Ankara’nın amacı savaş mı diplomasi mi?

Okuduğunuz Yazı
Ankara’nın amacı savaş mı diplomasi mi?

İçerik

Aslında her savaş bir diplomasi, her diplomasi bir savaştır. Merak edilen durum Ankara’nın Doğu Akdeniz’de “sıcak bir savaşa” girişip girişmeyeceği konusu! S-400 hususunda demediğini bırakmayan, hükümeti eleştiren, “Yunanistan mı bizimle savaşacak, Suriye mi bize saldıracak?” diyen Kemal Kılıçdaroğlu bile çıktı ve “Yüreğiniz yetiyorsa S-400’ü aktive edin” deyiverdi. “Kimsenin Türkiye’yle mücadeleye yüreği yetmez” diyerek ülkesini savunacağına tıpkı bir yabancı memleket komutanı gibi “Yüreğiniz yetiyorsa..” sözleriyle yaşadığı ülkeye seslendi! 

Konumuza dönelim; Türkiye savaşa girer mi?

“RUSYA’NIN KEMAL’İ”

Hâlihazırda sıcak bir savaş zaten Suriye, Irak ve Libya’da var. Libya daha farklı, orada BM’nin tanıdığı UMH’ye bağlı askerler TSK tarafından eğitiliyor. Rusya ise işi “paralı askerle” çözmüş, devlet olarak girmek yerine “şirket” olarak giriyor. Yani yarın Rusya’nın Kemal’i çıkıp, “Ne işimiz var Libya’da?” diye Putin’e sormaya kalkarsa o da “Biz yokuz, Wagner isimli bir şirket var” diyecek.

Türkiye’nin eğittiği UMH askerleri şu ana kadar Rusya, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve İsrail’in “paralı askerlerini” yenerek üstünlük sağladı. Mısır neredeyse kendi askerlerini buraya gönderip halkları birbirine kırdıracaktı ki göndermiş olması da imkân dâhilinde!

Suriye’de Mehmetçik sıcak çatışmada ve teröristlerin kontrol edildiği “ana kumandaya” doğru yavaş yavaş ilerliyor.

 

Doğu Akdeniz’de Ankara’nın tavrı “savaştan” yana değil, bilakis bir masa kurulmasını ve olayın “Uluslararası Hukuka” uygun şekilde görüşülmesini istiyor. İşte bütün film burada kopuyor!

“DİPLOMASİ YUNANİSTAN’IN 

İŞİNE GELMİYOR”

Yunanistan’ın esas korktuğu şey savaş değil diplomasi!

Zira “Yunan Adası” diye haritada belirtilen 12 Ada, Girit gibi yerler esasında birer Yunan Adası değil; buralar Türkiye ana karasına bağlı merkezler! Uluslararası Mahkemeler şu ana dek hiç devreye girmedi, çünkü bu mahkemeler Batı’nın elinde! Mekanizma işlediği an Türkiye hak ettiğini alacak, Batı bile bu hususta hile yapamaz! İşte mevzu bu; hile yapamayacakları için hukuku devreye sokmuyorlar.

Göklere birer özgürlük sembolü olarak uzanan minarelerin olduğu ve tamamı Türklerden oluşan köyler şu anda Yunanistan tarafında kalmış durumda! Sevgili mübarek Kemalistlerin hiçbiri bugüne dek “Atatürk Selanik’te doğdu” cümlesinden sonra “Yahu Selanik neden Yunanistan’da kalmış, atamızın doğduğu topraklara sahip çıkalım” demedi! Haydi, orası Yunanistan ana karasında kalıyor; Türkiye’nin hemen yanındaki Batı Trakya fiilen Türk iken, orada Türkçe konuşan insanlar varken neden yabancı bir devletin boyunduruğu altında?

Neden korkuyoruz? Musul ve Kerkük’ün “misak-ı milli” sınırları içinde olduğunu bilmemize rağmen neden “82 Musul, 83 Kerkük” deyince birileri alay ediyor. Acaba korkularını “alay ederek” mi bastırıyorlar?

Türkiye’de şapka devrimi yapmak yerine “Misak-ı Milli sınırlarına sahip çıkalım” denseydi şimdi Doğu Akdeniz diye mevzu olmayacak, belki Türkiye 80-90 yıldır petrol çıkarmış olacaktı. Farkındayım konuyu biraz dağıtıyorum ama hepsi birbirine bağlı zincirleme mevzular!

Evet, Yunanistan arkasına Avrupa Birliği’ni alarak savaşmayı tercih eder, ama AB kesinlikle böyle bir savaşa razı olmaz; istese de razı olamaz! Bunun ekonomik ve sosyolojik sebepleri var.

Peki, Fransa’ya ne oluyor da tüm gücüyle olaya müdahil oluyor? Fransa’nın derdi Yunanistan’ı savunmak değil, Afrika’daki sömürülerini korumak!

“SÖZDE İHTİLAL, GERÇEKTE BARBARLIK”

Libya nerede? Afrika’nın kuzey ucunda! Libya’nın arkası sonsuz bir enerji kaynağı, ne ararsanız var! Altın, mücevher ve hem de en iyileri! Fransa’nın korkusu Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz üstünlüğü ile beraber mazlum milletlere kucak açacağı gerçeğidir! Dünyanın en iğrenç barbarları kendilerini 1789 Fransız İhtilali’nin ardına sakladılar. Özgürlük, demokrasi, hümanizm, burjuvazi, skolastik düşünce, bilim ve felsefe diyerek çektikleri perdenin arkasında tecavüze uğrayan Afrikalı genç kızlar, başı koparılarak öldürülen Araplar, hunharca katledilen köylüler vardı. 

Türkiye’nin 600 sene boyunca kimsenin senaryo yazmasına müsaade etmediği dünyada Batılı barbarlar buldukları ilk fırsatta sırtlanlar gibi saldırdılar. Sonra mazlumlara dönüp; “Siz geri kalmışsınız” dediler.

Dün kimseye oyun oynatmayan Türkiye bugün de oyunları bozuyor, Fransa’nın esas korkusu bu! Türkiye “küresel manada” 100 yıllık değil 720 yıllık bir devlet!  Bunu bize unutturdular ama Batı bu gerçeği asla unutmadı; öyleyse biz neden susalım?

Hülasa; Ankara, aslında birilerini savaşa değil diplomasiye mecbur etme peşinde! Oruç Reis gemisi bir savaş gemisi değil, bir sismik araştırma gemisi! Oruç Reis diplomasiyi temsil ediyor.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hacı YAKIŞIKLI