Basın özgür değil diyenler Akit’in bilgisayarlarını haczettirdi!
Türkiye’de fiili hukukun hâlâ zirveye ulaşmadığını ve eksiklikler olduğunu defalarca söyledim; ki zaten okuyucularımız şahittir. Hukukun tümüyle eksik olduğunu söylemek de yanlıştır. Bunun yanında hükümetin ve meclisin yaptığı reformlarla bu eksikliğin görülerek gerçekleştirilmesini çok değerli buluyorum. İstanbul Sözleşmesi gibi bir garabetin bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sayesinde ortadan kaldırılması yılın en güzel olaylarından biridir.
Hukuki eksikler olsa bile hepimizin hak arama yeri neticede mahkemelerdir.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da hak aramak için 6 defa dava açmış ve Akit’i mahkum ettirmek istemiş! Ne güzel, her şey çok güzel, mis gibi oh!
Ekrem Bey, Akit’e açtığı 6 davadan 5’ini çatır çatır kaybetmiştir. Mahkeme de İBB Başkanı’na özetle şunu demiştir: “Akit suçsuz ve haklı olduğu halde onların avukat tutmalarına sebep oldun. Toplam 21,500 TL’yi Akit’e ödeyeceksin” demiş! Fakat bizzat kendisi başvurduğu halde mahkemenin bu kararını adeta tanımayan Ekrem Bey bu parayı ödememiştir. Akit yöneticileri de; “Bizim derdimiz fikirlerimizi anlatmak, bizim derdimiz hak ve hakikati anlatmak” diyerek İBB Başkanı’na haciz göndermeyi basitlik olarak görmüş ve bunu yapmamışlardır.
Hal böyleyken davanın sadece birini kısmen kazanan Ekrem İmamoğlu 20,000 TL alacaklı hâle gelmiştir.
Yâni; Akit 21,500 TL alacaklı, Ekrem İmamoğlu 20,000 TL alacaklı olunca zaten rakamlar yakın olduğu için mahsuplaşma gerçekleştirilecektir.
Ama durun!
Ekrem Bey’in avukatları Akit’in kapısına Cuma namazından bir miktar önce gelmiş ve “Verin 20 binimizi” deme komedisini hiç çekinmeden yapmışlardır!
Akit Yazıişleri Müdürü Ali İhsan Karahasanoğlu ve avukat Ali Paccı kapılarına dayanan bu şahıslara ilkokul talebesine anlatır gibi; “Yahu bizim sizden alacağımız daha fazla, buyrun mahsuplaşalım, icraya ne gerek var” demelerine rağmen şahsi kanaatime göre gözünü haciz bürüyen ve “Akit’in doğru haberleri bizi çok yıpratıyor, hiç değilse bir haciz yapalım da yüreğimiz soğusun” diyen pek bir cesaretli arkadaşlar laf anlamamakta direnmiş! Bu sefer anaokulu seviyesinde anlatılmış ama yine anlamak istememişler! Düşecek seviye kalmayınca da haciz işlemlerine başlamışlardır!
“Türkiye’de gazeteciler baskı altında” diyen CHP’nin belediye başkanı da Akit’in bilgisayarlarına el koydurmuş!
Acaba Sözcü Gazetesi’ne yahut Cumhuriyet Gazetesi’ne aynısı yapılsaydı ne olurdu? Ortalık ayağa kalkardı, çünkü onlar şer bile olsa batıl davalarında birleşiyorlar ama çok şükür millete galebe çalamıyorlar!
Neyse canım; bizim milli davamız ne kadar büyükse o kadar da öksüz! Ancak biz sağa sola bakmadan “Ben varım” demeyi şiar edindiğimiz için bu kısma aşırı kafayı takmıyoruz. Herkes yaptıklarından ve yapmadıklarından ilahi makamda hesaba çekilecek sonuçta!
Velhâsılı Ekrem Bey’in bile bu kadar basitlik yapacağı aklıma gelmezdi! Koskoca İstanbul kimlerin elinde heba oluyor? Yazık ki yazık!
Hülâsa; Ekrem İmamoğlu’nuz basitlik yapmıştır ve bu basitlik üstüne cuk diye oturmuştur!
“AMAN HAAA SİZ SUSUN”
Terör örgütünün bir hastaneye saldırmasına adı Türk ama kendisi Mehmetçik karşıtı açıklamalar yapan Türk Tabipleri Birliği ses etmiyorsa; kendileri sözde hayvan hakları derneği olmasına rağmen söz konusu İBB›nin kaybettiği ve açlıktan öldüğü söylenen 978 at olunca birçok hayvan derneği hiç ses çıkarmıyorsa; Akit’e gelen icra ve bilgisayarların el konulmasına da bazı ideolojik ve sözümona gazeteci dernekleri de çıt çıkarmıyor! Ama kendilerine yakın bir gazeteci terör suçu bile işlese, “Türkiye’de gazetecilere özgürlük yok” diye bağırıyorlar!
Yapraklar alkışlasın sizi!
“OĞUZHAN ASİLTÜRK”
Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Oğuzhan Asiltürk yaptığı açıklamayla üyesi olduğu partisine eleştiri ve önerilerde bulundu.
HDP ile yan yana gelmekten hiç çekinmeyenler söz konusu Asiltürk olunca onu adeta linç etme kampanyasıyla itibarsızlaştırmaya çalıştılar! Oysa Asiltürk; “Saadet’in oyu çok düşük, üslubumuzu düzeltmeli ve oyları yükseltmeliyiz” dedi. Açıklamasının hiçbir yerinde “Cumhur İttifakı” demedi!
Saadet Partililer ise “Oylarımızı yükseltelim” diyen kendi üyelerine ateş püskürdüler! Ancak bir gerçek de apaçık ortaya çıktı! Saadet’in tavanı ile tabanındaki önemli bir kesim artık bağlarını koparmak üzere!
“HDP KAPANACAK MI?”
Bundan sonra söz Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinde! Kararı onlar verecek. Ancak Ankara kulislerinde davanın tümden reddi veya partinin tümden kapatılmasından ziyade “siyasi yasaklar ve hazine yardımının kesilmesi” bekleniyor. Bunlar tabii konuşulan ihtimaller! HDP kapanacaksa da devam edecekse de bunun kararını siyaset değil mahkeme verecek!
Avrupa’da olsaydı ne olurdu? Avrupa mahkemeleri ülkelerindeki böyle bir partiyi şimdiye çoktan kapatmışlardı!