Başaracağız
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çad, Tunus, Sudan gezileri tarihi açılımları olan sonuçlar getiriyor. Tunus CIA güdümünde tüm Ortadoğu’nun bir anda karıştırıldığı, Arap Baharı’nın ilk başlatıldığı merkez üs oldu. Çad yıllardır sömürü ve terörist kuşatması ile boğuşuyor. Amerika Afrika’daki sahil şeridini kontrol altında tutmak için Çad’ı merkez üs edindi. Gazeteci Nick Turse Çad’ı bakın nasıl anlatıyor;
“ABD, Çad’ı bölgede istikrarlı bir terörle mücadele ortağı hâline getirebilmek için on yıldan uzun süre boyunca ülkeye muazzam paralar akıttı. Bölgeye asker gönderdi, Çad ordusunu eğitip silahlandırdı. askerî liderlere danışmanlık yaptı, on milyonlarca dolar yardımda bulundu, askerî seferlere finansman sağladı, yerel güvenlik güçlerine ilave ekipman hibe etti, sınır güvenliğinden sorumlu organlara denetim ve güvenlik sistemi tedarik etti ve Çad ordusu çocukları askere aldığında da görmezden geldi.”
Sudan da, Somali’den sonra Afrika’nın en önemli ikinci geçiş yolu. Amerika’nın bu ülkeyi darbe yaparak ele geçirme hayalleri bitmek bilmiyor. Terim yerindeyse, Erdoğan bu ziyaretlerle adeta ABD’nin merkez üslerine girdi. Bu ülkelerin halklarındaki muazzam Erdoğan sevgisine tanık olduk.
Tüm Ortadoğu’da, Asya ve Afrika’da, İslam dünyasında çığ gibi büyüyen aynı duygu yansımasıydı bu sevgi seli. Ortada anormal bir durum yoktu. Türkiye nerede ezilen halklar, mazlumlar varsa oraya el atıyor, onların dünyadaki yegane sesi oluyordu. Dik duran tek ülke Türkiye’ydi.
Suudi Arabistan’da bile daha dün bir yayın organından “Filistinlilere yardım edenler hain ilan edilmeli” çağrısı yapılarak İsrail’e destek atılıyordu. Güce ve zalimlere boyun eğip işbirliği yapanların kaybedeceği günlerin yakın olduğunu gösteren işaretlerdi bunlar.
Zalimlerle işbirliği yapanların kazanma şansı asla yoktu. O çok güvendikleri ve adeta taptıkları Amerika’ya yeryüzünün her köşesinde, Türkiye’nin aksine çığ gibi bir öfke seli katlanarak yağıyordu. Ve dahası yarınları karanlık ve puslu bir hava bekliyordu yaslandıkları Washington’u. FBI eski başkanı Robert Mueller “Rusya ile işbirliği ve ihanet” kapsamında açılan soruşturmanın savcısı olarak Trump’ın eski danışmanı General Flynn’i “TANIK ” olmaya ikna etmişti. ABD’de seçimler Kasım’da yapılır, yeni Başkan ve ekipleri ancak 20 Ocak’ta göreve başlayabilirdi. Flynn bu tarihten önce Rus elçi ile görüşmüştü.
Göreve başlamadan Washington adına resmi görüşme yapmak ABD’de suçtu.
İşte sanık durumundaki General Flynn savcı Mueller ile anlaşma yaparak “Tanık” durumuna geçti ve “Ruslarla görüşmemi Trump istedi” diye ifade verdi. Peki Trump, General Flynn’den Ruslarla görüşürken ne konuşmasını istemişti? İşte bu sorunun cevabı bilinmiyordu ancak yeni yeni anlaşılmaya başlanıyor.
Bomba gibi iddia ABD’yi adeta sarstı. Trump, Netenyahu’nun ricası üzerine henüz resmi görevi başlamadan Flynn’ı Putin’e mesaj göndermek için vazifelendirmişti.
Obama Başkan olduğu dönemde Birleşmiş Milletler’de alınan “İsrail’in işgal ettiği yerlerde yeni yerleşim yerleri açması yasadışıdır” kararını veto etmemiş, oylamada çekimser kalmıştı. İsrail Başkanı Netenyahu, Trump’tan daha göreve başlamadan ricada bulunmuş, “Putin’i aleyhimize olan bu kararı veto etmesi için ikna edebilir misiniz” demişti.
General Flynn’e Rus elçi ile bu konuyu görüşmesi için görev verilmişti. Trump şu anda inkar ediyor, “Ben görev vermedim” diyor. İhalenin üzerine kalmaması için Yahudi damadı Kushner’i ateşin içine atıyor. Damadın gideceği kesin. Savcı Mueller indirmek için Trump’ın peşinde…
Ve azledilme sürecinin başlaması artık zor bir ihtimal değil. Üstelik Pentagon’daki generaller de azledilme sürecini dört gözle bekliyor. Zalimlerle, teröristlerle ve terörist devletlerle iş tutanları, birgün mutlaka altından kalkamayacakları belalar bekliyor. Trump belki de bunun en büyük örneklerinden biri olacak. Zalimler ve onlarla iş tutanların tek derdi “Petrol, para, elmas ve silah”tı.
Türkiye, tüm zulümlere ve sömürüye karşı dik duruşunun gerçek semerisini önümüzdeki on yıllar içinde katlayarak ve dünyada bir GÜÇ haline gelerek alacak. Erdoğan onun için dün başkentte “En büyük ihtiyacımız, petrol, para, elmas ve silah değil…
Başarabileceğimize inanmaktır” diyor. İnanıyoruz…
İçimizdeki hainlere, PKK-FETÖ-BATI ağzıyla konuşanlara ve dünyadan bihaber her şeye muhaliflere rağmen başaracağız…