Bakan Varank 24 TV’de Arafta Sorular programında açıkladı… İşte 6’lı masada kimsenin göremediği ayrıntı
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 24 TV ekranlarında Esra Elönü’nün hazırlayıp sunduğu ‘Arafta Sorular’ programında merak edilenleri yanıtladı.
Günlük hayatında zaman zaman toplu taşıma araçlarını tercih eden Bakan Varank, “Resmi işlerde makam aracını kullanıyorum tabii ki ama şahsi işlerde kendi aracımı kullanıyorum. Vatandaştan kopmamak gerekiyor. Biz zaten hayatın içerisinden gelen insanlarız. Biz ne diyoruz AK Parti’yi millet kurdu. Sayın Cumhurbaşkanımız milletin gücünü arkasına alarak bu siyasi hareketi başlattı. Ben Mahmutpaşa’da büyüdüm ticaretin içerisinde yetiştim ve üniversiteye giderken bile Ankara’dan İstanbul’a döndüğümde babamın işleri varsa onları takip ederdim. Gençler niye seviyor çünkü gençlerin kafasında siyasetçi algısı var. Halktan kopuk insanlarla ilgilenmeyen ama bu böyle değil. Ama biz hep milletimizle beraber olduk” açıklamasını yaptı.
Biz Beytepe’de oturuyoruz. Zaman zaman ben araba kullanırken Hacettepe’nin ön tarafında metro istasyonunun orada çokça öğrenci bekler. Zaman zaman gençleri alıyorum arabama. Geçen bir yılı geçmiştir yine arabayla giderken gençleri aldım otostop yapan gençleri okula bırakacağım. Üstümde de TOGG’un yeleği var. Dedim ki TOGG’u tanıyorsunuz bakanı tanımıyorsunuz. O kadar gençlerin ilgisinin neye olduğunu gösteren bir şey. Gençler zaman zaman siyasetçlierden uzak duruyorlar ama o algı doğru değil. Bütün arkadaşlarımızla her zaman hayatla iç içeler.ALTILI MASADA KİMSENİN GÖRMEDİĞİ NEYİ GÖRDÜNÜZ?
Altılı masaya da değinen Bakan Varank “Ben altılı masada geçmişte bizimle siyaset yapmış insanlar o masaya oturduğu için bir takım tartışmaların hangi siyasetçiden kaynaklandığını kolay bir şekilde görebiliyorum. Biliyorsunuz altılı masa ilk kurulduğu günlerde sıralama nasıl olacak kim nerede oturacak olmuştu. O tartışmaların müsebbibi kimdir dediğimizde ben bunları çok kolay bir şekilde görebiliyorum. Bunu vatandaşlarımız görmüyordur ama ben çok rahat bir şekilde görüyorum. Oturma düzeni tartışmalarında en cevval Ahmet Davutoğlu’dur” ifadelerini kullandı.
HAYAT UMDUKLARIMIZ MI BULDUKLARIMIZ MI?
Umduklarınızın peşine düşerken bulduklarınızla mutlaka yetinmeniz gerekiyor. Bulduklarınızdan tatmin olmuyorsanız başka arayışlara gidiyorsanız bu sizi yese de düşürebilir farklı noktalara da düşürebilir. Umudunuzu hep yüksek tutacaksınız yeşerteceksiniz.
BAŞARMAK MI KAYBETMEK Mİ SİZİ MOTİVE ETTİ?
Hayata dair sorular her zaman zordur. Tabii ki kaybettikleriniz size müthiş tecrübeler kazandırıyor. Kaybede kaybede hayatı öğreniyorsunuz.
İLK BAŞARINIZ NEDİR?
İlk başarı diye bir kavram olur mu bilmiyorum. Yenildiğiniz de olur başarı da olur. Yenilgiyle neyi kast ediyorsunuz? Bir sınavda başarısız olduğunuzda bunu yenilmek mi sayacaksınız yoksa tecrübe edip daha başarılı olmaya mı çalışacaksınız? Tabii ki başarıya ulaşmak için çok çalışmak gerekiyor. O çok çalışmada da yenilgi gayet kabul edilebilir bir unsur size tecrübe kazandırıyor. İlk yenilgi ilk başarı sorusuna cevabım yok kusura bakmayın.
BABAM ÇOK HAKLIYMIŞ MEĞER….
Tabii insan baba olmadıkça babalığın ne olduğunu kavrayamıyor. Babanızın tavsiyeleri, yönlendirmeleri sizi hayata hazırlaması farklı bir unsur. İnsanlar gençken çocukken anlayamayabiliyorlar. Ama baba olduğunuzda bunu neden yaptığını çok daha iyi anlıyorsunuz. Babam şu an hasta Allah şifa selamet versin onu da ziyaretten geliyorum şu anda zaten. Allah bütün babalarımıza hayırlı uzun ömürler versin. Babalar gerçekten evlatları için büyük fedakarlıklar yapıyorlar, bunu baba olunca anlıyorsunuz. Allah hepsinden razı olsun.
HAZIR CEVAP OLMAK EN ÇOK NEREDE İŞİNİZE YARADI?
Hazır cevap mıyım onu bilmiyorum. Ama pratik düşünmek önemli ve ben uzunca yıllar yurt dışında da bulundum, farklı kültürlerden insanlarla bir araya geldim, arkadaşlıklar yaptım.
HEM YARAMAZ HEM BAŞARILI MIYDINIZ?
Arka sıralarda pek oturamadım boyum kısa olduğu için ön sıralarda oturtuyorlardı beni. Ama öne çıkmak gibi bir kaygım hiçbir zaman olmadı. Derslerime çalışmaya gayret ediyordum. Tabii ki derslerime gayret gösteriyordum çalışıyordum. Bütün okul hayatım boyunca bu ilk okuldan üniversite yüksek lisansa kadar sayabilirim. Hiçbir sınava dersimi çalışmadan girdiğimi hatırlamıyorum.
ÇOK ŞAŞIRIR MISINIZ?
Şaşırmayı unuttuk diyebiliriz. Gerçekten Türkiye’de yaşıyorsanız Türkiye’de siyaset yapıyorsanız ve 20 yıldır bir mücadelenin içerisindeyseniz çok şaşırma fırsatınız olmuyor.
Pandemi gibi büyük bir felaket bütün dünyanın kapandığı bütün dünyadaki hayatı alt üst eden ve şu anda bile etkisini sürdüren bir şeyi bu dünya yaşar mıydı derseniz ben bunu beklemezdim ama hepimiz bunu iliklerimize kadar yaşadık. Ama Türkiye’de siyaset yapıyorsanız çok da şaşırmıyorsunuz.
CUMHURBAŞKANINA YAKIN OLMAK HANGİ BEDELLERİ ÖDETTİRDİ?
Bakan Varank, “Cumhurbaşkanına yakın olmak hangi bedelleri ödetti?” sorusuna, Kendisiyle siyaset yapmak büyük bir tecrübe ve bunu başka türlü kazanma şansınız da yok. Sokaktan gelen hayattan gelen bir insan ve hep milletiyle yürümüş hep milletiyle siyaset yapmış bir insan. Onun için göz önünde her zaman ön planda dolayısıyla siz de aynı tecrübeyi yaşayabiliyorsunuz. Bu size insanları tanıma noktasında olsun hayatın getireceği hususlarla olsun çok müthiş bir tecrübe kazandırıyor. Elhamdulillah Sayın Cumhurbaşkanımıza yoldaş olmaktan biz gurur duyuyoruz. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızla bakan oluncaya kadar hayatımın ve günümün ekseriyesini geçiriyordum. Hep onunla birlikteydik onun yaşadığı gibi yaşamak zorunda kalıyorsunuz bazen iki hafta bazen 3 hafta eve gitmediğim zamanları biliyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın müthiş bir temposu var ve buna ayak uydurmak ne kadar zor bunu ancak yaşayan bilir. O hep kamera karşısında siz ara sıra arka taraflara geçebilirsiniz kürsü arkasına geçebilirsiniz ama onun bu şansı da yok.
Bunun bedeli var mı tabii ki bunun zaman zaman bedeli oluyor. Biliyorsunuz FETÖ darbe öncesinde özellikle 2013-2015 yıllarında siyasi iktidarla bir kavgaya tutuşmuştu ve hedef alınan insanlar da Sayın Cumhurbaşkanımızın çevresindeki insanlar oldu. Onun ne yaptığını görmek için bizi takibe aldılar. Bizim hakkımızda farklı davalar açtılar ve bize dönüp adeta bir itibar suikastine giriştiler. Bu bir örnek. Tabii ki bunun ödettiği bedeller var. Hamdolsun biz o bedeli de ödemekten gurur duyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız hayatını ortaya koymuş bir lider bu ülke bu millet ve bu bayrak için. O bedeli de zaten ödemek lazım.
MAKAMA GELDİKTEN SONRA VAZGEÇEMEDİĞİNİZ BİR RUTİNİNİZ VAR MI?
Biz hayatın içerisinden milletimizin içerisinden gelmiş insanlarız. Geçmişte nasıl yaşıyorsak şimdi de öyle yaşıyoruz. Onun için bu rutini makamdan dolayı devam ettireyim ettirmeyeyim gibi bir anlayışa sahip olmadım. Biz bakan olduğu için kendimizi değiştiren insanlar değiliz. O makamları biz vatandaşımıza hizmet etmenin aracı olarak görüyoruz. Ben haftada bir gün markete gitmeye çalışıyorum, kendi arabamı kullanıyorum ve ailemle dışarı çıkıyorum. Zaman zaman Ankara’nın etrafında güzel yeşil yerlerimiz var. Bir çadırım var mesela çadırımı alıp ormanda yatıp sabah kalkıp işe gittiğim oluyor. Gerçekten Türkiye’nin resmini doğru çekebilmeniz için hayatla bağınızı koparmamanız lazım. Biz de bu anlayışla devam ediyoruz.
Zeytinburnun’dan Sultanahmet’e iftar saatine en yakın nasıl hızlı gidersiniz tramvayla gidersiniz. Ben de öyle giderken birisi de çekmiş bu fotoğrafı. Ben özel bir poz vermiyorum ama zaman zaman sokakta karşılaşanlar fotoğrafımızı çekiyor.
AĞABEYİNİZLE ÇOK FOTOĞRAFLARINIZI GÖRÜYORUM İLK NE ZAMAN EKSİKLİĞİNİ HİSSETTİNİZ?
Bakan Varank, 15 Temmuz’da şehit olan abisi hakkında ise “Rahmetli ağabeyimin eksikliğini hep hissediyorum. Ailemizin biricik evladıydı ve İstanbul’da aileyi ayakta tutan çekip çeviren kendisiydi. Bu manada her zaman eksikliğini hissediyoruz. İşte babamın yanından geliyorum normalde Bakanlık çok yoğun bir iş haftada bir mutlaka gelmeye çalışıyorum ama onun eksikliğini mesela şu anda çok hissediyorum. Ailenin bir erkek evlada ihtiyacı var bu manada. Allah rahmet eylesin. Şehitlerimiz bizim her şeyimiz ciğerimiz yanıyor ama şununla da gurur duyuyoruz. Şehitlik bir insanın yükselebileceği en yüksek makam. 15 Temmuz gibi bir olayda vatanı ve milleti için şehit vermiş olmak da bizim için gurur verici bir şey. Rabbim bütün şehitlerimizden razı olsun, ailelerine sabır versin. Tabii ki evlatları eşi en büyük acıyı yaşıyorlar. İnşallah böyle acıları Rabbim kimseye yaşatmasın” ifadelerini kullandı.
TEK KELİMEYLE
Vefa: Vefa dediğinizde aklıma ilk gelen Recep Tayyip Erdoğan, çok vefalı bir insan. Gerçekten onun vefasına sahip güncel hayatta başka bir insan görmedim. davasına hizmet etmiş, katkı sağlamış her bir insana müthiş ihtimam gösteriyor.
Yürüyüş: Sağlık
İftira: Çok uğruyorum, sosyal medyada özellikle
Konfor: Kaybettiğimiz bir unsur
En rahat hissettiğiniz: Öyle bir evresi yok hayatımızın
Sırdaş: Eşim
Zaaf: Yemek
Çay: Keyif
Mahalle: Dostluk
Togg: Bunu tek kelimeyle anlatamayız. TOGG gerçekten Türkiye’nin yakalaması gereken değişimin işaret fişeği ve doğru zamanda doğru teknolojiye yapılmış yatırım.
Togg’un en beğendiğiniz yeri: Her şeyi güzel, tasarımı gerçekten çok güzel.
Türkiye’nin otomobili Togg’un doğru zamanda doğru teknolojiye yapılmış bir yatırım olduğunu ifade eden Bakan Varank açıklamalarına ,”Artık içten yanmalı motorların bir geleceğinin olmadığı artık herkes tarafından kabul edildi. Biz TOGG’u ilan ettiğimizde ve bu elektrikli olacak dediğinde herkes zamanı mı diye sorular geldi. Biz TOGG’a bir araç otomobil demiyoruz teknolojik bir alet. TOGG bu değişimi dönüşümü yakalamış bir proje. Türkiye 30 milyar dolar ihracat yapan bir ülke. Yani biz gerçekten ticari araçlarda Avrupa’nın bir numaralı üreticisiyiz. Bizim endüstrimizi dönüştürmemiz gerekiyordu TOGG’la bu işi başlatmış ve hızlandırmış olduk” şeklinde devam etti.
TOGG’UN FİYATI NE OLACAK?
Bakan Varank, “Togg’un fiyatı ne kadar olacak?” sorusuna ise “Şu anda planladığı şekilde devam ediyor ve inşallah 29 Ekim’de fabrikamızın resmi açılışını gerçekleştireceğiz ve araçlar banttan inmeye başlayacak. İnşallah Mart ayı gibi satışa çıkmaya başlayacak. Türkiye’nin otomobili projesi aslında bir otomobilden daha fazlasını başlatmış olduk. Burada sanayimize endüstrimize müthiş katkılar sağlayan bir proje devam ediyor. Tabii ki elektrikli otomobiller şu anda dünyada bütün firmaların harıl harıl piyasaya çıkarmaya çalıştığı araçlar. Bu zamanda biz doğru zamanda başladığımız için dünya piyasasından da pay alabileceğimize inanıyoruz. Ama iç piyasa ve vatandaşlarımızın ilgisi gerçekten yüksek. Dolayısıyla ilk bir iki yıl vatandaşlarımıza yönelik çalışma olur. Fiyatıyla ilgili zaten açıklıyoruz. Türkiye’nin Otomobili segmentindeki araçlarla aynı fiyatla piyasaya girmeyi hedefliyor” açıklamasını yaptı.
İlk araç C sınıfı bir SUV olacak. Türkiye’de şu anda fiyatlarına bakıp aracın fiyatını tahmin edebilirler. Türkiye’nin otomobili tabii ki son yaptığımız düzenlemelerle elektrikli araçlarda ÖTV’den faydalanmış olacak. En büyük avantajı ama baktığınızda bu araçların bakım masraflarıyla ilgili daha düşük olması. İçten yanmalı araçları 3 ayda bir götürüyorsanız bu araçları 1-2 yılda bir servise götürüyorsunuz. Eğer bu aracı evinizde şarj ediyorsanız yakıt masrafı da 10’da 1’e kadar düşebiliyor.TOGG KONUSUNDA BU DA OLMAZ DEDİĞİNİZ BİR ELEŞTİRİ VAR MI?
İlk baştan itibaren muhalefet çok yanlı ve çirkin bir tarzda bu araca yaklaşıyor. Önce yapamazsınız dediler şimdi endüstriden de hiç anlamadıklarını belirtmemiz lazım. Aracı prototip olarak çıkarttığınızda tanıttığınızda bunun fabrikası nerede diyorlar. Şimdi 29 Ekim’de fabrikayı tamamladığımızda şimdi diyorlar ki bu aracı nasıl satacaksınız. Buna kulp takmak için başından beri yaklaşıyorlar. Bir türlü mutlu olmayı beceremiyorlar. En ufak da olsa bir pozitif düşünceyi akıllarına getiremiyorlar. Bu tabi siyaseten nefret içerisinde olduklarından da kaynaklanıyor anlamak mümkün değil. Türkiye’nin otomobilini en baştan itibaren ilan ettik en az yüzde 51 yerlilikle biz şirkete dayattık bakanlık olarak. Onlar da araçtaki yerlilik oranını artırmak için büyük gayret sarf ettiler.
Tedarik nedir nasıl parçaları en iyi en verimli şekilde bir araya getirip bir ürünü üretirsiniz bunlardan hiç haberleri yok. Şusu yerli mi busu yerli mi diye yaklaşıyorlar. Dünyadaki bütün araçlar elektrikliye doğru gidiyor. Bu maliyetler ortadayken bunu herkes alabilecek mi diye sormak abesle iştigal. Bunu yapan şirket tabii ki kar amacı da güden bir şirket. Dolayısıyla tabii ki bunu alabilen vatandaşlarımız da olacak alamayan vatandaşlarımız da olacak. Burada asıl önemli olan Türkiye’nin fikri mülkiyet haklarına sahip olduğu bir markayı ortaya çıkarabilmesi ve araç üretebilmesi.
Otomotiv bugün bulunan bir teknoloji değil. Yüz yıldır araç üreten firmalar var. Biz şimdiye kadar niye üretmedik diye sormak varken muhalefet şusu yerli mi busu yerli mi bunu nerede üretiyoruz diye soruyor. Gerçekten doğru zamanda doğru teknolojiye yatırım yaptık.
Gönül ister ki bütün vatandaşlarımız bu aracı satın alabilsin ama biz vatandaşlarımızın alım gücünün artması için de büyük mücadele etmiş bir iktidarız. İnşallah önümüzdeki zorlukları da atlatarak biz yine vatandaşlarımızın imkanlarını artıracağız ve bu araçlardan daha fazla alınmasının önünü açacağız.
MÜZMİN MUHALEFET DEDİNİZ HANGİ MUHALEFETİ BU MUHALEFETE TERCİH EDERDİNİZ?
Ben gerçekten yapıcı muhalefeti tercih ederdim. Yapıcı bir muhalefet varsa doğru soruları soran sizi sorgulayan sizi sınayan bir muhalefet varsa bu aslında sizin açınızdan da olumlu bir şey. Yaptığınız işi sorgularsınız ve daha güzel daha iyi işler yapmak için gayret gösterirsiniz. Ama bizim muhalefetin böyle bir derdi yok. İktidarı sınayayım ve buna göre iktidar kendine çeki düzen versin diye bir muhalefet yok maalesef. Ben gerçekten sorgulayan muhalefeti tercih ederim. Meclis’e bir yazılı soru önergesi diye bir mekanizma var adam bana soru önergesi gönderiyor ve diyor ki yurt dışı ziyaretlerinize Taraf Gazetesi’ni neden almıyorsunuz diyor. Taraf Gazetesi kapanalı kaç yıl olmuş. Bu ne biliyor musunuz şablon sorular var onları tutup bize gönderiyorlar.
Soru önergesi mekanizmasının yanında farklı önergeler verebiliyor ve bu yıl bütçe müzakerelerinde İP’li vekiller önergeler verdiler. Hani TV’ye çıkıp diyorlar ya biz öner veriyoruz iktidar dikkate almıyor diye. İP’liler geldi bana ya bakanım biz size önerge verdik ama genel başkanımız bizi yemeğe çağırdı açıklamanızda burada olmayacağız diyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanımız Ahmet Davutoğlu başbakan iken bir kabine toplantısına başkanlık etmek üzere hükümeti Cumhurbaşkanlığı’na davet etti. Ben hükümette başkanlık edeceğim o davette Ahmet Davutoğlu siyasi hayatının en büyük mücadelesini ben nasıl diğer bakanlarla aynı seviyede oturumum bu bakanlar kurulu olmasın diye çok büyük mücadeleler etti. Bir fotoğraf vardır belki dikkat etmişsinizdir. Kendini ayırmak için biraz kaykırmıştır kendisini.
ALTILI MASANIN ADAYI SİZCE KİM OLACAK?
Ne yapacaklarına kendileri karar verecek. Biz hiçbir zaman rakibimizin ne yapacağıyla ilgilenmedik. Biz ne yapacağız, nasıl yapacağız. Nasıl bir Türkiye inşa edeceğiz buna odaklanıyoruz. Bundan önce de hep buna odaklandık. Adayının ne olacağı kendlierini ilgilendirir ama belli ki aralarında büyük tartışmalar var.
Altı tane birbirine benzemez partinin aslında rakip olması gereken partinin bir işi başarabileceklerine biz inanmıyoruz. Altılı masa kimi gösterirse göstersin biz büyük bir zaferle çıkacağız ve altılı masanın Türkiye’yi idare etmek yön vermek siyaset proje geliştirmek gibi bir derdi de yok. Onların tek derdi biz Recep Tayyip Erdoğan’ı acaba nasıl Cumhurbaşkanı yapmayız. Böyl e bir anlayışın da siyasette başarılı olması mümkün değil.
Biz diyoruz ki biz Türkiye olarak herkesi aynı gemide görüyoruz. Bu gemiyi doğru istikamette yürütmemiz lazım. Onlar diyor ki bu gemiyi batırmamız lazım. Ama o zaman Türkiye’yi batıracaksınız. Rakip kim olursa olsun biz işimize bakacağız 2023 yılında Türkiye’nin ikinci yüzyılının istikametini belirleyeceğiz.
MUHALEFETİN SÖYLEMİNE GÖRE CUMHURBAŞKANIMIZIN KAZANMA ŞANSI YOK DİYORLAR, SOKAĞA İNEMİYOR DİYORLAR SİZİN İÇİN
Muhalefet kendisini nasıl bir aynada görüyor bilmiyoruz. Biz zaten sokaktan çıkmıyoruz. Biz milletimizin gücünü arkamıza alarak yürüyoruz. Ben Perşembe akşamı 7-8 gibi Ankara’ya indik. Ertesi sabah 6’da Adıyaman’a gittik orada açılışlarımızı yaptık vatandaşlarımızla bir araya geldik. Ertesi gün Gaziantep’e geçtik 6-7 program yaptık. Oradan Maraş’a geçtik orada yine bizim projelerimizin açılışını yaptık. Biz zaten sokaktayız ve sokağın içerisindeyiz vatandaşlarımızla birlikteyiz. Ben hiç gitmediysem her ilimize en az 5 kez gitmişimdir. Bütün bakan arkadaşlarımız da bu performansla çalışıyor. Ama muhalefetten bunlar sokağa çıkamıyor dediği eğer ekonomi ile ilgiliyse burada şunu söylememiz lazım. Biz son dönemde tabii ki global piyasalardaki sıkıntıdan dolayı biz de bir fiyat sorunuyla karşı karşıyayız. Bir enflasyon problemimiz var ve biz bunun farkındayız. Bununla mücadele etmek için de vatandaşlarımızın alım gücünü artırmak için büyük bir gayret içerisindeyiz.
1960 yılından bu yana asgari ücret uygulaması var. Hiçbir iktidar sene içerisinde asgari ücreti güncellememiş. Sene içerisinde sıkıntı yaşıyor diye hiçbir iktidar Temmuz ayında güncellemeyi akıllarına bile getirmemişler. Biz ekonomik problemlerle mücadele edecek tedbirleri de almaya devam ediyoruz vtaandaşımıızn alım gücünü de artırmaya yönelik tedbirleri almaya devam ediyoruz. 3-4 ay önce vatandaşlarımız sokakta enflasyonu sorgularken şimdi vatandaşlarımız kendi kendilerine şimdi Avrupa’da Amerika’da böyle bir sıkıntı var ben yurt dışındaki arkadaşımdan akrabamdan dinledim oradaki gaz fiyatları 4-5 kat artmış diye vatandaşlarımız kendileri bize söylüyor. Bu ülke daha önce bunun iki üç katı enflasyonları yaşadı ama Almanya Fransa şu ana kadar görmediği enflasyonla karşı karşıyalar. İnşallah Temmuz’da güncelledik Ocak ayında yine asgari ücreti yine getireceğiz. Vatandaşlarımızın hayat şartlarını iyileştirmeye çalışacağız. Global etkileri de azaltacak şekilde ekonomi politikalarını uygulamaya devam edeceğiz.
ALMANYA’NIN DUŞ ALMAYIN, BEZ KULLANIN ÖNERİSİNİ SÖYLEYİNCE LİNÇ YİYORSUNUZ
Fatih Dönmez bundan yaklaşık 1,5 yıl önce tasarrufla ilgili örnekler verdi. Biz tasarruf edelim enerji sarfiyatımızı düşürelim vatandaşlarımıza tavsiyelerde bulundu ve linç yedi. Eğer biz gerçekten doğalgaz sarfiyatımızı yüzde 10 azaltsak Türkiye’nin kazanacağı rakam 10 milyar dolar. Şimdi biz bunu yaptığımızda linç yiyoruz gerçekten Almanya’da Fransa da İsviçre’de absürt tekliflerde bulunuyorlar ki her gün duş almayalım iki günde bir duş alalım ıslak mendil kullanımı aslında faydalı olabilir. Avrupa’da odun toplamayı tavsiye eden siyasetçiler var. Hamdolsun biz yaptığımız yatırımlarla Türkiye’yi bir enerji koridoru haline getirerek bu kışı sıkıntısız atlatacağız.
TÜRKİYE’NİN UZAY PROGRAMI NEDİR?
Milli Uzay Programı Sayın Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği uzay yolculuğunda Türkiye’nin ortaya koyacağı haritanın ismi. Türkiye uzay alanında kabiliyetleri olan bir ülke. Kendi gözlem uydumuzu inşa etmeyi başardık. Uydu işletmecisi bir ülkeyiz. Dünyadaki uzay yarışında Türkiye’yi acaba nasıl konumlandırabiliriz bu yarışta nasıl Türkiye’yi bir adım öne çıkarabiliriz bunu programla önümüze koyduk. Bunları da tek tek uygulamaya devam ediyoruz. Uzay asla lüks değil. Dünyada tam bağımsız olmak istiyorsak çocuklarımıza ekonomik olarak kalkınmış bir ülke bırakmak istiyorsak uzay çalışmalarını yapmak zorundayız.
Bakınız İran’da internet kesildi Elon Musk, Starlink’ten internet kullanabilirsiniz dedi. Türkiye, kendisi bu alanlarda başarılı olsun istiyorsak uzay çalışmaları yapmak zorundayız. Rusya Ukrayna savaşında alt yapı müsait olmadığı için Starlink kullanmaya başladılar. Bir uydu sizin yaptığınız savaşa etki edebiliyor. Şu anda müthiş bir yarış var müthiş bir ekonomik katma değer var. Ve biz de bundan payımızı almak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Milli Uzay Programı ile hedeflerimizden en ilgi çeken iki tanesinden biri ay programı. Aya sert iniş yapacak bir aracı aya göndermeyi hedefliyoruz. Bir Türk vatandaşının uzaya gönderilmesi konusunda çalışmalarımız sürüyor. Adaylar yoğun testlere katılıyor şu anda. 30 binden fazla başvuru almıştık. O adayların arasından şu anda seçe seçe 30 adayımız bu testlere giriyorlar. Bu 30 aday yoğun sağlık ve diğer testlere giriyorlar. Bunlardan iki tanesini yetiştirmek üzere Amerika’ya göndereceğiz. Burada eğitim alan iki vatandaşımızdan bir tanesi 10 gün boyunca orada bilimsel araştırma yapacak. Bu turistik bir çalışma değil.
İnşallah 2023 yılında biz bir Türk vatandaşımızı göndereceğiz ve bilim insanlarımızın istediği bilimsel çalışmaları da o vatandaşımız ISS’te yerine getirmiş olacak. Dünyada uzay çalışmalarında iki tür roket kullanılıyor. Biz hibrit bir roketi sıfırdan geliştirerek uzayda denemek ve kullanmak istiyoruz. Eğer bunu başarırsak bu roket alternatif olarak dünya piyasasına kazandırılmış olacak.
İmece’de kullandığımız bir uzay kamerası var. Biz bu kamerayı şu anda başka bir ülkeye sattık mesela. Biz uyduda kullandığımız kamerayı ihraç eden bir ülke konumundayız. Muhalefetin bundan muhtemelen haberi yoktur. Türkiye uzay alanında kabiliyetleri olan bir ülke ve bu kabiliyetleri çok daha sinerjik bir hale getirip uzaydaki yarışta Türkiye de var dedirteceğiz.
TÜBİTAK KAPSAMINDA NE KADAR TÜRKİYE’YE BİLİM ADAMI DÖNECEK Mİ DÖNÜYOR MU?
Burada şunu söylememiz lazım. Bir gencimizin bir bilim insanımızın yurt dışına gitmek istemesi bence gayet makul bir olay. Gençlerimiz farklı düşüncelerle bilimsel olarak maddi olarak daha iyi olacağını düşünerek yurt dışına gitmek isteyebilir bunu yanlış görmüyorum. Yurt dışına gittiğinde gönlünde memleket sevdası devam ediyorsa biz vatandaşlarımızdan orada da faydalanabiliriz. Gönlünde memleket sevdası devam ediyorsa tabii ki gitsinler ama akıllarının bir köşesinde memleketleri olsun. İçinde memleket sevdası yoksa ha Türkiye’de durmuş ha yurt dışında olmuş. Biz TÜBİTAK ile bir program başlattık ve yurt dışından üst düzey araştırmacıları ülkemize kazandırmak için ilana çıktık. Yüksek standartlara sahip bilim insanlarına çağrı yaptık. dedik ki gelin burada çalışma yapın ve en az 5 doktora öğrencisi yetiştirin biz sizi destekleyelim dedik. Buna 190 başvuru oldu ve bazıları çok başarılı işlere imza atıyorlar. Evet giden insanlarımız var ama dönen insanlarımız da var. Bilimsel çalışmaları çok ciddi desteklemeye başladık.
Muhalefet dedi ki Türkiye’ye kim gelir de çalışma yapar ama getirdik ve çok da güzel işler yapıyorlar. İşte dediğimiz gibi muhalefetin bunlardan haberi yok.
TÜRKİYE’DE İNTERNET YAVAŞ MI?
Çok yavaş diyemeyiz. Sabit hatlar ve mobil hatlar arasında bir fark var. Mobile baktığımızda Avrupa’da iyi durumdayız diyebilirim. Daha iyi olabiliriz tabii ki iyiliğin sınırı yok. Türkiye’de çok hızlı ilerlemeden dolayı zaman zaman alt yapı yatırımlarının eksik olduğu yerler olabiliyor. Türkiye çok hızlı dijitalleşme yaşayan bir ülke. Özellikle fiber yatırımlarla ilgili sıkıntılar yaşanabiliyor. Şirketlerimiz söz verdi yatırımlara devam edecekler. Dijitalleşme çok önemli. Milletimiz mobil hayatı interneti çok seviyor. E Devlet uygulamamızı 60 milyondan fazla vatandaşımız buradaki hizmetlere çok rahat kullanabiliyor.
SOSYAL MEDYADAKİ CEVAPLARIN ÇOĞU BANA AİT
Sosyal medya başka bir alan. Ben sosyal medyayı kullanıyorum, okuyorum cevaplıyorum. Benim ekibim de genç ve dinamik bir ekip onlar da hesaplarımı kullanabiliyorlar. Cevapların çoğu bana ait.
SOSYAL MEDYA YASASI
Şimdi şunu bir kere hem gençlerimizin hem vadtandaşlarımızın bilmesi önemlidir. Sosyal medya hep söylenildiği gibi bir özgürlük alanı değil aslında. Burada siyaseten bu alanı kendi çıkarları için kullanıyor ve yönetiyorlar. Twitter bir örnek. Trump’ın seçim kampanyasında Twitter’ın tavrına baktığınızda sürekli özgürlükten bahseden düşüncenin açıklanması özgürlüğünden bahseden bir şirket Trump’a ne yaptı, hesaplarını bir anda kapattı, tweetlerini sansürlemeye başladı. Elon Musk Twitter’ı almaya çalıştığında şirketin politikalarında bir takım değişiklikler olmaya başladığını gördü. Buna da böyle yaklaşmamız lazım. Kesinlikle iki yüzlülüğün çok yaygın olduğu bir alan. Kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa bu şirketler sosyal medyayı ona göre kullanıyorlar. Bizim de özellikle insanlara ulaşma noktasında faaliyetlerimizi sürdürmemiz lazım ama bu bunların bir şirket olduğu gerçeğini de aklımızdan çıkarmamamız lazım.
SOSYAL MEDYA İLE ALGI YÖNETİMİ
Bugün bakıyorsunuz bot hesaplarla herkes sosyal medyayı bir yöne yönlendirmeye çalışıyor. Her TT olanın sanki başarılı olacakmış gibi bir anlayışla hareket ettiğini görebiliyorsunuz. Tabii ki hakaretler var burada insanların şahsiyetine yönelik yapılan çok çirkin kampanyalar var. Bunlarla mücadeleyi de elimizden geldiğince sürdürmeye çalışıyoruz. Ben özellikle kamuoyuna dönük bir iftira hakaret varsa bununla ilgili dava sürecine giriyorum. Ama sonuçları siz de ben de biliyorum. Orada en hızlı neticeyi 3 yılda alabiliyorsunuz. Ama peşini bırakmıyorum.
SİYASET SOKAKTA İLETİŞİMLE OLUR
Tabii sosyal medyayı nasıl kullandığınız önemli. Burada şöyle bir anlayışı kişisel olarak doğru bulmuyorum. Sosyal medyayı saatli maarif gibi kullananlar var. Tarihte bugün ne olmuş şu olmuş onunla ilgili paylaşım yapayım. Bu sosyal mecrayı kullanma yolu değil. Siyaset sokakta yapılır. İnandığın davaya inandığın siyasi anlayışa karşındakini davet etmenin yoludur. Sokakta gördüğün vatandaşa o gün işte bir icadın bulunuş yıldönümünü anlatmıyorsan bunu da anlatmaman gerekiyor. Bunun insanlar üzerinde bıraktığı etki çok daha farklı oluyor. Belki bot hesap değil ama bir bot gibi sosyal medya kullanıyorsanız bunun bir anlamı yok.
NEW YORK’TA EN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR SİZCE NEYDİ?
Biliyorsunuz BM haftası ulusların ülke liderlerinin bir araya geldiği dünya meselelerini tartıştığı bir mecra ve zaman dilimi. Dünya siyasetinde Türkiye’nin ağırlığının ne olduğunu göstermesi bakımından bir haftada 21 liderle bir araya gelmek önemli bir husus. BM’nin hemen karşısında Türk Evi var. BM’ye gelen bütün liderler Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşmek üzere Türk Evi’ne geldiler. Bir mekana bu kadar çok liderin gelmesi sizinle istişarelerde bulunması gerçekten önemli bir husus. Orada bütün liderlerin gündeminde Rusya Ukrayna savaşı vardı. Hepsi Cumhurbaşkanımıza teşekkür etti. Tahıl krizine bulduğu çözümden dolayı teşekkür ettiler.
Sayın Cumhurbaşkanımız 20 yılda inşaa ettiğimiz büyük ve güçlü Türkiye’yi uluslararası arenada sözü daha fazla dinlenen ve ağırlığı daha fazla olan bir lider. Central Park ziyareti oldu. Orada gezerken dünyanın her tarafından insanlar Sayın Cumhurbaşkanımızı görenler ne kadar mutlu olduklarını ifade ettiler. Bu da güzel bir resimdi. Orada Ukrayna için teşekkür eden var Afrika için teşekkür eden var. Farklı anlayışta olup da sizi çok beğeniyorum diyen var. Onun için uluslararası arenada inşallah Türkiye’nin ağırlığı artmaya devam edecek.
NOBEL GİBİ BİR GÜNDEMİMİZ YOK
Biz tam bağımsız Türkiye’yi sözü dinlenebilir bir ülke haline getirmek için mücadele ediyoruz. Nobel diye bir gündemimiz yok. Biz Türkiye için çalışmaya devam ediyoruz