ABD sınırlarında bir terör örgütüne ne kadar tahammül edebilir?
Bugünkü Türkiye, NATO’ya üye olarak “aldıkları” laik-demokratik ülke olmadığı için, ABD’nin Suriye’de bir “Kürt” devleti kurulması için bu kadar parayı harcaması normal geliyormuş bazı Amerikalı bilim insanlarına, medya mensuplarına ve siyasetçilere!
Hatta, New Jersey Senatörü Robert Menendez’e göre, bu çabalara engel olduğu için de Türkiye’nin cezalandırılması gerekiyor.
Kıbrıs’taki Türk Cumhuriyeti’nin 39. yıldönümünü münasebetiyle yapılan kutlamalara ve konuşmalara dair bir açıklama yapan Senatör Menendez, “Türkiye’ye F-16 uçakları değil bir vidasının bile verilmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Menendez bunun kendi fikri değil, bütün Demokrat Parti’nin kanaati olduğunu da öne sürmeyi ihmal etmedi. Ancak, Demokrat Partili Başkan Joe Biden bu kanaatte değil ve Türkiye’nin F-16’ları alması için elinden geleni yapacağını geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile G-20 dolayasıyla yaptığı görüşmende ifade etti. Ayrıca, Senatör Menendez’in daha önce de ifade ettiği Türkiye aleyhtarı görüşleri partisinin bütün senatörlerinin paylaşmadığı görülmüştü.
Kaldı ki, yakında F-35’ten F-16’dan, batı mamulü herhangi bir silah sisteminden edinmek için gösterilen bunca çabaya da gerek kalmayacak! Ancak bu şu andaki bir mesele değil, zamanı var. Şu andaki mesele, ABD’nin, Türkiye’ye sınır-ötesi saldırıların daha ne kadar sürmesine göz yummaya devam edeceğidir. Bu saldırılara ABD’nin göz yumduğu kanısının, Türkiye’de büyük bir çoğunluğa ait olduğu söylenebilir. Hatta çok büyük bir çoğunluğa…
Bunun kanıtlarının başında, ABD’nin sıradan bir DAEŞ harekâtı için iki milyar dolara yakın para ve henüz tam tutarı hesaplanıp açıklanmamış mühimmat, silah ve diğer lojistik desteklerle yeni baştan mahalli bir ordu kurmaya kalkması geliyor. ABD, Suriye’de birden beliriveren bu DAEŞ ile Türkiye’nin zaten mücadele etmekte olduğunu ve bu mücadeleyi kolaylıkla kazandığını görmezden gelerek, bu vekalet ordusunu inşa etmeyi tercih etti. Buna “ABD’nin tercihi böyle!” deyip geçmek mümkün değil; çünkü ABD bu ordu ile DAEŞ’le mücadele etmiyor, başka bir hazırlığın içinde bulunduğu izlenimini veriyor.
DAEŞ zaten esrarengiz şekilde peyda oldu, aynı şekilde de yok oldu. Ama ABD’nin vekalet ordusu, göründüğü üzere bir özerk bölgenin değil, bir bağımsız devletin silahlı kuvvetlerini ve bürokrasisini oluşturmaya evrildi. Siyaset bilimciler buna “devlet inşası” diyor ve bütün belirtiler şu anda “Rojava” denen yerde bir PKK devletinin inşa edildiğini gösteriyor.
Türkiye’nin, bu inşaatın verdiği rahatlık ve cesaretle sınır boyunca değil, ta İstanbul’da masum sivillere saldıran, sınır boyunca okulları bombalayan, öğrencileri ve öğretmenleri katleden bu örgüte karşı harekâtını, Senatör Menendez, “Türkiye’nin sınır ötesi insan hakları ihlali” olarak değerlendiriyor.
ABD’nin ve siyasetçilerinin cevap vermesi gereken soru, kendilerinin Meksika ve Kanada yerine sınırlarında bir terör devleti kurulmasına ne ölçüde tahammül edecekleridir.