Almanya’dan çekilmek doğru, Polonya’ya girmek yanlış
Başkan Trump, Obama’nın 12 yıl önce verdiği ama tutmadığı sözü yerine getiriyor; ABD’yi dünya jandarması rolünden uzaklaştırıyor. Bu kararın bir uygulaması Irak ve Suriye’de olacak idi; ancak bazı faktörler Trump’ı geriletti.
Trump şimdi Avrupa’daki çoğu Almanya’da bulunan 400 bin askeri geri çekiyor. Bu askerlerin ne ABD’ye ne de konuk oldukları (!) ülkeye bir yararı vardı; bunlar Soğuk Savaş’ın sıcak savaşa dönme ihtimali olan 1960’ların kalıntısı idi. II. Dünya Savaşı’ndan sonraki şekliyle nükleer çağda savaş, ABD ve NATO’nun, Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı’na sadece bir ya da iki nükleer bomba atacağı sonrasının klasik ordularla yapılacağı kuramına dayanıyordu. O zaman kıtalararası nükleer silah fikri yoktu; bunun sonucu NATO Türkiye’ye Rusya’ya karşı atom bombaları yığmıştı. (Bir başka kalıntı da bu bombalardır ve bir an önce Türkiye’den defedilmeleri gerekir.)
Oysa günümüzde iki taraf da rakibi tamamen yok edinceye kadar birbirine atom ve hidrojen bombası atabilir. Bunun dahi “tamamen imha” aşamasına ulaşmayacağı, tarafların birbirine vekalet savaşı yoluyla saldırma aşamasına geçecekleri tahmin ediliyor. Vietnam’dan sonra ABD kamuoyu, “evlatlarının” başka ülkelerde, başkaları için, siyasal amaçlarla ölmesini kabul etmiyor ve Afganistan, Irak ve Suriye, bu sebeple “Amerikan çizmeleri yere değmeden” havadan veya uçak gemisinden yapılan bombardımanla ya da o topraklardaki bir grup enayiyi, öteki grup enayiye karşı kullanma yoluyla yapıldı; yapılıyor.
“ABD’nin Almanya’dan çekilmesi, NATO-Varşova Paktı karşıt grupları fikrinin bittiğini gösteriyor” diye devam edebilirdik; ancak ABD iç siyasetinin bir sonucu olarak ABD, Polonya’ya12 bin asker konuşlandıracağını açıkladı. Polonya dışişleri bakanı Jacek Czaputowicz, Amerikalı meslektaşı Pompeo ile anlaşmayı imzaladı. ABD’deki Leh asıllı göçmenlerin oyuna yönelik bir oyundan ibaret bu anlaşma, Cumhuriyetçi senatör Mitt Romney tarafından Rusya’ya en büyük armağan, Putin’e arayıp da bulamayacağı bir ödülü vermek şeklinde nitelendi. Gerçekten de Putin şimdi, kendisini 17 yıldır görevde tutan “Amerika bize saldıracak” ideolojisine en büyük desteği bulmuş oluyor. Almanya’daki ABD birlikleri belki o kadar büyük tehdit değildi ama Belarus ve Ukrayna’nın sınırındaki Amerikan askeri, Rusya’nın sınırında sayılır ve bu Putin’e arayıp da bulamadığı manivelayı sağar.
Ermeni diasporası gibi, Leh kökenli Amerikalılar da hem Ermenistan ve Polonya hükumetlerinden ve kiliselerinden milyonlarca dolar yardım almak, hem de ABD siyaseti üzerinde etkilerini korumak için “Anavatanın tehlikede olduğu” yalanını işlerler de işlerler. Ermeni asıllı Amerikalılar için bu tehlike Türkiye ve Azerbaycan, Lehler için Rusya’dır. Trump, 3 ay sonraki seçim için bu etnik grupların hoşuna gidecek işler yapacak, demeçler verecek. Geri çekilecek 400 bin askerin yanında 12 bin kişilik birliğin fazla önemi olmayabilir. Ancak bu bile Putin’in aradığı “tehdit” açısından yetecektir.