Anahtar

Paris’te terör saldırıları durmak bilmiyor. Kuzey Afrikalı bıçaklı bir saldırgan yayalara saldırdı, iki kişi öldü, dört kişi yaralandı. Paris Cumhuriyet Savcısı François Molins saldırganın bir çok kez “Allahuekber” diye bağırdığını gururla dünyaya duyurdu. Sonuçta “İslam ve terör” bir kez daha haykıra haykıra yanyana getirildi. Saldırıyı Trump’ın resmen “Biz kurduk” dediği DEAŞ zaman kaybetmeksizin gururla üstlendi.

İngiltere İç İstihbarat Servisi (MI5) Başkanı Andrew Parker, DEAŞ’ın Avrupa’da “Tahrip edici ve karmaşık” saldırılar düzenlemeyi planladığını açıkladı. MI5 Başkanı 2017 yılında gerçekleşen İngiliz Parlamento Binası saldırısından sonra ülkede 12 saldırının daha sessiz sedasız önlendiğini duyurdu. “Bize saldırılar durmayacak” diyerek tüm Avrupa’yı gittiği Almanya’da önceki gün uyardı.

177 milyonluk nüfusuyla dünyanın en büyük Müslüman ülkesi Endonezya’da da DEAŞ dün kendini gösterdi. Kilisilere saldırarak 11 kişinin ölümüne neden oldu. 2002’de bu ülkede tek terör saldırısında 202 kişiyi öldürmüştü.

DEAŞ Endonezya’nın komşusu diğer Müslüman ülke Malezya ile Singapur’u da hedef aldığını tüm dünyaya ilan etti. Endonezya ordusunun başındaki General Gatot Murmantyo DEAŞ’ın ülkesindeki her bölgeye yayıldığını, Ortadoğu’da DEAŞ saflarında eğitim alan binlerce Endonezyalı ülkesine geri döndüğünü açıkladı. Çok ilginç gelişmeler oluyor. Endonezya’da 30’a yakın grup DEAŞ’a bağlılık yemini etti. Güneydoğu Asya’da resmi bir DEAŞ bölgesi kuracaklarını ilan ettiler.

Endonezya stratejik olarak çok önemli ülke. Batı ve güneyden Hint Okyanusu, kuzeyden Güney Çin Denizi, kuzey doğudan Büyük Okyanus ile çevrili, toplam 13.677 adadan oluşuyor. Hemen kuzeyinde Çin yer alıyor. Malezya da Çin’in geçiş yolu okyanus üzerinde ve güneyinde yer alıyor. Baktığımız zaman Çin’in komşuları Afganistan ve Pakistan DEAŞ kaynıyor. Diğer komşular Kırgızistan, Kazakistan yılların yatırımı ile CIA’nın kontrolündeki FETÖ ağları ile örülmüştü. Hemen arkalarındaki Özbekistan, Suriye’den dönen binlerce DEAŞ üyesi ile dolduruldu.

Bu ülkelerin hemen ardında da Çin’in enerji deposu İran var. İşte o İran da bugün nükleer silah yaygarası ile hedef haline getirildi. Daha da ötesi 11 Eylül saldırılarını düzenleyen El Kaide’ye yardım etmekle suçlanıyor. Halbuki daha düne kadar 11 Eylül saldırıları ve El Kaide desteği suçlamasında sadece S.Arabistan hedefti. Şimdi S.Arabistan İsrail ile dost olup, kendini ve milyarlarca dolarını Washington’un kucağına atınca listeden çıkarıldı.

El Kaide ile suçlanacak yeni kurban lazımdı. Boşluğu İran ile doldurdular.
Yarın İran’ı da dize getirirlerse kalkarlar bizi dahi El Kaide işbirliği ile suçlarlar.
Oyun büyük… Karşımızda terör örgütlerini kuran ardından ülkeleri bu örgütlerle dizayn eden, işine geleni de kurdukları örgütlerle işbirliği yapmakla suçlayan alçaklarla karşı karşıyayız.

Yukarıda Paris’ten başlayıp, Londra’dan Endonezya’ya kadar ulaştığımız kuşakta yer alan en büyük çıkar ENERJİ ve İPEKYOLU… Trilyonlarca doların seyahat edeceği bu yolu ele geçirme ve kontrol etme savaşı tüm hızıyla sürüyor.

ABD’nin Kudüs’ü başkent yapma kararı da 30 yıllık planın bir parçasıdır. İsrail’in dün Gazze de onlarca kişiyi öldürerek katliam yapması da… Bölge karışacak, haritalar değişecek, bazıları ufalanacak, kontrol noktaları rahat ele geçirilecek…

Hedef bu! DEAŞ’ın Filistin’i de hedef ilan etmesi, İsrail MOSSAD başkanının “Yaralı DEAŞ üyelerini biz tedavi ediyoruz” demesi, İsrailli Generallerin “DEAŞ bizim için tehlike değil” naraları da boşuna değildir. Herşey kurgu ve birilerinin planları tıkır tıkır işliyor. O yüzden Türkiye’deki seçimler hayal edemeyeceğimiz kadar önem taşıyor. Geleceğimizin şekilleneceği bir seçim yaşayacağız. Zira İngiltere’den Endonezya’ya kadar uzanan kuşağın tam ortasında yer alıyoruz. Yani doğudan batıya tek geçiş noktasıyız. Kapıyı almak, kilidi elde tutmak istiyorlar.

Planlarına ANAHTAR olacak liderin seçilmesi için tavırlarını, planlarını ve talimatlarını medyalarında açıkça ilan ediyorlar.
Kapımızda köle mi olacağız? Karar sizin!