Ankara’da hükümet telaş içinde mi?
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı açıklandığı gün Saadet Partisi “Berat Kandili” üzerinden öyle bir giriş yaptı ki az kalsın Kemal Bey tövbe edecek sandım!
Öyle telaşlı, öyle aceleci idiler ki “Hemen açıklayıp işi bitirelim, içeri girersek bu kez çıkamayız” havası hâkimdi!
Peki hükümet telaşlı mı?
Evet; lakin “muhalefetin telaşı” ile “hükümetin telaşı” aynı değil!
Başkan Erdoğan ve Bakanlar çok telaşlılar! Bu bir “endişenin ve korkunun” telaşı değil; insanları ayağa kaldırmanın ve yaraları sarmanın telaşı!
Kulislerde görüştüğüm herkes “deprem bölgesi” ile yatıp kalkıyor.
En doğrusunu yapıyorlar. Çünkü seçime iki ay var. Eğer orada enkazlar beklerse, somut adımlar atılmazsa, insanlara umut olunamazsa “seçimi kazansan” ne olacak ki?
“Zoraki masa” ise zafer edasında!
“Kazandık” diyorlar!
Kemal Bey gelince kazandınız ise bir yıldır neyi beklediniz?
Görüştüğüm İyi Partili yetkililer mutlu değil! “Bundan sonra önümüze bakacağız, mecliste güçlenmiş bir parti olacağız, daha sonra da belediyelerde aktifleşeceğiz” diyorlar. Kılıçdaroğlu onlar için “tüm bu denklemden” sonra geliyor. Durum bu!
“SİYASÎ ARENA MUHALEFETE KALDI”
Geçtiğimiz çarşamba günü Başkan Erdoğan TBMM Grup Toplantısına “misafir izleyici” almamıştı. Sebebini sorduğumda, “Sloganlar ve alkışlar olursa depremzedelere ayıp olur” dendi.
Kemal Bey’in adaylığı açıklandığı gün “sanki deprem olmamış gibi” miting havası vardı.
Süleyman Soylu Adıyaman’da iken son durumu anlatıyor, Murat Kurum Malatya’da iken son durumu anlatıyor. Başkan Erdoğan’ın yegâne gündemi depremzedeleri bir an önce konutlarına kavuşturmak!
Siyasî arena muhalefete kaldı, onlar da bunu tabir-i caizse “tepe tepe” kullanıyor!
İş güç mevki paylaşımı! Cumhurbaşkanı yardımcılıkları, bakanlıklar paylaşıldı.
Ancak bu paylaşımlar kâğıt üzerinde; bunun bir gerçekliği olursa ortalık savaş alanına döner!
Bu kez masadan kalkmak çare olmaz, çünkü yeniden oturacakları bir masa çoktan ellerinden alınmış olur!
“ZAFERİ KAZANANLAR VE HAVASINI ATANLAR”
Birilerinde “erken zafer havası” hâkim!
“Havasını” onlar atar, “Zaferi” inananlar kazanır!
“ZORUNA MI GİTTİ DOSTUM?”
Öyle bir zafer edası çiziyorlar ki “sanki kazanmış gibi” atamaları bile yapıyorlar.
“Zoruna mı gidiyor Hacı Bey?” diyenler olabilir.
Yok, zoruma gitmiyor; çünkü kararı millet verecek. Ben sadece durum tespiti yapıyorum.
Somut bir vaat yok!
Bu sebeple AK Parti ve MHP tabanı uzun bir aradan sonra ilk kez bu kadar konsolide oldu.
AK Parti ve MHP’nin kararsız seçmeni yeniden partilerine yöneldi.
İyi Parti’de ciddi bir düşüş var.
Seçim dönemi, “Cumhur İttifakı’na oy vereceğim ama aktif olmak istemiyorum” diyenler şimdiden çevreleriyle iletişime geçip sessizce çalışmaya başladı!
Tüm uyuyanlar birdenbire uyandı!
Bunda Akşener’in büyük payı var. Sayın Akşener o gün “gerçek duygularını” ilk kez açıkça söyledi.
Sonra öyle bir baskıya uğradı ki sanki o sözleri söylememiş gibi davrandı. Akşener’e “ihanet” imasında bulunanlar sanki hiç kızmamışlar gibi davrandı. Seçmenler Akşener’in şu anda “takiyye yaptığını” düşünüyor.
“KILIÇDAROĞLU SÜRPRİZ (!) OLDU DEĞİL Mİ?”
Herkes yıpranmamış, partiler üstü, sözünün arkasında duran, herkesi kucaklayan, nezaketli birinin aday gösterilmesini beklerken Kılıçdaroğlu aday oldu!
“Erken açıklarsak yıpranır” dedikleri adayı gördük!
Kılıçdaroğlu CHP’nin vekilliklerini başka partilere vaat etti! Peki buna CHP için yıllarca çalışıp kapı kapı gezen siyasetçiler ne diyor?
İyi Partililer, “Dayatılmış aday” olduğunu söyledikleri Kılıçdaroğlu’na miting meydanlarında “oy verin” dayatması mı yapacaklar? Siz İyi Parti’yi “CHP Genel Başkanı için oy toplamak maksadıyla” mı kurdunuz?
“Ortak akıl platformu olmaktan çıktı” dedikleri masanın genel başkanları hep beraber cumhurbaşkanı yardımcısı olup ortak şekilde ülke mi yönetecekler?
Seçmen soruyor: “Noter masasında partilerini CHP’ye mi devrettiler?”
“NE DUDAKMIŞ ARKADAŞ”
Bir kişinin iki dudağı diye ortalığı velveleye verenler, dokuz kişinin 18 dudağı olarak durmadan kaos ve kriz çıkarıyor!
Aday çıkarırken bunca kavga yaşadılar!
240 sayfalık “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”nin bırakın 240 sayfasını, her bir cümlesi için çıkaracakları kavgadan kim zarar görecek?
Fragmanı kaostu…!
Başkan Erdoğan ise; “Konutları bitirip milleti ayağa kaldıracağız” diyor.
Bakanlar Kabinesi topyekûn deprem bölgesindeyken “masa kavgası” yaptılar!
Başkan Erdoğan milleti ayağa kaldırma derdindeyken “aday derdine” düştüler!
“OLAN ERSAN ŞEN’E DEĞİL İMAMOĞLU’NA OLDU”
Herkes “Olan Ersan Şen’e oldu” dese de aslında olan Ekrem İmamoğlu’na oldu!
Sen İstanbul’a hiç bakmayıp şehir şehir gez, kar kış altında büyükelçilerle buluş, mağduru oyna, “Kim Cumhurbaşkanı olmak istemez ki” diye mesajlar ver!
Sonunda, “İBB Başkanı ancak cumhurbaşkanı yardımcısı olabilir” diye karizmanı çizsinler!
Bu gidişle İBB’yi de kaybeder; demedi demeyin!
“13.CUMHURBAŞKANI MI, 12.CUMHURBAŞKANI MI?”
Sokağın sesine baktığınızda 14 Mayıs 2023 seçimlerinde 13. Cumhurbaşkanı seçilmeyecek!
Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı yoluna devam edecek!
Bir abimizin dediği gibi; “2023’te 12. Cumhurbaşkanı, 2028’de 13. Cumhurbaşkanı seçilecek.”
“SEN GÖRÜŞ, AMA BANA DEME”
CHP ile HDP artık açık açık görüşebilir; tüm kamuoyu bunu duyabilir. Ama İyi Parti’ye bundan bahsetmeyecekler!
İyi Parti’nin haberi olacak; ama yanlarında konuşulmayacak!
Biz de İyi Parti’nin haberi yokmuş gibi yapacağız!
Aşırı gerçekçi!
Meral Akşener, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar için “Mithat Hoca” ifadesini kullandı!
HDP masaya gelmesin, ama CHP ile istediği gibi görüşsün; dedi.
Birileri Meral Hanım’ı ikna etmiş! “Masada ikna edildim” cümlesi de kendisine ait!
“MİLLÎ GÖRÜŞÜ KİM TEMSİL EDİYOR?”
Türkiye’de millî görüş çizgisinin oyu yüzde 21’dir.
Saadet Partisi’nin oy oranı yüzde 1’den daha az iken nasıl oluyor da “millî görüş” temsilcisi oluyor.
Kalan yüzde 20 nerede?
Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında!
SON SÖZ: Seçimden önce, seçimde ve seçimden sonra ben daima şunu diyeceğim: Yüce Allah; turistlerin ayakkabılarıyla bastıkları secdegâha tekrar halılar sererek orayı Ayasofya-i Kebir Camii yapanlardan râzı olsun, ayaklarına taş değdirmesin…! Bizim miladımız takvimlerle değişmez!