Başkan Erdoğan dünyaya format atarken!
Bir ara Cumhuriyet Gazetesi arkasına aldığı Cumhuriyet Halk Partisi’nin desteğiyle “Tehlikenin farkında mısınız?” reklamları yayınlıyordu. Aslında bu “iç siyasete” değil “dış siyasete” verilen mesajdı. Yani Türkiye’deki vatandaşlara değil tam aksine BM’ye, NATO’ya, AB’ye sesleniş vardı. “Ey NATO bak Türkiye neler yapıyor, giderek bağımsızlaşıyor, sizin ve bizim işlerimiz zorlaşıyor” denilmek isteniyordu.
“Tehlike” dedikleri şey özgürlüklerin tehdit edilmesi değil, bilakis Türkiye’nin güçlenip özgürleşmesiydi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve heyetiyle İsviçre ve Malezya programlarına eşlik ederek tarihe bir kez daha tanıklık ettik.
İsviçre’nin Cenevre şehrinde Birleşmiş Milletler çatısı altında gerçekleşen “Küresel Mülteci Forumu” ve Malezya’da yapılan “Kuala Lumpur Zirvesi” Türkiye’nin öncülüğünde gerçekleştirildi. İstanbul’dan kalkan uçağımız önce dünyanın kuzey yarımküresine daha sonra 12 saatlik uçuşla dünyanın güney yarımküresine gitti. Bu büyük bir emek ve “ufku açık siyasetin” yansıması!
Özetleyecek olursak;
1) Türkiye BM’ye, NATO’ya ve AB’ye “güncelleme” çağrısı yapacak kadar gelişmiş ve yenilenmiştir. Buna ister format atmak deyin ister ayar çekmek deyin; sonuçta bu çağrıya itiraz eden yok! Eskiden Türkiye’ye ayar verenler şimdi Türkiye’nin uyarılarını dinliyor, orta vadede uygulama süreci de başlayacak.
2) Hümanizm” sözünü her cümlede kullanan Avrupa ülkeleri sıra eyleme gelince kaçıyorlar, çünkü onların zafiyetlerini ortaya döken bir Türkiye Cumhurbaşkanı var.
3) İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da “güncellenmesi” gerektiği sözde değil eylemde vücut bulmuştur.
4) Türkiye bir yandan rest çekerken diğer yandan ilişkisini sürdürme yeteneğine kavuşmuştur.
5) Amerika’ya rest çeken Türkiye bizzat ABD Başkanı’na “Türkiye S-400’leri almakta haklıdır çünkü patriot vermedik” sözünü söyletebilmiştir. Suudi Arabistan’ın Pakistan’ı tehdit ederek Kuala Lumpur Zirvesi’ne katılmasını önlediği yüksek sesle dile getirilmekle birlikte Suudilerle ilişkiler de sürmektedir.
6) Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un Malezya’da imzaladığı “İslamofobi ile Mücadeleye Yönelik İletişim Projesi” mutabakat zaptı gösteriyor ki Türkiye gittiği ülkelerde çok yönlü işbirlikleri geliştirmektedir. Tüm projenin komuta merkezinin İstanbul’da kurulacak olması artık Türkiye’nin sosyolojik vakaları da takip ederek bu alandaki büyük eksiği kapatacağını gösteriyor.
7) Şimdi cevaplayın: Dünya Türkiye’yi konuşuyor “farkında mısınız?”
8) Malezya’dan 12 saatlik uçuşla Türkiye’ye dönünce gördük ki “iktidarın gündeminde” Libya mutabakatı, Doğu Akdeniz sondajı, yerli oto tanıtımı, yılsonu bütçeleri, faizin tek haneye düşmesi gibi konular varken “muhalefetin gündeminde” Mansur Yavaş’ın rüşvet iddiası, Külliye’ye giden CHP’li komplosunun devam eden travması, HDP Diyarbakır İl Binası’na eylem yapan ailelerden kaçmak için ikinci kapı açılması gibi konular var.
“MANSUR YAVAŞ VE RÜŞVET”
CHP’li Sinan Aygün’ün canına tak etmiş ve gemileri yakarak isyan bayrağını açmış. Biz elbette kimin ne yediğini bilemeyiz. Mansur Yavaş “suçlu mu suçsuz mu” adalet karar verecek. Ancak CHP’ye düşen “Mansur Yavaş rüşvet yese de başkanımızdır” demeyerek olayın seyrini takip etmek olmalıdır. Yavaş’ı suçlu ilan etmiyoruz; ama kendi partisinin vekilliğini yapan CHP’li Sinan Aygün “Mansur Yavaş benden rüşvet istedi” diyor. Bu iş daha çok su kaldırır!
DAVUTOĞLU OKEYDİR,
ALİ BABACAN ONLİNE MI?
Herkes gece yatakta üçüncü rüyasını görmeye hazırlanırken “ekonomi lordlarının” ataklarına karşı gece yarısı operasyonlarına nasıl karşı durulduğundan haberiniz var mı? Bu karşı duruşu Kemal Derviş mi Ali Babacan mı yaptı? Hayır, bunu yapan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın bizzat kendisi! Ali Babacan gibi Ak Parti’den oy devşirmek için yeni parti kurma peşinde olan birinden nasıl bir “ehliyet ve emniyet” bekliyorsunuz. Kendi dostlarına sırt dönmüş birinin millete hayrı dokunacağını mı sanıyorsunuz? Ali Babacan da tıpkı Kemal Derviş gibi Bülent Ecevit’in çalışma arkadaşı olsaydı IMF yine kaderimiz olurdu. Burada ekip ve lider önemli! Berat Albayrak iyi bir arka plana ve ekibe; aynı zamanda iyi bir lidere sahip!
YAŞLANDIKÇA SAÇMALAYAN
ADAM: FATİH ALTAYLI
“Yılbaşı kutlamaktan sadece siyasal İslamcılar rahatsız oluyor” demiş! Bu nasıl bir ayrıştırma ve yaftalama! Neyi kutlayıp kutlamayacağını insanlar sana mı soracak Fatih Efendi! Millet mecbur mu sizin sevdiklerinizi sevmeye? İnsanlar yaşlandıkça olgunlaşır, gelişir. Altaylı yaşlandıkça geriliyor, kendisi gerilediği gibi toplumu da germeye çalışıyor. 2019 Türkiye’sinde hâlâ bir şeyleri dayatma peşindeler!