ABD TERÖR AFRİN
Dokunduğu her yere kan, gözyaşı ve ölüm getiren emperyalist imparatorluğun adım adım çöküşüne şahitlik ediyoruz.
Amerika’nın çöküşüyle ilgili analiz bize ait değil. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’a ait bu öngörü. Buna göre” Amerika düzen içindeki liderliğini kaybediyor. Yeni düzene ayak uyduramadığı için de çöküş kaçınılmaz. Bu duruma Otoriteye direnişin sebep olduğunu düşünüyorlar. Bu direnişin de kendi yaktıkları ateşten kaynaklandığını ve bu çöküşü tetikleyen en büyük faktörün Arap baharı olduğu tespiti var.
Aslında bu tespite kendi yaşadığımız gerçeklerden de ulaşmak mümkün. Sadece 15 Temmuz destanı bile Amerikan emperyalizminin çöküşünü müjdeleyen önemli bir milat.
Güçlü olanın haklı olduğu mantığıyla dünyaya yaşattıkları kabusun son bulacağını bilmek yüreğimize su serpiyor.
Uzun yıllar dünyanın jandarması kandırmacasıyla pek çok ülkeye müdahale hakkını kendinde görmesi, emperyalist döngünün sürmesi için her yol mubahtır pragmatizmiyle açıklanabilir.
Ancak müdahale ettiği her coğrafyada haksızlığın, adaletsizliğin, terörün, işgalciliğin ve sömürgeciliğin alameti farikası olarak tescil edilmesi bu gün yaşadığımız çöküşün temel sebebi.
Evet dünyaya sistematik olarak kabuslar yaşatan bir ülkeye politikalarının yanlış olduğunu haykırabilen, yanlış politikalarının kanlı sonuçlarını yüzüne vurup bu politikalara dur diyebilen Erdoğan’a desteğin her geçen gün artması sürpriz değil.
Dünyanın süper gücü, dünyanın vicdanı karşısında aciz…
Dünyanın haydutu “dünya 5 ten büyüktür” sözünün gücü karşısında çaresiz…
Biz olmazsak komünizm tehlikesi sizi yok eder yalanıyla yıllarca kandırdılar dünyayı ve Türkiye’yi. Bir tehlikeden korumak adına en büyük kötülüğü yaşattılar insanlığa.
Bu yalana değil karşı çıkmak tartışmaya açmak bile haydut tarafından cezalandırılmak için yeterli bir sebepti.
Ne kaostan ne terörden ne de darbelerden başımızı kaldıramadık.
Bu kanlı ve kirli düzene dur demenin bedeli de ağırdı şüphesiz.
Düşmanlarımızın kim olduğundan, ekonomik önceliklerimize, tarım politikalarımızdan, eğitim müfredatımıza kadar her şey “büyük abi” tarafından belirlenmişti.
Bir milletin kaderi olmuştu bu kabus.
Üstelik bedelini kanla göz yaşıyla ve ölümle ödediğimiz bir kabus.
Artık yeni kabusları yaşamamak için verdiğimiz mücadelenin adıdır Afrin.
Afrin operasyonuyla sembolleşse de aslında 15 Temmuzdur bu mücadelenin ilk adımı.
Amerika’nın direktifiyle Erzurum’ da “komünizmle mücadele derneği” nin kurucuları arasında yer alan Amerikan ajanının, 2016 da Amerika’nın desteğiyle darbe ve işgal girişiminde bulunması tesadüf müydü sizce?
İşte Türkiye’nin darbelerle kirletilmiş kanlı tarihini hatırlamadan bu gün yaşadıklarımızı yorumlamak eksik kalır.
Sınırlarımızın dibinde terör devleti kurmak için yazılan senaryonun her sayfasında Türkiye var. Yaşadığımız her olay bu senaryonun parçası.
YPG’ si PYD’ si PKK’ sı DAEŞ’ i DHKP-C’ si hepsi bu senaryonun figüranları.
Amerika’yla yaşadığımız tarihi krizin temelinde yıllardır kusursuzca uygulattıkları planlara karşı çıkışımızdan duyulan rahatsızlık yatıyor.
Kirli ve kanlı oyunlarını görüp dur dememizden rahatsızlar.
Afrin operasyonuyla planlarının bozulmasına, Erdoğan’ın dik duruşuna o kadar kızgınlar ki resmi açıklamalara bile yansıyor bu tavır.
Savunma Bakanı Mattis’ in Türkiye’ ye “ YPG’ yi PKK’ dan ayırıp birbirleriyle savaştırma” önerisi yaptıracak kadar çaresiz ve komik duruma düşmeleri bu şaşkınlığın en büyük delili.
Ya da hükümet sözcüsüyle, pentagonun Türkiye ile ilgili açıklamalarının durmadan birbirlerini yalanlaması!
Hepsi çöken bir emperyal yapının hazin çığlıkları gibi.
Halbuki ne kadar da güzeldi eski Türkiye.
Yıllarca nasıl da tıkır tıkır işletmişlerdi planlarını.
Ne Amerika büyük ağabeydi ne de Türkiye yoldan çıkıp kendi başına hareket eden yaramaz bir çocuk.
Paralarının üstüne kazıdıkları “in god we trust” sözü rehberliğinde yaptıkları kötülüklere bir milletin “göklerden gelen bir karar vardır” sözüyle dur demesidir yaşadıklarımız.
Geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’un Ülkemize yaptığı ziyareti ve sonuçlarını bu çerçeveden değerlendirmek lazım.
Son bir kez daha deneyip, son bir kez daha yalanlarla kandırabileceklerine inandıkları için.
Belki de yüz yüze yapılacak ve Eski Türkiye’de kusursuz işleyen örneklerini hatırlatmanın, kameralar önünde verilen mesajlardan daha etkili olacağını düşündükleri için.
Görüşmeler sonrasında Tillerson’ un kameraların önündeki sıkıntılı ruh hali tüm yaşananları özetledi aslında.
Bizzat Baş Komutanın ”Yalanlarla, tehditlerle, kaosla, terörle, aba altından sopa gösterip hizaya getirdikleri günlerin artık bir daha yaşanmayacağını” gözlerinin içine bakarak söylemesinden duyduğu tarifsiz acı.
Afrin operasyonuyla ele geçirilen inisiyatif, Amerika’nın çıkarlarına zarar vermekten çok daha büyük anlama sahip bizim için.
Yıllardır terörle ve terörün yarattığı kaos ortamından bir türlü başımız kaldırmamıza izin vermeyen güçlerin, terörü devletleştirmesine duyulan isyandır. Ne pahasına olursa olsun gözümüzü kırpmadan verdiğimiz var olma mücadelemizdir.
“Afrin operasyonundan kaygılıyız” mesajlarına kulaklarımız kapalı artık.
NATO Genel Sekreterinin bize “ Terörle mücadelede orantılı güç kullanma çağrısı şaşırtmıyor bizi.
Ana Muhalefet Partisinin milletin meclisinde HDP’ lilerin çılgınca alkışları arasında Afrin’ e girmeyin diyecek kadar millilik vasfını yitirdiğini çok önceden biliyoruz.
Bu çıkış da şaşırtmadı bizi. Ama vicdanlarını da kaybetmelerine şahitlik etmek çok acı.
Tıpkı İstiklal harbinde yaşanan ortak ruh halinin dalga dalga, dua dua Anadolunun dört bir yanında bayraklaşması da şaşırtmadı bizi.
Afrin operasyonumuz devam edecek kim ne derse desin.
Operasyondan kaygı duyanların açıklamaları doğru yolda ilerlediğimizin en güçlü göstergesi.
Afrin’ de PKK ,YPG ve DAEŞ’ le yaptığımız terörle mücadeleden rahatsız olanların 15 Temmuz sonrası FETÖ teröristleriyle yaptığımız mücadeleden de rahatsızlık duyması, kuklayı ve kuklacının kim olduğunu gösteriyor bize.
15 Temmuz sonrası FETÖ darbe ve işgal girişimi sonrasında başlatılan mücadele karşısında ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel’ in yaptığı değerlendirmeyi hatırlamakta fayda var. Ne diyordu :” İkili ilişkiler açısından endişeliyiz. ABD Ordusunun Türk ordusundaki birçok yakın müttefiki ya tasfiye edildi veya hapiste !”
Aynı Amerikalı komutanın Türkiye’nin Afrin operasyonu ile ilgili söylediklerine bakalım bir de : “ Afrin operasyonunda Türkiye’nin niyetini bilmiyoruz. Ancak söz konusu operasyonun DAEŞ’ le mücadeleye yapacağı etki konusunda endişeliyiz”
İşte aynı ağızdan yapılan iki açıklama bu gün yaşananları özetleyen ibretlik bir vesika. Tarihe not düşülmesini gerektiren bir kalleşlik.
Gelişigüzel ayaküstü söylenmiş sözler değil bunlar.
Eski Türkiye’nin patronunun, Yeni Türkiye’nin başkomutanından ve Onun Ülke düşmanlarına karşı verdiği mücadeleden duyduğu nefretin kelimelere dökülmesi.
Ruhlarını esir alan, kan, gözyaşı ve ölüm saçan politikalarının kötülüğüyle söylenmiş utanç cümleleri.
Sadece dünyaya değil kendi ülkelerinde de yaptıkları kötülüklerden hiç utanmamalarının verdiği şeytani cesaret.
Bundan tam 53 yıl önce bu gün suikastle öldürülen Malcolm X işte bu şeytan imparatorluğunun haksızlıklarına baş kaldırmıştı. Bu gün Erdoğan liderliğinde bayraklaşan “ Dünya beşten büyüktür” mücadelesi de aynı şeytani güçlere karşı veriliyor. Kötülüğe karşı iyilerin savaşı.
Ne demişti Malcolm X Hac ziyareti dönüşü yaptığı konuşmada :” İyi siyah ya da iyi beyaz yoktur. İyi veya kötü insanlar vardır.
İyiliğin gücü kötülüğün şeytaniliğini yenecektir.
Tahsin Yıldız