Barzani’nin ne işi vardı Cizre’de
Zamanlaması yanlış…
Ziyaretin gerçekleşme şekli yanlış.
Gösterilen tepkilere verilen tepki yanlış..
Bu kadar yanlışın üst üste geldiği bir ziyaretten doğru bir sonuç çıkması zaten imkânsızdı. Öyle de oldu. Devletin tüm riskleri göze alarak başlattığı “Terörsüz Türkiye” projesi Cizre’de provoke edilmek istendi.
PKK ile Barzani yönetiminin güç gösterisine, bilek güreşine tutuşacakları yer Cizre olmamalıydı.
Eğer Emniyet gerekli tedbirleri almasaydı bugün sadece Barzani’nin silahlı korumalarını değil, terör örgütlerinin bayraklarıyla yürüyen kalabalıkların taşkınlıklarını da konuşuyor olacaktık. Allah’tan 3 bin kişinin toplandığı alanda herhangi bir olay çıkmadı. Çıkmasına izin verilmedi. Emniyet Müdürü’nün “Alanda ay yıldızlı al bayrak dışında bayrak görmeyeceğim” talimatı titizlikle uygulandı. Olası başka provokasyonların önüne böyle geçildi.
Müfettişler iki gündür Şırnak’ta.
O korumalar sınırdan silahlarla nasıl geçti?
Program sadece sempozyumun yapılacağı otelle sınırlıyken son akşam nasıl genişletildi?
Kimler sempozyumu bahane ederek,
Terörsüz Türkiye’yi sabote etmek istedi?
Bu soruların hepsinin cevabı bulunacak. Sorumlular hesap verecek.
Cizre’den herkes çıkarması gereken dersleri çıkarsın.
Kimse bir daha Türkiye’nin sabrını sınamasın…
Dedi ki gazeteciliği
Eskiler ne güzel demiş.
Çok mal haramsız çok laf yalansız olmaz.
Yalanın ağzına yuva yaptığı bazı tipler “gazeteci” etiketiyle her gün ipe sapa gelmez onlarca yalanı gündeme taşıyor.
Dün bir tanesi İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın, yardımcısı Mehmet Aktaş ile yumruk yumruğa kavga ettiğini söyledi!
İşin tuhaf ve trajikomik tarafı şu ki… Bakan Yerlikaya sadece bir gün önce o Bakan Yardımcısı’nın hayatını kaybeden annesinin cenaze töreni için Elazığ’daydı!
Bu yalan ve iftirayı yayan kişinin derdi daha çok etkileşim! Devletin kritik kurumlarının başındaki kişilerin birbirleriyle yumruk yumruğa kavga ettiğini iddia ediyor ve bunu doğrulatma gereği bile duymuyor!
Bunun adı gazetecilik olamaz. Olmamalı..
Bu başka bir şey…
Adına ne denileceğine siz karar verin.
AK Parti Ankara’da sahaya indi
Ankara çok uzun yıllar AK Parti’nin kalesiydi.
Ta ki 2019 yılına kadar. O seçimde büyükşehir, 2024’te de ilçe belediyeleri CHP’ye geçti.
Bu büyük değişimin en büyük kaybedeni Ankara ve Ankaralılar oldu.
Türkiye’nin başkenti artık yürümeyen trafiği, sürekli kesilen suları ve astronomik konserlerle anılıyor. Vatandaş da yedi yıldır devasa bütçelerle belediyeyi yöneten CHP’li başkan da karşılaştığı her sorunu hükümetin çözmesini bekliyor!
Yani Ankara aslında AK Parti’yi çağırıyor.
İktidar partisinin Ankara İl Başkanlığı da bu çağrıyı görmüş olmalı ki, kolları erkenden sıvamış. AK Parti’nin Ankara’daki en büyük ilçe belediyesi olan Sincan’dan başlattıkları “Her Binaya AK Elçi, Her Kapıya Bir Gönül” projesi ile adeta yerel seçim startını bugünden verdiler.
Sincan’da geniş katılımlı bir kalabalıkla tanıtılan proje, gönüllü elçilerle her mahallede birebir iletişim ve güçlendirilmiş saha temasını hedefliyor. Proje, Ankara’da güçlü ve sürekli bir iletişim ağı kurulmasının ilk adımı olarak değerlendiriliyor.
Tanıtım toplantısında Teşkilat Başkanı Ahmet Büyükgümüş’ün verdiği şu rakam dikkatimi çekti: Ocak ayından bu yana partiye 700 bin yeni üye geldi. Bunun 100 bini Ankara’dan…
Sizce de Ankara, AK Parti’yi çağırmıyor mu?





