Bakü ve Gence’den notlarım
Pırıl pırıl bir güneş eşliğinde dün Azerbaycan’ın başkenti Bakü’deydim.
Bakü’ye sanırım 7. veya 8. gelişim oldu, fakat bu sefer Gence şehrine de uğradık.
Gence bir ilim yuvası, Nizami Gencevi’nin şehri!
Ermenistan öyle bir hata yaptı ki uluslararası mahkemelerde yargılanması gereken bir insanlık suçuna imza atarak tarihe kara bir leke bıraktı! Gecenin 12’sinde, hiçbir askerin yaşamadığı, tamamen sivil olan, içinde bebeklerin bulunduğu sıcacık evleri bombaladılar! İlk bombalamada 17 insan öldü. Gittim ve o bebeklerin ayakkabılarına ellerimle dokundum, oyuncaklarına gözyaşları içinde baktım!
Yazıklar olsun bebekleri öldürenlere!
Bebeklerle, çocuklarla savaşmayın; gücünüz yetiyorsa buyurun Azerbaycan Ordusu’yla savaşın, hatta buyurun gelin Türkiye Ordusu’yla savaşın! Kıyıdan kenardan kanlı danslar peşinde koşmayın!
Edindiğim izlenimleri sütunlarımız elverdiğince madde madde yazalım:
1) Karabağ meselesinde Azerbaycan sokaklarındaki vatandaş ateşkes istemiyor! Çok net! Sonuna kadar gidilmesi gerektiği, zaten ülkeye ait olan bir bölgenin alınması ve hak gaspının sonsuza dek halledilmesi gerektiği büyük bir kamuoyu oluşturmuş vaziyette!
2) Karabağ bölgesinde herhangi bir durma olursa bu mevzunun bir 30 yıl daha bekleneceği, hatta konunun uzun süre tamamen kapanacağı düşünülüyor ve buna fırsat verilmemesi gerektiği kuvvetli bir şekilde konuşuluyor.
3) Cumhurbaşkanı İlham Aliyev en prestijli günlerini yaşıyor, arkasında büyük bir millet desteği var.
4) Azerbaycan’ın neredeyse tamamı Aliyev etrafında toplanmış, tek yürek olmuş.
5) İlk kez Bakü sokaklarına, caddelerine, işyerlerine, binalara, otomobillere bu kadar yoğun şekilde Azerbaycan bayrakları asılmış. Bu konuda devletten herhangi bir talimat verilmemiş, tamamen gönüllü bir eylem haline gelmiş.
6) Azerbaycan bayraklarının yanında Türkiye’nin al bayrağı da gözle görülür bir yoğunlukta dalgalanıyor. Sanırım bir ülkenin bayrağını başka bir ülkenin vatandaşlarının “evine, arabasına” astıramazsınız, ama burada “kardeşlik hukuku” her şeyin önüne geçmiş vaziyette!
7) Türkiye sevgisi kalplere kazınmış.
8) Türkiye’den sonra en çok Pakistan bayrağı var. Pakistan’a karşı da büyük bir sempati oluşmuş vaziyette ki Allah’ın Pakistan halkının yüreğine verdiği “hilal sevgisi” kendisini her yerde gösteriyor. Geçtiğimiz sene gittiğimiz Pakistan’ın meclisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tekbirlerle ve coşku içinde karşılanmıştı. Pakistan Devlet Başkanı; “Erdoğan Pakistan’da seçime girse kazanır” demişti.
9) Sokaktaki Azerbaycan vatandaşları Pakistan’ın kendilerine verdiği desteğin farkındalar!
10) “İki devlet, tek millet” sözü tarihinde ilk kez vücut buldu, fiiliyata döküldü.
11) Kime dokunsanız, kimin yanına “Türkiye’den geldim” diye gitseniz, istisnasız hepsi; “Recep Tayyip Erdoğan’a selamlarımızı iletin, onu kendimizden hissediyoruz” diyorlar.
12) Yine ilk kez insanlar; “Türkiye ile Azerbaycan arasında bir karayolu olmalı” diye çareler üretme derdine düşmüşler ve bunun fikri altyapısını konuşuyorlar.
Azerbaycan’da sokaktaki vaziyet genel hatlarıyla böyle..
6 meslektaşımızla geldiğimiz Azerbaycan’dan güzel duygularla ve olayları yerinde görerek ayrıldık.
Azerbaycanlı meslektaşlarımız Agil Alesger ve Toğrul Allahverdili’ye teşekkür ediyorum, ne vakit Bakü’ye gelsek taa havaalanından bizi karşılıyorlar, sağolsunlar.
Türkiye’nin Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren, Azerbaycan’da yaptığı çalışmalarla özellikle siyasi ve sosyal kulislerde konuşulan bir isim haline gelmiş.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam daha önce TİKA Başkanı’ydı ve şehirdeki en güzel tarihi mekânlarda onun attığı TİKA imzasını görebiliyorsunuz. Şimdi aynı çizgiyi TİKA Başkanvekili Serkan Kayalar gayet başarılı bir şekilde sürdürüyor.
Yunus Emre Vakfı yaptığı çalışmalarla sadece Bakü’de değil Türkiye’de de ses getiriyor.
Bu kurumlarımız Türkiye’nin manevi güçleri ve ben bu kurumları sonuna dek gücüm yettiğince destekliyorum. Dünya çapında gurur duyacağımız işler yapıyorlar ve Türkiye’nin imajını, etkisini inanılmaz derecede artırıyorlar.
Azerbaycan’da birçok isimle görüşmelerimiz oldu. Hem bakanlarla hem milletvekilleriyle hem de sivil toplum kuruluşu yöneticileriyle istişareler yaptık. Kendilerine gösterdikleri kardeşlikten ve sıcaklıktan dolayı sonsuz teşekkürler ediyorum.
Allah nasip ederse bir dahaki seferlerimiz direkt Karabağ’a olacaktır!
Allah bize “Karabağ’da Azerbaycan ve Türkiye’nin ortak çalışmaları ve izlenimlerimiz” başlıklı bir yazı yazmayı da nasip etsin..!