Balkanlar yine barut fıçısı
Yugoslavya sonrası çatışmalar bitti; 160 bin kişinin katili Radovan Karadziç ömür boyu hapse mahkûm edildi. Ama Balkanlar’da kardeşlik ve barış dönemi başlamadı. Sırbistan, Birinci Dünya Savaşı öncesi olduğu gibi, Rusya’yı herhangi bir savaşa kışkırtacak ve sokacak güçte değil ama hâlâ Balkanlar’da bir “NATO genişleme cephesi” ve ona karşı bir Rus-yanlısı tahkimat kıvılcımlarını görebiliriz.
Arnavutluk’un Türkiye’den İHA/SİHA siparişleri, medyada, Balkanlar’daki bu gelişmelerin tam bilinmemesi sebebiyle şaşkınlık dolu analizlere, sosyal medyada sorulara sebep oldu. Balkanlar’daki gelişmelerin tam bilinmesi de çok kolay değildi. Olup bitenler çok da belirgin sayılmaz. Ancak dikkatle bakarsanız, bölgedeki altı ülkenin silahlanma harcamalarının, iki yıl önce ilk kez soğuk savaş düzeyine ulaştığını görebilirsiniz. “Arnavutluk neden Türkiye’den silah alıyor?” diye soranlar, Sırbistan’ın son bir yıl içinde askeri harcamalarını yüzde 40 artırıp, 1 milyar 140 milyon dolara çıkarttığını bilmiyor olmalılar. (Bu rakamı boyutlandırabilmek için Arnavutluk’un aynı dönem askeri harcamalarının 216 milyon dolar olduğunu kaydedelim.)
Arnavutluk, Makedonya ve Bosna gibi NATO’ya üyelik başvurusunda bulundu ve her üç ülke de cevap bekliyor. Halen çevresi Hırvatistan, Karadağ, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya gibi NATO ülkeleriyle kuşatılmış olan Sırbistan NATO ile ilgilenmiyor, Rusya ile askeri ittifak kurmak için çaba gösteriyor. “Sırbistan” derken, bunu, işbaşındaki hükümet ve cumhurbaşkanı Vucic olarak anlamak gerekir. Ancak Vucic’i, Sırbistan’daki birçok siyasetçi gibi ideolojik bir “Rusya yanlısı” olarak damgalamamak gerekir. Sırbistan ile Kosova arasında dondurulmuş çatışmanın yeniden ısınmasından korkan AB ülkeleri ve Türkiye, Sırbistan’ın Rusya yanlısı olmasını da istemiyorlar.
Ne var ki Sırbistan’da, Yugoslavya’dan sonra yarım milyon insanın yok olmasıyla sonuçlanan savaşlara sebep olan damar hâlâ duruyor ve bu damardan beslenen garip bir milliyetçilik hem laik kesimlerde hem de Ortodoks kilisesinde yaşamaya devam ediyor. Bu kesimlerin en çok kaşıdığı yara ise 1999’da Kosova savaşına son vermek için ABD’nin Sırbistan’ı hedef gözetmeksizin bombalamasıdır.
Sonuç olarak, Alman-İtalyan-Avusturya İttifakı ile İngiliz-Fransız-Rus İtilafı arasındaki savaşı başlatan Sırbistan artık yok; ama en az onun kadar silahlanmış bir Sırbistan var. Bu barut fıçısı elbette 1914’teki gibi bir küçük kıvılcıma bakmıyor. Ama Bosna da Arnavutluk da bu ihtimalin az da olsa varlığından kaygılı.
Bu ihtimali var eden, NATO’nun patronu konumundaki ABD’de son dört yıl boyunca Trump’ın gösterdiği kayıtsızlık kadar şimdi Blinken-Nuland ekibinin şahin politikasıdır.
Bu şahinlik, şu sırada Karadeniz’de süren, Türkiye dâhil 31 ülkenin Ukrayna hesabına Rusya’ya bayrak salladığı Sea Breeze tatbikatında da görülebilir. Bu tatbikat 21 yıldır yapılıyor ve ilk kez Rusya tarafından tehdit olarak algılanıyor.
Barut fıçıları da bazen ateş değil tehditle de patlayabilir.