Ankara Emniyeti’nde neler oluyor?
Normalde “Ankara’da neler oluyor?” sorusunu sorunca “Siyasette neler oluyor?” anlamına gelir.
Ancak son zamanlarda Ankara Emniyeti’nin odağındaki gelişmeler olayların farklı bir zemine taşınmasını sağladı.
Yakın zamana kadar FETÖ’cü firari Cevheri Güven Erk Acarer gibi isimler sürekli emniyetten bilgi alıp, aldıkları bilgileri kendi istedikleri gibi evirip çeviriyorlardı.
Zaten, Firari Erk Acarer yaptığı YouTube yayınında “Benim yaptığım haberler Alman Emniyeti ve Alman İçişleri Bakanlığı tarafından özellikle isteniyor.” diyor.
Yine firari Serdar Sertçelik’e özellikle “15 Temmuz gecesi silahları nereden aldınız?” sorusunu yöneltiyor.
Aslına bakarsanız burada Alman devleti için çalıştığını da itiraf ediyor. Ayrıca, birçok konuda da Emre Uslu ile de X üzerinden paslaşmaları var. Emre Uslu’nun, Cevheri Güven’in kimlere hizmet ettiğini de artık sağır sultan bile biliyor.
15 Temmuz’un asıl kahramanının Erdoğan ve meydanlara çıkan Türk milleti olduğunu biliyoruz. Yine biliyoruz ki 15 Temmuz gecesi TRT’ye giderek kurumu hain FETÖ’cülerden Süleyman Soylu’nun kurtardığını da biliyoruz. 15 Temmuz’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Süleyman Soylu “Benim ne işim var TRT’de? Bazıları gibi bir kenarda bekleyeyim.” demedi. Kendisini ortaya attı. O sırada yanında olan amcasının oğlu Sadık Soylu’nun, bazı alkollü mekânlar işleten Ayhan Bora Kaplan ile telefonda görüşmesi üzerinden yıllarca spekülasyon yapıldı. Kuvvetle muhtemel Soylu o gece konuştuğu kişinin kim olduğunu bilmiyordu. Nitekim daha sonra kendisinden randevu talebinde bulunan Ayhan Bora Kaplan’a randevu bile vermiyor.
Soylu döneminde Ayhan Bora Kaplan’a iki kez operasyon düzenleniyor. Savcılık daha kolluk dosyasını getirmeden serbest bırakıyor. -Soylu ile bir ilişkisi olsa zaten baştan operasyon yapılmaz.-
Sonrasında birileri hep ilişkilendirmeye çalışıyor Soylu ile Ayhan Bora Kaplan’ı ama asıl amaç nasıl ki Şubat 2012’de o dönem MİT Başkanı olan Hakan Fidan üzerinden Erdoğan’a yürümekse yine taktik aynı. Sadece kullanılan taşeronlar farklı.
Şimdi aklıma şu soru da geldi.
15 Temmuz’da Süleyman Soylu, TRT’yi FETÖ’cülerden kurtarırken istihbarat Daire Başkanı Engin Dinç neredeydi?
Şu an gündemi meşgul eden Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Ankara İl Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Kerem Öner ve Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan açığa alındı. Sonrasında Kerem Öner etkin pişmanlıkan yararlanmak istiyor ve dört polis daha açığa alınıyor.
Hemen öncesinde Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, bir komiser ve iki memuru İzmir’e gönderiyor. Bunlardan birisi Murat Çelik’in şoförü Yılmaz Öztürk’ü de ekiple birlikte. Daha öncesinde Murat Çelik, Bülent Aramaz isimli birine yönelik operasyonda Yılmaz Öztürk’ü yanlışlıkla vuruyor. Sonra yanına alıyor. İzmir’e de sorguya giderken o da orada iddiaya göre saunalara gidiliyor. Yeniliyor, içiliyor. Ciddi de bir para alınıyor. Parayı teslim ettiklerinde eksik verince de “Aradaki fark da bizim payımız.” diyorlar.
Tezgâh sağlam.
Hem hükûmete, devlet adamlarına kumpas kur, gazeteci ve siyasetçiler dâhil 280 kişiyi teknik takibe al, sonra da “Temiz eller operasyonu yapıyorum.” de.
Bir defa siz kirlisiniz!
Temiz olsanız gözaltına alınırken eski telefonunuzu vermek yerine yeni sıfır bir telefon alıp vermezsiniz.
Yıllarca başta FETÖ’cüler olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin en başarılı içişleri bakanı olan Süleyman Soylu’ya yönelik bir dezenformasyon yapıldı.
Süleyman Soylu’yu birlikte siyaset yaptığı arkadaşları dâhil olmak üzere, uğruna mücadele ettikleri de yalnız bıraktı.
O dönemde de demiştim: Eğer devlet için kendisini ortaya atan Süleyman Soylu gibi isimleri yalnız bırakırsanız gün gelir devlet ve millet için kendini ortaya atacak, kelle koltukta mücadele edecek adam bulamazsınız.
Yine aynı noktadayım.
Süleyman Soylu, 15 Temmuz’da ve sonrasında İçişleri Bakanı olduktan sonraki dönemde mücadelesini,FETÖ’sünden PKK’sına birçok terör örgütüne karşı pervasız bir şekilde sürdürdü. Bunları düşman edinirken Erdoğan’dan sonra Türk milleti tarafından en çok dua alan siyasetçi oldu.
Afetlerde, sellerde, yangınlarda, depremlerde sürekli sahada etkin bir şekilde bulundu.
Yukarıda yazdım, tekrar yazıyorum. 2012’de Hakan Fidan MİT Başkanı iken onun üzerinden nasıl o zaman başbakan olan Erdoğan hedef alınmışsa bu gün de Süleyman Soylu üzerinden Erdoğan hedef alınıyordu.
Eğer başka isimler de gündeme gelmese olayın bu yönünü konuşan sadece bir iki kişi kalacaktık. Ama arkası oldukça karmaşık görünüyor.
FETÖ’vari kumpaslar, tezgâhlar, teknik takipler, ne ararsanız var.
İşin bir de cemaatler boyutu var ki o kısmına hiç girmeyeceğim şimdilik.