Bu zulüm dünyanın kanına dokunmadı mı?
PKK’ya silah bırakması ve Suriye’deki uzantısı PYD-YPG’yi, Suriyeli Kürtlerin başına bela olmaktan vazgeçerek ülkeyi terk etmesi için sürdürülen girişimlerin müsbet bir sonuç vermeyeceği, çünkü bu iki oluşumun arkasında nerede ise 80 yıldır süren ABD’nin Büyük İsrail’i gerçekleştirme ve ona kalkan olacak bir kukla devlet projesi bulunduğunu belirten iki yazı sundum geçen hafta.
Sonra yazıyı Trump’ın bu planı engellemeye gücünün yetip-yetmeyeceği tartışması ile bitirdim; kendi kanımı da “Ben sanmıyorum” cümlesiyle ifade ettim.
Benim için bilgi ve analiz bakımından öğretmen derecesinde, insanî değer açısından dost rütbesinde bir bilim insanı, “sanmak” fiilinin kesin ve katı görüş ifade etmediğini, ancak tersi yönde küçümsenmeyecek bir ihtimale işaret ettiğini söylüyor. Bu hocamız, mesajında, Trump’ın NeoCon ve Küreselcilerin asırlık planını tersine çevirebileceğini düşünmeye zorlayan noktaları da sıralıyor.
Trump, ilk başkanlığından bu yana geçen 4 yılda, yeniden aday olamaması için atılan suçlar ve bunlara dayanarak açılan davalara öfkelenmiş durumda. O kadar ki bu kumpasların kaynağı olarak gördüğü, savunma, adalet ve diplomasi kurumlarının başına, bu kurumları yönetmek için ne gerekli deneyime, ne de itibara sahip, tersine bu kurumların işleyişini altüst etmek, faaliyetlerini durdurmak, yapılarını parçalamak amacıyla seçildiği anlaşılan kişileri getirdi. NeoConlara ve Küreselcilere dokunmasa bile, bir çoğunun bu bakanlıklardaki etkisini sona erdirdi.
2017’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile baş başa görüştükten sonra bakanlarını çağırıp, “Hadi bakalım; Suriye ve Irak’tan çekiliyoruz!” emrini veren Trump’ın savunma bakanı ve Ortadoğu özel temsilcisi, ona meydan okurcasına istifa etmiş, Pentagon da ona, tabiri hoş görün, geri çekilme emrini yedirmişti. Bu kişiler, ABD’nin dünyaya yeniden düzen vermesi için bir araya gelmiş entrika ekibinin üyeleriydi. Trump, bu kez, her bakanlığa, daire başkanlığına, temsilciliğe, liyakate, tecrübeye bakmadan, sadece kendisine bağlı kalacak insanları getirdi. Yani, Trump, yeniden başkan olamaması için son 4 yılda sürekli komplolar peşinde koşanları temizlerken, bunların yanında Küreselci, “Büyük İsrailci” ve Irak ile Suriye’yi bölerek bir Kürt (yani PKK) devleti kurmaktan başka amacı olmayanlar da yanacaklar.
Bu noktalara ek olarak İsrail-Türkiye-Suriye-İran denkleminde, siyonistlerin entrikalarının oransız etkisinin Trump’ın zamanını boşuna meşgul ettiği gerçeği de var. Bu noktayı dile getirenlerin argümanı, Trump’ın, iş yapmak, ABD’yi yeniden eski gücüne getirmek, dünyayı idare etmek gibi “devlet adamlığı” değil; kişisel gösteriş, herkesin hayranlıkla izlediği muhteşem kişiliğini yansıtmak derdinde olduğu düşüncesi.
Bu görüşü reddetmek kolay değil. Fakat beri tarafta da İsrail lobisinin son seçimde Trump’ın avucuna saydığı 230 milyon dolar var. (Bu paranın dökümü şurada: https://shorturl.at/SKrbu) Trump için de bu paraya ek “talepleri” reddetmek kolay olmasa gerek. Amerika’da siyaset, giderek lobilerin ve bunların arasında da İsrail Lobisi’nin tahakkümüne giriyor. Nitekim, Trump’ın Gazze halkının başka yerlere sürülmesi yani İkinci Nekbe Felaketi için çağrıda bulunması bunun bir sonucudur.
Ne var ki İsrail Lobisi ne kadar bastırırsa bastırsın, sahadaki gelişmeler de çok önemli: PKK ve uzantıları artık Küreselcilerin ve İsrail’in kendisine bel bağlayacağı güçte bir örgüt değil. Hele Suriye devrimi ve onun Irak üzerindeki “birleştirici” etkisi, PKK’nın raf ömrünün bugün yarın dolacağını gösteriyor. Diğer gelişme ise İsrail’in Nazi Almanya’sını aratmayan soykırımı ve katliamının, şu ateşkes döneminde çok daha iyi anlaşılmakta olması.
“ABD, Siyonistlerin oyuncağı oldu” diyoruz ama ortadaki bu muazzam soykırımı, 13 bin çocuğun katledilmiş, yüzlercesinin sakat bırakılmış olması, dünyanın kanına bu kadar dokunurken, Trump bundan etkilenmemiş olabilir mi?
Ben, bunu da sanmıyorum.