Araştırma verileri Millet İttifakı’na umut vermiyor
Son günlerde yapılan seçim araştırmalarında ilgi çekici verilere rastlamaya başladık. Bilindiği gibi Millet İttifakı, uzun süredir kimi araştırma şirketlerine seçim anketleri düzenletmekte ve sonuçları kamuoyuyla paylaşmalarını sağlamaktadır. Ancak bu araştırma şirketlerinin anket sonuçlarını detaylı olarak incelediğimizde ortada rasyonellikten kopuk bir tavır görüyoruz.
Öncelikli olarak siyasi partilerin bugün seçim olsa alacakları oy oranları bakımından AK Parti’nin oy oranı %40 civarındayken MHP’nin %7 ilâ %7,5 oy bandında olduğu açık bir şekilde görülmektedir. İttifakın diğer bileşenlerinin alacakları oylar da hesaba katıldığında Cumhur İttifakı’nın alacağı oy oranının Millet İttifakı’nınkinden daha yüksek olduğu ortaya çıkıyor.
Zira muhalefet partileri açısından CHP, ittifak ortaklarının etkisiyle kendi sosyolojik sınırı olan %22 ila %27 oy bandının üst taraflarında gözükürken İYİ Parti’nin %7’lik bir oy oranına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum, Millet İttifakı’nın oy oranının bugün %35 civarında olduğunu gösteriyor.
İttifakın adı konmamış üyesi HDP’nin getireceği oylar da hesaba katıldığında Millet İttifakı’nın alacağı oylar, Cumhur İttifakı’nın oylarının hayli gerisinde kalıyor. Genellikle %10 civarında oy oranı olduğunu düşündüğümüz ama iki ay önce %12 oy oranına ulaşan HDP, TİP’in kendisinden alacağı oylar sonucu kan kaybettiğinden bugün %9’luk oy bandında gözükmektedir. Sonuç olarak eldeki verilere bakacak olursak Meclis aritmetiğinde köklü bir değişiklik olmayacağını öngörebiliriz.
Cumhurbaşkanlığı seçimi açısından ise muhalefet partilerinin yaptırdığı seçim anketlerinin aksine Kemal Kılıçdaroğlu’nun alacağı oy oranı da kendisine umut bağlayanların beklentilerini karşılamaktan oldukça uzaktır. Zira GENAR Araştırma Şirketi olarak Cumhurbaşkanlığı seçim yarışının başa baş geçeceği yönünde bir öngörümüz olmuştu. Yaptığımız en son seçim anketi araştırmamızda Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu’nun karşı karşıya geldiği senaryoda Erdoğan’ın alacağı oy oranının %51,7 iken Kılıçdaroğlu’nun %48,3 oy oranında kalacağını öngördüğümüzü açıklamıştık.
Fakat son haftalarda ülkemizde yaşanan gelişmeler sonucu AK Parti’nin oy oranının yükselme eğiliminde olduğu, seçmenin genel olarak Millet İttifakı’na yönelik tereddüdünün arttığı bir dönem yaşıyoruz. Millet İttifakı lehinde yazanlar ve konuşanlar, kendilerini seçimi kazanacaklarına o kadar inandırmış durumdalar ki kendi aralarındaki tartışmalarda “Acaba Cumhur İttifakı kazanabilir mi?” gibi bir sorunun sorulmasına dahi tahammül gösteremiyorlar.
Kendilerini demokrasiyi içselleştirmiş erdemli kişiler olarak tanıtan Millet İttifakı üyeleri, “Türkiye’yi normalleştireceğiz” gibi bir siyasi söylem benimsemiş durumdalar. Oysa son yirmi yıla baktığımız zaman Türkiye’de köklü demokratik reformalar gerçekleştiren siyasi aktörün AK Parti olduğu kolaylıkla görülür.
Meral Akşener’in veya Muharrem İnce’nin yakın geçmişte başlarına gelen olaylar, muhalefet partilerinin temsilcilerinin kendilerini eleştirenlere karşı nasıl ağır bir nefret söylemi geliştirdiğini göstermektedir. Kişiliği hedef alan bu nefret ve tehdit dili, muhalefet temsilcilerinin yanlarındaki insanları dahi tereddüt etmeden ötekileştireceğini kanıtlamaktadır. Doğal olarak bu kişilerin rakiplerine karşı nasıl davrandığı ve davranacağı konusunda ciddi endişeler oluşuyor.
Türkiye’nin siyasi tarihini göz önüne aldığımızda geçmişteki siyasi zihniyetlerin pek de değişmeden bugüne miras kaldığını görebiliyoruz. O hâlde özellikle CHP açısından halkla ilişkiler ve kamusal algı yönetimi alanlarında bir değişiklik yaşansa da zihniyetin değişmediği sonucuna varabiliriz.
Hükümetin son günlerde kamuoyuyla paylaştığı yatırımlar, AK Parti’nin ortaya koyduğu uluslararası vizyonu kanıtlamaktadır. Seçmenler bu gelişmeleri yakından takip ettiği için Cumhur İttifakı’nın rakibine göre seçimi kazanmaya daha yakın olduğunu, Millet İttifakı’nın reklama dayanan ve rasyonel olmayan bir seçim kampanyası yürüttüğünü düşünüyorum. Geriye kalan seçim sürecinde gerçeklik ile reklamların yarışmasını izleyeceğimize, bu yarışmada seçmenlerin sözden ziyade icraata bakacağına inanıyorum.