Batı kendi içinde nasıl bir ayrışmaya düşüyor?

Okuduğunuz Yazı
Batı kendi içinde nasıl bir ayrışmaya düşüyor?

İçerik

Yazımın başlığındaki sorunun cevabına, Amerika içindeki ayrışmayı okuyarak ulaşabiliriz.

Trump süreci, Amerika için yeni bir dönemin başlangıcıdır hiç kuşkusuz.

Çünkü dünyayı iyi algılamak ve paradigma değiştirmek için Amerika kendisiyle yüzleşmek zorundadır.

Trump’ın vaatlerine ve yapacaklarına dair beyanlarına baktığımızda, çoğu gizli saklı konunun ortaya çıkacağına dair işaretler veriyor.

Kennedy suikastına dair mesajı ise, kendisine yönelik saldırıları açığa çıkarmak için olduğunu da görebiliyoruz.

Trump, seçim sürecinde kendisine yapılan suikast girişiminin tekrarlanacağına kanaat getiriyor.

Kennedy suikastını ortaya çıkararak, aslında kendine yönelik girişimleri de halkın desteğini arkasına alarak bertaraf etmek istiyor.

Bu sadece bir ana başlık.

Trump, Amerikan müesses nizamına değil, ama bu nizam içindeki güçlere karşı kendine ortaklar bularak hareket edecek gibi duruyor.

Batı, kendi içinde ayrışma dönemine girdi.

Ayrıca Amerika, iç hesaplaşma süreciyle karşı karşıya kalacaktır.

Bu kaotik ortam, Batı ittifakı içinde ciddi bir bunalımı tetikleyecektir.

Trump bu durumun farkında. “Derin Amerika” da farkında…

Avrupa ve geleceği…

Avrupa yine harcanıyor.

Amerika, kendisi için arka bahçe olarak kullandığı Avrupa’nın uyanış sinyalleri verdiğini görüyor.

Bu uyanış, kendi içlerinde hesaplaşmayı da derinleştiriyor.

Birçok Avrupa lideri ortak bir söylem üretemiyor.

Farklı sesler giderek çoğalıyor.

Bu süreç Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerde daha net görülecek.

Peki, Polonya ve Baltık ülkeleri gibi Rusya karşıtı ülkeler nasıl bir tutum sergileyecek?

Rusya karşıtlığı konusunda daha agresif tutumları ile meydan okuyan bu ülkelerle Trump nasıl bir ilişki kuracak?

Bunu göreceğiz.

Rusya ve Belarus karşıtı muhaliflerin merkezi hâline gelmiş Polonya, rolünü kimseye devretmeyecek gibi duruyor.

Ancak Trump, Amerikan çıkarları üzerinden yeni yol haritasını benimseyeceğini gizlemiyor.

Dünya, TRUMP YÜZÜNDEN BÖYLE BİR AYRIŞMA İÇİNE GİRMEDİ.

Tam tersine, BU AYRIŞMA SÜRECİ TRUMP GİBİ LİDERLERİ ORTAYA ÇIKARIYOR.

Küresel değişimin üst aklın ürünü olduğu açıktır.

Ancak bunu sadece yapay olarak üretilmiş bir durum olarak görmek eksik kalır.

Konjonktür, saha gerçekleri, enerji kaynakları, ticaret yolları, para akışı ve su kaynakları yeni küresel değişimi tetikliyor.

Bu süreci zamanında görenler ve gardını ona göre alanlar, savaşı göze alarak hareket etti.

Rusya-Ukrayna süreci buna örnek bir durumdur.

Putin, olanları başından beri fark etti ve savaş sürecini başlatırken “Başka yol yoktu” dedi.

Her ülke kendi kapasitesine, coğrafyasına ve çıkarlarına göre gardını aldı ve almaya devam ediyor.

Batı ittifakı, kendi içindeki sorunları ancak paylaşım meselesi ortaya çıkınca fark etti.

Batılı liderlerin çoğu olanların farkında bile değildi.

Gelişmeler, bu liderlerin sadece birer araç olarak kullanıldığını teyit ediyor.

Peki, Türkiye sürecin neresinde?

Dünya konjonktürü, Türkiye’ye ilginç fırsatlar sunuyor.

Türkiye bunun farkında ve adımlarını buna göre atıyor.

Suriye ve Irak ile ilişkilerin seyrine baktığımızda, süreci nasıl akıllıca yönettiğini görebiliyoruz.

Coğrafyamıza parçalamak için gelenlerin, şimdi kendi içlerinde parçalanmaya mahkûm olmaları, Türkiye ve çevresi için yeni bütünleşme kapıları açıyor.

Türkiye, coğrafyasında komşu ve akrabalarıyla daha geniş bir sofra kurma peşinde.

Eğer başarırsa, bu niyetten; kalkınma, istikrar ve bereket doğacaktır…

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%