliyordu” ifadesi geliyor.
1) Ak Parti ittifak için HDP ile görüşmüyor, bilakis “PKK silah bıraksın” görüşmeleri yapılıyordu. MHP de “PKK’nın silah bırakma ihtimali” karşısında süreci izliyordu.
2) Ak Parti ve MHP sebebiyle değil, PKK silah bırakmadığı için süreç bitti.
3) HDP’liler verdikleri sözü tutmadı, iki polisimiz Şanlıurfa’da alçak bir saldırıya uğrayıp şehit edildi ve süreç bitti. Çukur eylemleri çözüm süreci bittikten sonra başladı.
4) Bugün için PKK sınırlarımızda hareket edemez oldu, hatta sınırımızın 40 kilometre ötesine sıkıştırılıp yok edilmeye devam ediliyor.
“YENİ PARTİLERİN ŞANSI VAR MI?”
Ümit Özdağ’ın İyi Parti’den, Muharrem İnce’nin CHP’den ayrılarak parti kurma çalışmaları “sosyolojik ihtiyaçtan” doğmadı.
İki isim de partilerinin FETÖ ve PKK ilişkisinden rahatsız olduklarını ifade ettiler. Problem direkt olarak CHP ve İyi Parti’nin “parti içi demokrasi anlayışından” değil, “teröre açtığı alan” dolayısıyla ortaya çıktı. Ümit Özdağ parti kursa da İyi Parti’nin oy oranını geçemeyebilir, Muharrem İnce de CHP’nin oy oranını geçemeyebilir. Ancak istifa ettikleri partilerine söyledikleri sözler herhalde Cumhuriyet Tarihi’nde ilk kez yaşandı.
Dikkat ederseniz Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu istifalara sessiz kaldılar. “Bizim HDP’yle ilişkimiz veya onlara verecek en ufak desteğimiz yok” diyemediler.