Adam mahvetti
Gerek yok” dedi. Arıtma tesislerinin kapasitesinin yeterli olduğunu söyledi. İsraftan bahsetti. Dünya belediyecilik tarihinde bir ilke imza attı. Son derece gerekli bir yatırımı durdurup, “temel atmama töreni” düzenledi.
Sonuç ortada:
Haliç’ten kokular yükselmeye başladı. Pislik, gözle görülür boyutlara ulaştı. Suyun rengi kahverengiye büründü. Üstelik daha işin başındayız. Tedbir alınmadığı için sıkıntı her geçen gün daha da büyüyecek. Yıllardır harcanan para ve emek boşa gidecek. “Altın Boynuz” adı verilen Haliç, çamur deryasına dönüşecek.
İşte bir yıllık İmamoğlu belediyeciliğinin özeti bu! İstanbul’da hemen her alanda durum farklı değil. Şehir geriliyor, kazanımlarını kaybediyor. Tam bir hayal kırıklığı ve fiyasko ile karşı karşıyayız.
***
Elle tutulur, dişe dokunur tek bir icraat yok. Ne olup bittiğinin de herkes farkında. İstanbul, koca bir yılı boşa geçirdi. Bu güne kadar atılan adımlara ve sergilenen tavırlara bakınca, geleceğe yönelik herhangi bir ümit ışığı da bulunmuyor.
Oy verenler pişman, oy vermeyenler alabildiğine tepkili. Kör değil insanlar, şişirilen balonun söndüğünü herkes görüyor.
Oluşturulan sahte bir algıyla gelmişti Ekrem İmamoğlu. Şimdi de algı operasyonlarıyla ayakta tutulmaya çalışılıyor.
İyi de…
Nereye kadar?
Katmerlenen sıkıntılar karşısında daha ne kadar illüzyonlarla uyutulacak insanlar?
***
Yürümez bu iş. Yürümüyor ve yürütülemiyor da zaten. Bir kere hata yapmış olabilirler; ama mazoşist değil bu insanlar. Tepkilerini ortaya koymaya başladılar ve giderek artacak bunlar.
Başlangıçta “kazanç” olarak görülüyordu, CHP’nin kazandığı belediyeler. Ama öyle olmadı işte: Kısa süre içinde, büyük ölçüde yük haline geldiler.
Üstelik milletin önünde kıyaslama imkânı da var. Vatandaş, bir peş peşe hayata getirilen dev projelere, bir de Haliç’te boğulan zihniyete bakacak. Kararını da ona göre verecek.
İşte o zaman ortaya koyacağı tavır daha sağlıklı olacak. Boşuna dememişler “Bir musibet bin nasihatten daha iyidir” diye.
Tabloya bakınca, CHP’li belediyelerin 2023 seçimlerinde Erdoğan’a çalıştıklarını bile söyleyebiliriz şimdiden. Kıyas kabul etmez bir görüntü ve hizmet anlayışı ile karşı karşıyayız çünkü!
***
Şimdi kimse kalkıp, “Üzerlerine gitmeyin bunların, mağdur görüntüsü vermelerine izin vermeyin” demesin…
Ne mağduriyeti? Hangi mağduriyet?
Ortada bir mağdur olan varsa o da vatandaş!
Tam tersine, sık sık ortaya koymak gerekli yaşanan gerçekleri. Algı operasyonlarına teslim olmamak lazım. Çünkü o algı operasyonları ve onlara karşı gerekli mücadele ve bilgilendirmenin yapılmaması getirdi zaten ülkeyi bu hale!
Bizim görevimiz fotoğrafı çekip gerçeği ortaya koymak.
Adam, koca bir şehri mahvetmişse eğer…
Hizmet yerine şov yaparak zaman geçiriyorsa…
Hiçbir ciddi bir proje ortaya koymuyorsa…
Üstüne bir de geleceğe yönelik herhangi bir ümit ışığı dahi yoksa…
Tehlike çanları çalıyorsa…
Ne yapmamız bekleniyor? Üç maymunu oynamamız, hiçbir şey olmamış gibi davranmamız mı?
Hadi öyle davrandık diyelim. İnsan içine nasıl çıkıp, vatandaşın yüzüne nasıl bakabileceğiz o zaman?
