Akdeniz-Pasifik Savaşı
DÜNYA Asya-Pasifik çıkar savaşının sancılarını çekiyor. “Demokrasi götüreceğiz” diye yollara çıkarılan işgal orduları, terör grupları aslında PARA uğruna milyonlarca insanın ölümüne yol açıyor. Demokrasi bezirganlığı yapanların, bunu önce Suudi Arabistan’a, Mısır’a götürmesi gerekirken bunun tam aksi yaşanıyor. Suudi Arabistan’da tek adam krallarla kol kola giriliyor, Mısır’da darbeciler sonuna kadar destekleniyor. “Demokrasi havarilikleri” sahtekarlığın bir anıtı olarak alınlarının ortasına dikiliyor.
Yeryüzü PARA’ya tapanlarla, PARA’ya kurban gidenlerin yaşadığı acımasız bir sisteme doğru hızla gidiyor. Bölgemizde olanlara, Suriye’de yaşananlara, terör orduları kurulmasına böyle bakmadığımız sürece hiçbir şeyi anlayamaz ve çözemeyiz. Bugün dünya nüfusunun yüzde 60’ı Asya- Pasifik’te yaşıyor. Dünyada tüketimin yarıdan fazlası bu bölgede gerçekleşiyor.
O yüzden savaşların bir numaralı gerekçelerinden biri olan enerjiye de en çok bu bölgede ihtiyaç duyuluyor. Asya- Pasifik’e hakim olan dünya ekonomisine, bunun doğal sonucu da PARA ve GÜÇ’e kavuşacak. ABD bölgenin liderliğini eline almak için her yolu deniyor. Obama, başkanlığı döneminde bölgeye yaptığı ziyarette “Asya-Pasifik’in lideri biziz” diyerek dünyaya bunu ilan etmişti.
Son dönemde dünya ekonomisine damga vuran, hızla büyüyen ve İPEK YOLU ile Avrupa’yı ekonomik istilaya hazırlanan Çin ise “Lider benim” diyor. Suriye’nin bu liderlik kavgası ile ne alakası var demeyin… Ortadoğu’ya hakim olan, dünyadaki en büyük enerjiyi tüketen Asya-Pasifik’i de kontrol etmiş ve liderliğini ele almış demektir. Ayrıca Çin’i durdurmanın ve GÜCÜ eline almanın yolu Akdeniz’le Ortadoğu’ya hakim olmaktan geçiyor. Çin, Akdeniz’e savaş gemileri gönderiyor, Suriye’de 3 bin askerle üs kurmaya hazırlanıyor.
Bizde hala zavallı birileri “Ne işimiz var Suriye’de” derken, Çin dahi “Suriye’de ben de varım” diye dünyaya haykırıyor. Şu anda Suriye’de en büyük kriz Türkiye’nin kontrolündeki İdlib… Burada çatışmayı artırmak için birileri el altından sürekli yangına körükle gidiyor, fitne fitilini ateşliyor. İdlib civarına CIA kontrolündeki El-Nusra militanları sızdırılarak bölge yangın yerine çevrilmeye çalışılıyor. 30 bin sızdırılmış El Nusra teröristleri, CIA programı çerçevesinde Rus üslerine saldırtılıyor.
Baktığımızda El Nusra üyelerinin tamamının Kırgız, Özbek ve Uygur olduğunu görüyoruz. Bu asla bir tesadüf değil… Uygurlar Çin’in içinden, Özbek ve Kırgızlar ise komşularından alınıp Suriye’ye CIA öncülüğünde taşınıyor.
ABD bu militanlar sayesinde hem Suriye’de fitne çıkarıyor hem de “Asya- Pasifik’te liderliğe soyunan” Çin’e terörist ihracatı için yatırım ve üretim yapıyor.
Çin’in etrafında Guam’dan Güney Kore ve Japonya’ya kadar her yerde askeri üsler bulunduran, Afganistan’ı sırf bu çıkarları uğruna işgal eden Amerika, Pasifik’in ortasındaki küçücük Wake Adası’nda bile askeri üs bulunduruyor.
ABD, Genel Kurmay başkanları, Savunma ve Dışişleri Bakanları’nı sürekli bu adaya göndererek gövde gösterisi yapıyor. Hillary Clinton Dışişleri Bakanı’yken “Amerika’nın Asya-Pasifik Yüzyılı” başlıklı bir makale yazdı. O makalede Clinton, ABD derin devletinin bölgeye olan iştahının şifrelerini şöyle verdi; “Ortadoğu’dan çekilmeyeceğiz,Asya ve Pasifik’teki ekonomik gelişmeler Amerika için HAYATİ ÖNEM arz ediyor.” ABD hayatta kalabilmek için bölgenin lideri olmak zorunda…
Çin “Bu bölge benden sorulur” diyor, Suriye ve Akdeniz’e geliyor… PARA basanların ve sonrasında bastıkları bu paraya tapan zavallı fillerin tepiştiği yer hep bizim bölgemiz oluyor. Bu nedenle bölgenin en güçlü ülkesi Türkiye, herkes için büyük önem arz ediyor. Türkiye’yi yanına alan dünyanın en büyük nüfusuna sahip Asya-Pasifik’te liderliğe oturacak.
Alamayan ise donuyla sokakta gezecek.
O yüzden Ankara’yı ele geçirecek hamleler yapıyorlar, Rusya ve bölge ülkeleri ile aramızı bozmak için sabahlara kadar kafa patlatıyorlar. Kim ne yaparsa yapsın, Türkiye kazanan olacak… Yeter ki biz içeride dışarıyı anlayacak kapasitede ve beraber, omuz omuza olalım…