Aday çıkacak ama masaya ait olmayacak!
“Hamasi bir söylem” olsun diye demiyorum, ancak 6’lı masa kendi iç dinamikleriyle bir aday çıkaramadı, çıkaramıyor.
2021’in ekim ayından itibaren ortak çalışmaya (!) başladılar.
12 Şubat 2022’den beri 10 defa “baş başa” toplandılar.
İki defa “salon toplantısı” yaptılar.
60’ın üzerinde “ikili görüşme” gerçekleştirdiler.
Akılda kalıcı “bir sonuç” var mı?
Masadan eninde sonunda “bir aday” çıkacak ama bu aday “masanın adayı” olmayacak!
Başkan Erdoğan “23 yıllık” Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) sorununu çözsün, “36 yıllık” Karabağ işgaline son versin, “40 yıllık” PKK terör örgütüne diz çöktürüp bitirme noktasına getirsin, “46 yıldır” kapalı bırakılan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Maraş bölgesini çatır çatır açsın, “86 yıldır” zincirlere vurulan Ayasofya’yı yeniden “Camii Kebir” yapsın, ATAK’larla ve KIZILELMA’larla bir devri başlatsın; AMA gel gör ki ülkemiz “muhalefetin kısır döngüsünde” dolaşsın!
Talihsizlik işte!
Türkiye’nin payına; bir yıldır toplanmalarına rağmen “Cumhurbaşkanı Adayı” çıkaramayan bir muhalefet düştü!
“6’LI MASA DAĞILIR MI?”
Niye dağılsın?
Dağılması için sebep mi var?
Yoksa siz masada gerginlik falan mı görüyorsunuz?
6’lı masa ülkeyi nasıl yöneteceğini gayet güzel anlatıyor.
Ali Babacan “Türklük” tartışması açacak, İyi Parti alt düzey açıklamayla “katılmıyoruz canım” diyecek!
Meral Akşener TSK’nın Suriye ve Irak’ta olmasına “Tamam” diyecek, Kemal Kılıçdaroğlu “Hayır” diyecek!
Ahmet Davutoğlu, “Cumhurbaşkanı’nın alacağı kararlarda 6 genel başkanın imzası olacak” diyecek, masada oturan CHP ve İyi Parti, “Doğru söylemiyor, yok öyle bir şey” diyerek onu yalancı çıkaracak! Ama masa dağılmadı, bakın, ne kadar sağlam!
Saadet Partisi, “İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması doğru” dedi. İyi Parti, “Sözleşmeyi geri getireceğiz” dedi. CHP, “Sözleşmeyi kaldıranlar geri kafalı” dedi. Ama masa dağılmadı, niye dağılsın ki?
Davutoğlu “çoklu adayla” gidilmesini, Babacan “kendisiyle” gidilmesini, HDP “Kemal Bey ile” gidilmesini, Karamollaoğlu “tekli” gidilmesini isteyecek; istikamet sapasağlam!
Babacan tüm kamu yatırımlarının özelleşmesini isteyecek, Kılıçdaroğlu özel olanların da devletleşmesini isteyecek, gül gibi geçinip gidecekler!
Babacan “zorunlu din dersi kalksın” diyecek, Temel Bey “Nereden çıktı?” diyecek!
Cumhurbaşkanı “partisiz” olacak ama “6 partinin” genel başkanından talimat alacak!
Partilerden talimat alan partisiz cumhurbaşkanı adayı; fevkaladenin fevkinde!
Şimdi söyleyin, bu masa hiç dağılır mı?
Bu formülü kim çözer?
20 yıldır kim çözüyorsa yine “o” çözer!
“10 BELEDİYE AK PARTİ’YE GEÇME HAZIRLIĞINDA”
Daha önce ekranlarda Ege Bölgesi’nden dört belediyenin daha AK Parti’ye geçmek için görüşmeler yaptığını duyurmuştum.
Sağlam kaynaklardan öğrendiğim kadarıyla görüşme yapılan ve AK Parti’nin de sıcak baktığı 10 belediye başkanının “onaylanma süreci” bekleniyor. Görüşme yapılan belediye sayısı daha fazla, ancak “kriterlere uyan” sayının 10 belediye olduğu belirtiliyor.
Bu hususta “acele etmeyen” taraf AK Parti!
İnce eleyip sık dokuyorlar. Belediyelerin AK Parti’ye geçme isteklerinin iç dinamiklerine ve belediyenin durumuna bakıyorlar.
2019 yerel seçimlerinden bu yana muhalefet partilerinden 42 belediye AK Parti’ye geçmiş. Belli ki bu sayı 50’yi aşacak.
AK Parti Genel Merkezi’nin bu hususta ciddi bir süzgeci var, her başvuruyu kabul etmiyor. Eğer “kriterler uygunsa” geçiş süreci ona göre tamamlanıyor.
“ASLI BAYKAL’IN AK PARTİ’YE GEÇME SÜRECİ”
Aslı Baykal CHP üyeliğinden istifa etmiş ve şu tarihi sözü söylemişti:
“Türkiye siyasal haritası artık sağ-sol, laik-dindar, Türk-Kürt, Alevi-Sünni diye ayrışmıyor. Türkiye siyasal haritası artık milli ve gayri millî olarak ayrışıyor.”
Bu sözün altına imzamı atarım.
Şimdi ben Sayın Baykal adına konuşacak değilim; ancak kulislerden bahsedebilirim.
AK Parti’ye geçiş süreci için henüz görüşmeler yapılmadığını biliyorum; ancak her iki tarafın da “görüşmeye açık” olduğunu söyleyebilirim.
Bu hususta hem Sayın Aslı Hanımefendi hem de AK Parti yetkilileri “dikkatli” davranacaktır.
Deniz Baykal CHP’den ayrılacak gibi durmuyor, lakin “kırgın” olduğunu ve Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermediğini çok net biliyoruz. Deniz Baykal’ın yakın çevresinden bunu teyit ettim.
Ataç Baykal ise tam aksine Kemal Bey’i tüm hücreleriyle destekliyor. Bu durum bana enteresan geliyor. Ataç Bey’e haksızlık yapmak istemem, eğer söyleyeceği bir şey varsa bu sütunlardan aktarırım. Ama görünen köy acayip farklı, kılavuza pek hacet yok gibi!