Kimsenin bilmediği ama Putin’in bildiği bir şey olmalı
Bir tarihte rahmetli Ecevit’in CHP yönetimini ele geçirmek için başlattığı harekâtın karşısında, gedikli İsmet Paşacılar, umursamaz, “Paşa’nın bir bildiği var!” derlermiş. Rahmetli Kasım Gülek, renkli üslubuyla, “Partiyi kaptırdık; döndük baktık ki Paşa’nın bir şey bildiği yokmuş!”
Eğer Putin, Amerika’nın İran’a neden saldırmayacağı veya Suriye’de Esat ile aralarını bulduğu Deralı muhaliflerin yeniden silaha sarılmayacakları konusunda bilgi sahibi değilse, Rusya’nın işi zor.
Putin, aşiretlerin güvenliği hakkında söz verdiği için silahlarını Esat’a vermiş olan Deralı yüz bine yakın muhalifin yeniden silaha sarılması ve 2017’de ilan edilen ateşkesi bozması an meselesi. Savaş yeniden başlarsa Esat karşısında silaha dün sarılmış ve doğru dürüst ateş etmesini bile bilmeyen bir avuç mimar ve mühendis bulmayacak. Aradan geçen zaman içinde Suriyeli muhalifler, Afganistan’dan, Libya’ya, epey muhabere deneyimi elde ettiler. Ayrıca şimdi muhalefetin elindeki silahlar birkaç adet avcı çiftesi değil!
Suriyeli Sünniler artık meselenin mezhep meselesi olmadığını da idrak ettiler; Baas’ın bir Şii diktatörlüğü olması artık önemsiz. İran’ın Suriye’deki varlığı da basit bir Şii dayanışması ile açıklanmıyor. Suriyeli muhalifler dünya kamuoyunun varlığının farkına vardılar ve kazandıkları taktirde sadece huzur içinde tarlalarına dönmekten çok daha fazla şeyler kazanacaklarını biliyorlar. Şunu da biliyorlar: 10 yıl önceki gibi “Kaç canını kurtar” olmayacak sloganları. “Esat ve ailesini yok et; ülkeni geri al!” diyecekler. Lübnan’da, Ürdün’de veya Türkiye’deki güvenli bölge, başını sokacağı bir çadır, yerel halkın itibar etmediği işlerde Suriyeli doktorların, avukatların karın tokluğuna çalışması sağlandığı zaman mesele bitmeyecek. Suriyeli doktorlar, avukatlar, mimarlar ve mühendisler, bu kez Suriye’nin tamamını alıp, Baas’ın ve Esat ailesinin tam 76 yıldır bekçiliğini yapan Ruslara da bir daha dönmemek üzere kapıyı göstereceklerine şüphe yok.
Putin bunu önleyecek bir şeyler bilmiyorsa, Suriye’deki günleri sayılı demektir.
Putin’in Rusya’yı halkın yüzde 10’unun yüzde 90’ına karşı diktasına bekçi yaptığı Suriye’deki günleri değil; ama mesela İran’ı ABD’den ve İsrail’den koruyacak bir şeyler bilmiyorsa sadece Suriye’de değil, tüm Orta Doğu’da günleri sayılı demektir. Çünkü Başkan Bush’dan bu yana bölgeyi istedikleri gibi yeniden dizayn edebilmek için kıvranan NeoConlar’ın İran’a saldırmaları an meselesidir. Netanyahu gitti ama yeni İsrail yönetimi de en az onun kadar heyecanla, İran’daki mollaların ellerini atom bombasının tetiğine koyacakları günleri sayıyorlar. Gün geçmiyor ki bir İsrail gazetesinde “İran’ın atom bombasına şu kadar gün kaldı!” diye haber çıkmasın. Bu günlerin sayısı da hızla iki haneli rakamlara indi, yakında, “On, dokuz, sekiz..” diye geri sayım başlar.
Putin eğer bu sayımı durduracak bir şey bilmiyorsa, İran’da mollaların yerini alacak olanlar önce Putin’e kapıyı gösterecekler.