BEKA MANİFESTOSU
Gerek Başkan Erdoğan’ın ve gerekse Devlet Bahçeli’nin en yüksek perdeden seslendirdiği “beka” tanımlamalarına bu noktada takılıp saldıranların itibarsızlaştırma gayretlerini iyi tahlil etmek durumundayız.
Hatta bu mevzu üzerinde kamuoyunu daha etkin bilgilendirmek mecburiyetindeyiz.
Beka kavramının devamlılık ve süreklilik arz eden stratejik bir manası var. Hem birey açısından hem toplum ve devlet açısından…
Devletin bütün kurumlarıyla ele alınması gereken bir mevzu.
Bu mealde “insanı yaşat ki devlet yaşasın” söylemi yeterli derinliğe sahip.
Beka sorunu denildiğinde başlıca akla gelen;
Dış ve iç politika
Toplumsal huzur ortamı
Milli güvenlik
Ekonomi
Hukuk
Milli eğitim
Ahlak
Gelenek ve kültürel kurumsallık gibi başlıca sıralayabiliriz.
Yani devlet ve bireyin doğrudan muhatabı konumundaki bütün başlıkları “beka meselesi”nin içine alabiliriz.
Hukukun üstünlüğü gerçeğinin içini boşaltmak…
Eğitim sisteminin gayri noktada şekillendirilmesi…
Sınırlarımızı içten ve dıştan tehdit eden her unsurun sebebiyet vereceği neticeler…
Toplumsal değerlerin zaafa uğratılması…
Ekonominin bireyi ve toplumu devlete olan güven ve ferdi güvencesinin tehdit boyutu…
İç dinamikleri ve dengeyi bozacak iç ve dış unsurların tehdit algısının sistematik bir hale evrildiğine dair emarelerin görülmesi gibi başlıca tasnif ettiğim mevzularda devlet aklı önemli bulgular, bilgiler ve istihbarat edinmiştir.
Beka meselesinin toplumsal diriliğinin algılanması yerine iktidarın kendi siyasi geleceği olarak yorumlamak projenin gerçekte ne olduğunu anlayan ve bunun önüne geçip gafil avlamak isteyen vatan hainlerin söylemlerinden başka bir şey değildir.
Tamamen marksist bir diyalektik ve proje ayağıdır.
Mahalli seçim gerçeğinin işaret ettiği beka meselesi mahalli idareler yani devletin kamu ayağını teşkil eden noktada daha aktif ve toplumsal barışa etkin rol oynamasının rolü büyük.
Peki bu yeni mi farkedildi?
Elbette ki değil.
Zira ülkemizdeki gerilimlerin başlangıç ayağının Suriye’deki gelişmelerden ayrı düşünülemez olduğu bir gerçek.
Suriye konusunda istenilen dengelere izin vermeyen Ankara’ya beka hususunda projeler tatbik etmekten başka yolları olmadığının farkında olan Siyonist patentli tezgahlar var.
Onun en büyük ayaklarından biri Fetö, biri PKK ve diğeri de içteki NATO gladyosuna hizmet eden bürokrat ayaklarıdır.
Demek ki devlet aklı bütün işleyiş ve dengeleri sarsacak proje ayağının mahalli seçimlere endekslendiğini gördü ve ittifak yaparak kenetlendi.
Mahalli seçim meselesi ya da belediye kazanımı değil mesele.
Mesele lokal ölçekten başlatılacak provakasyonları ve projeleri boşa çıkartmak işidir.
Peki Ak partili seçmenin hoşnut olmadığı söylenen adayların seçim sürecinde aday gösterilmesi tezat olmuyor mu derseniz, “hilal stratejisi”nin hangi oyunları bozacağını görelim derim.
Ama öncelikle “okçular tepesini” asla bırakmayacağız.
Reise, devletin bekasına canlarını verecek olan sayın Bahçeli’ye ve yol arkadaşlarına güvenin derim.
Beka meselesi lidere körü körüne değil bilerek itaat etmekten geçer.
Bekaa vadisine sırtını yaslayanlar, beka meselesini anlayamaz.
Devlet-i Ebed Müddet!