“Altı” çalmış, “ortası” kaydırmış, “üstü” kazandım diyor!
Herkesin kabulleri vardır. Kimine “makbul” olanlar diğeri için değildir. Net yazıyorum: Benim için makbul olan Recep Tayyip Erdoğan’dır, Binali Yıldırım’dır, Mehmet Özhaseki’dir. Adı şu veya bu parti olmuş fark etmez. Benim için Necmettin Erbakan, Abdülhamid Han, Muhsin Yazıcıoğlu makbuldür. Necip Fazıl, Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif, Abdurrahim Karakoç makbuldür. Benim bir duruşum vardır ve bu “duruş” seçimden seçime değişmez. Kabulüm olanlar ister iktidar olsun, ister muhalefete düşsün fark etmez!
Hataları varsa kendilerine söyleriz, ancak hata yaptılar diye de “karşı tarafın gemisine” binip köçek gibi kıvırmayız! Sonu iki metre toprağın altı olan bir dünya için “şerefsizliğin”, “dönekliğin”, “satılmışlığın” lüzumu yok!
Makbul olmayanlara da haksızlık etmem, varsa söyledikleri söz aynen aktarırım ki bu benim mükellef olduğum bir durumdur.
İstanbul ve Ankara’da henüz seçim sonuçları açıklanmasa da net bir durum var: Alttakiler çalmış, ortadakiler kaydırmış ve şimdi birileri “kazandım” sanıyor!
Millet kimi seçtiyse şehri o yönetir. Seçilen kişileri sevsek de sevmesek de saygı duyarız. CHP’li yöneticilerin açıklamaları ise“sokağa çağrı”nın önsözü gibi!
Atatürk’ü kendilerine “kalkan” yapıyorlar. Ölüden medet umuyorlar! Kendilerini bir ölüye arz edip, adeta ondan icazet istiyorlar. Mazbatayı Mustafa Kemal verecekmiş gibi “kaçak ziyaretler” yapıyorlar.
İtirazların sonucu şu olacak: Neye layıksak öyle yönetileceğiz; hepsi bu!
Madalyonun öteki yüzüne bakınca Cumhur İttifakı’nın büyük çoğunluğu aldığı görülüyor. Ak Parti 2002’de iktidara geldiğinde oyu yüzde 33’dü. 17 yıllık iktidarlarda ivmesini düşürmediği gibi yüzde 40’ların üzerine çıkardığını gördük. Ankara ve İstanbul’un netleşmeyen durumu üzüntüye sebep oluyor, çünkü derdi büyük olanın davası da büyük oluyor. yüzde 53’lük başarıya rağmen kısmî üzüntünün sebebi budur.
“KİLİT PARTİLER”
İyi Parti’nin içinde kendini hâlâ “ülkücü” zannedenler var. Saadet Partisi maalesef CHP’ye “stepne” oldu ve bagaja atıldı. HDP; İstanbul ve Ankara’nın neticesini bekliyor, ona göre belediyelerde kazanacakları “mevzileri” Karayılan’la beraber hesaplamakla meşguller!
“RECEP TAYYİP ERDOĞAN, MEHMET
ÖZHASEKİ, ABDULLAH GÜL”
Kesin olmayan sonuçlara göre Mansur Yavaş yüzde 3,7 farkla Ankara’da önde görünüyor. Çok tartışma yaşandı. Bazıları; “Özhaseki değil de şu kişiler olsaydı” gibi gerçekçi olmaktan uzak yorumlar yaptılar. İşin iç yüzünü bilmeyenler “beylik laflar” edip duruyorlar.
Kaç kişi Özhaseki’nin yapabildiği “dava adamlığını” yapabildi? Abdullah Gül Kayserilidir, Boydaklar Kayserilidir ve hem kentin, hem Türkiye’nin hem de Özhaseki’nin yakından tanıdığı kişilerdir. Abdullah Gül tavır koyup Erdoğan’a doğrudan olmasa da dolaylı karşı çıktığı vakitler Özhaseki ne yaptı? Hemşehrisi Gül’ün değil, Türkiye’nin lideri Erdoğan’ın yanında durdu. Boydak’lar tüm ikna çabalarına rağmen “devletten yana” tavır almayınca Özhaseki ne yaptı? “Bunlar hemşerimdir” demedi ve devletinin yanında durdu.
Özhaseki’nin gizli ajandası olmadı, yolsuzluğu ve kirli işleri olmadı; daima bu toprakların adamı oldu.
Şimdi kıçı başı ayrı oynayanlar, ne halt olduğu belli olmayanlar; “caminin müezzini, kilisenin zangocu” olacak kadar kaypak tipler bakalım neler yapacak?
“VAATÇİ TANRIN SENİN OLSUN
SEZAİ TEMELLİ”
Diyarbakır cezaevinde Kürtlere fare leşi yedirmeye çalışıp, onları devlet düşmanı haline getirmeye ve dağlara çıkmaya zorlayan, erkekleri meydanda toplayıp, kadınların gözü önünde soyan soysuz kalleşlerden zihniyet olarak hiçbir farkın yok!
İnandıkları Tanrı’ya vaat adı altında kan döken “siyonist tohumlarının” temsilcisi olabilirsin; ama Kürtlerin ve Türklerin temsilcisi değilsin!
“Mansur Yavaş da bilecek ki…” diyordun! Ankara Büyükşehir Belediye sonuçları netleşir ve Bay Mansur oraya oturursa ziyarete ne zaman geleceksin? Cevabını ver de sözünün eri bir mert misin yoksa atıp, tutan bir siyasetçi misin millet görsün!