Amerika ve Almanya’da ne kazandık?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve heyetiyle çıktığımız bir haftalık Amerika (New york-Manhattan) ve Almanya (Berlin-Köln) programı Cumartesi gece yarısından sonra İstanbul dönüşüyle tamamlandı.

194 devletin üye olduğu Birleşmiş Milletler’de sadece kendi ülkesini değil dünya mazlumlarını da dile getiren, adalet ve eşitlik diyen, BM’yi güdümü altında tutan 5 daimi üye ülkeye itiraz eden, Filistin’i genel kurulun gündemine getirip Kudüs’e sahip çıkacağız diyen, terörün kaynağı Amerika’da diyen ve bunu Amerika’nın başkentinde söyleme cesaretini gösteren tek ülke Türkiye, tek lider Recep Tayyip Erdoğan oldu.

BM sürecinde ABD ile krizin daha ileri gitmeyeceğini gözlemledik, zira Amerika’nın da böyle bir isteği yok; zaten ortada verdiği her sözü tutan bir ABD zaten yok! Amerika bir türlü “Türkiye’nin haklı olmasını” kabullenemiyor ve bahaneler üretemiyor.

Bu arada “Erdoğan niye ABD’ye gitti?” diyenleri duyunca şaşırdık. Özellikle CHP cenahından gelen “Erdoğan New York’a birilerinden borç almaya mı gitti?” gibi yorumları görünce Allah’a şükrediyorum ki millet iradesi ülkeyi CHP’ye teslim etmemiş!

New York’a Başkan Erdoğan’la beraber 140’a yakın ülkenin temsilcisi gitti, amaç Birleşmiş Milletler toplantısıydı.

Birçok konuşmaya herkes canlı yayınlarda şahit oldu. Erdoğan’ın dışında BM’nin yapısını düzeltmek için dostane/insani eleştirilerde bulunan başka lider gördünüz mü? “Dünya 5’ten büyüktür” sözü tam bir devrimci sözüdür! Çakma Gueveracılar, onun bunun Karl Marxçıları, zihinlerini etoburların önüne atsan tenezzül etmeyecek derecede laçkalaşmış “dıştan güdümlü, içten patlamalı solcular” bu sözü anlayamaz!

Almanya’da ise genel hatlarıyla olumlu bir hava hâkimdi, lakin Alman tarafından beklenilen büyük adımlar gelmedi. Başkan Erdoğan’ın Köln’deki 10 bin kişiyle buluşmasına engel olundu. Almanya bu konularda kendisini biraz daha aşmalı ve daha demokratik hale gelmeli. Bunun yanı sıra teröre verdiği desteği de “Büyük Türkiye tablosu”nu gördükten sonra bitirmeli.

Avrupa’yla kaldığımız yerden devam ediyoruz, kriz dönemi bitti. Peki, yeniden başlayabilir mi? Şayet Türkiye’nin lehine olacaksa her şey olur ve zaten olmalıdır. Bu konuda ürkek ve korkak durmaya gerek yok. Siyasetimiz bazı yerlerde “dalgalı ve parçalı bulutlu” olabilir. Çünkü karşınızda –Almanya’yı tenzih ederek söylüyorum- her vakit “mert kişiler” bulunmayabilir. Mert ile mücadele farklı şey, namert ile mücadele farklı şey! Türkiye bunu büyük oranda anladı, anlayanlar da anlamayanlara anlatacak ve ülkemiz yeni ufuklara ve tarihi misyonuna yelken açmaya devam edecek!

NOTLAR

*Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi “1200 odalı” diye eleştiriliyordu. Almanya’da istihbarat servisi BND’nin yeni binasını dışarıdan gördük. BND’nin 5 bin odalı bir külliyesi var. Anladınız mı?

*Erdoğan’ın ülkelerinde olduğundan bütün Almanya nüfusu haberdardı. Alman TV’ler haberlerde ve tartışma programında Türkiye’yi ve Başkan Erdoğan’ı verdi. Başkent Berlin’de ana yollar tamamen trafiğe kapatılmıştı. Şehrin üstünden uçuşlar yasaklanmış ve protesto gösterisi talep eden 15 farklı gruba şehir içinde izin verilmeyerek şehir dışında yer gösterilmişti.

*Garip bir durum var! Türkiye’deki PKK/FETÖ teröristi Almanya’da “sığınmacı” oluyor ve gösteri yapınca da barışçıl oluyor! Bak şimdi geliyor çifte standart! Türkiye’ye ihanet eden gazeteci kılıklı hain Almanya’ya gelince “baskı altındaki gazeteci” oluyor ve eylem yapınca da “özgürlükçü” oluyor. İşte Alman handikapı bu!

*Mesele bir kişinin Cumhurbaşkanı’na soru sorması değil, bulunduğu ülkeye ihanet ettiği mahkemelerce tescil edilmiş bir kişinin Cumhurbaşkanı’nın karşısınaçıkarılma rezilliği girişimidir.

*Besledikleri teröristler ABD ve Almanya’nın en güçsüz anında vücudu saran hastalık gibi ortaya çıkacaktır. Temenni etmiyoruz, ama görünen köyün kılavuzu olmaya da niyetimiz yok!

*Ve gururumuz! Köln Merkez Camii 17 bin metrekare kapalı alan, 1250 kişilik ibadet alanı, 36.5 metre kubbesi, 55 metrelik minaresiyle Köln’ün sembollerinden biri ve Avrupalı Türklerin gururu bir eser! Hakikaten nereden nereye! Yerleri süpüren işçi Türk’ten, “burada benim de hakkım var” diyerek eserler ortaya koyan “başı dik” Türk’e!

VE SON SÖZ: Amerika’da, Avrupa’da yahut dünyanın herhangi bir yerinde olmamız veya yaşamamız buralara “hayranlık” duyduğumuz veya duyacağımız manasına gelmez! Bizim gerçekten hayran olduğumuz yer; ezanlı ve ayyıldızlı öz toprağımız, Türkiye’mizdir! Yeryüzü mescidimizdir, Türkiye ana vatanımızdır! Ülkemiz küresel lider oldu, dünyanın süper gücü olduğunu da göreceğiz Allah’ın izniyle!