Barış insanı Demirtaş’a İyi Parti ne diyor?
CHP’deki Selahattin Demirtaş sevgisi Tuncay Özkan’la başlamadı.
Bekaroğlu, Eren Erdem, İlhan Cihaner, Fikri Sağlar, Veli Ağbaba, Orhan Sarıbal, Mehmet Tüm, Utku Çakırözer, Ali Şeker ve daha bir sürü CHP’li Demirtaş’ı hapishanede ziyaret etti. Hemen hepsi ziyaretten çıkar çıkmaz “Bir an önce serbest kalmalı” çağrısı yaptı.
CHP galiba hepimize Demirtaş’ın terörden değil de ‘Kanarya Sevenler Derneği’ üyesi olduğu için hapse atıldığı ve haksızlığa uğradığı fikrini kabul ettirmek istiyor.
Kendileri öyle düşünebilir ama sokaktaki algı başka. Üstelik CHP ne yaparsa yapsın HDP’yi de memnun edemiyor. Gelelim Tuncay Özkan’ın durup dururken bu konuşmayı niye yaptığı sorusuna.
Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyaretinden sonra HDP’li Meral Danış Beştaş’tan gelen açıklamanın satır aralarında gizli bu sorunun cevabı.
HDP, Kemal Bey’i cesur bulmuyor. Çok ürkek, genel ve soyut ifadeler kullanmakla suçluyor. Beştaş, “Sorunlara adını vermek lazım. Daha fazlası lazım. Muhalefet daha cesur ve net olmalı” diye yol gösteriyor.
HDP’nin muhalefete verdiği mesajların alındığı Tuncay Özkan’ın açıklamalarından belli. CHP üzerine düşeni yaptı. Sıra muhalefetin HDP ile kurduğu ilişkinin kâr ortağı İyi Parti’de. HDP’nin muhalefet üzerindeki tüm zararı ilginç bir şekilde sadece CHP’ye yazıyor. Oysa bu gizli ittifak CHP kadar İyi Parti’ye de can verdi. Bkz. 2019 yerel seçimleri ve kazanılan belediyeler.
İyi Parti Genel Başkanı Akşener’in Diyarbakır’a yapacağı ziyaret şimdi daha bir anlam kazandı. Ya HDP’yi CHP’nin konumlandırdığı yerde kabul edecekler ya da kendilerine başka bir yol açacaklar.
Artık takke düştü, kel göründü.
İstemezük lobisini tanıyalım
Bu ülkenin her dönemde sesi en çok çıkan lobisi.
70 yıldır ona, buna, şuna, en çok da yatırıma ve üretime örgütsel bir disiplinle karşı çıkıyorlar.
1960’lar… Türkiye mütevazı bütçesiyle Keban Barajı’nı yapmaya çalışıyor. Alman Der Spiegel dergisinde ilginç bir şekilde “Keban’ın altı su kaçırıyor, bu proje Türklerin onursal fiyaskosu” diye bir yazı çıkıyor! Almanlara ilk destek bizim istemezük lobisinden geliyor.
12 Mart 1971 darbesinden sonra kurulan Nihat Erim hükümeti lobinin baskısıyla Keban’ın inşaatını yavaşlatıyor.
Dönemin Enerji Bakanı skandal kararı “Bu kadar enerjiye ihtiyacımız yok, elektriği toprağa mı vereceğiz?” sözleriyle savunuyor!
İstemezükçülerin 70’lerdeki hedefi Boğaz Köprüsü olur. Mimarlar Odası köprüyü “Türkiye’nin başına gelebilecek en büyük felaket” ilan eder. Dönemin ünlü gazetecisi İlhan Selçuk’a göre köprü Boğaz’ın iki yakasında oturan zenginlere tüketim malları taşıyacak kamyonlar için yapılmaktadır! Bir başkası işi “Köprü sanatseverlere saygısızlıktır” boyutuna kadar götürür.
Köprüyü yapan dönemin Başbakanı Demirel’i İnşaat Mühendisleri Odası’ndan… Köprüye onay veren DPT Müsteşarı Özal’ı da Enerji Mühendisleri Odası’ndan ihraç ederler!
80’lerde kafayı otoyollara takarlar. 90’lar tam olarak onların istediği gibi bir dönemdir. Memlekete çivi çakılmadığı için itiraz edecek bir şey de yoktur zaten.
AK Parti döneminde lobi yeniden sahaya iner. Türkiye’nin dev altyapı projeleri, köprüler, tüneller, havalimanları, otoyollar… Hepsine karşıdırlar.
Şimdilerde koro halinde Çanakkale Köprüsü’ne sallıyorlar. Lobinin gazetesi “Zengine köprü, fakire kuru ekmek” manşetiyle çıkıyor. Gazetecisi, “Bu, köprü görünümlü bir kazık” iddiasında bulunuyor. Siyasetçisinin ne söylediğini çoluk çocuk görmesin diye buraya yazamıyoruz. Ulaştırma Bakanlığı bu haksız iddialara cevaben bir açıklama yapmış. Aslında hiç gerek yok cevap vermeye.
Bu millet Keban’ı “Onursal fiyasko” ilan edenlere, Boğaz Köprüsü’ne, otoyollara karşı çıkanlara geçmişte nasıl itibar etmediyse, bugünkü istemezükçülere de itibar etmez.
Türkiye’nin yakın tarihi değişime, gelişime karşı çıkanlarla, taş üstüne taş koyanların mücadelesinden ibaret. Kazanan da kaybeden de hiç değişmiyor.
Çanakkale 1915 Köprüsü hayırlı, uğurlu olsun.