BÜYÜK HESAPLAŞMANIN BEYRUT AYAĞI
BÜYÜK HESAPLAŞMANIN BEYRUT AYAĞI
Gazze’nin Anadolu için ne ifade ettiğinin altını çizen Başkan Erdoğan’ın söyleminin ardından sorunun çözümüne dönük diplomasi kanalının tıkanması ve işgalci terörist siyonist yapılanmasının yayılmacı politikalar izlemesine şahit oluyoruz.
Büyük hesaplaşmanın Beyrut ayağı öncesinde yine Başkan Erdoğan’ın İsrail’e dönük “gerekirse müdahale etmek durumunda kalırız” açıklaması sonrası Siyonizmin Beyrut’u bombalamaya başladığını gördük.
Erdoğan’ın Siyonist İsrail’in durdurulması adına hiç bir adım atmayan küresel emperyalistleri de içine alan çağrısının Libya ve Karabağ referansı ile deklaresi ise Türkiye’nin etkiye tepki olarak gardını aldığının bir işaret fişeği olduğunu biliyoruz.
Nihai hedefin Anadolu toprakları olduğunu gören Ankara “emsali görülmemiş” bir caydırıcı güç ile sahadaki yerini mutlaka almak durumuyla karşı karşıya kaldı. İsrail’e yapılacak ihtimal dahilindeki müdahalenin Osmanlı’dan kalan vatan toprakları temelinden baktığımızda uluslararası anlaşmalar ve bekamızı ilgilendiren haklı gerekçeler üzerine bina edildiğini düşünüyorum.
BM Güvenlik Konseyi üzerinden yapılacak çağrılar sonuç vermezse başta Gazze olmak üzere Lübnan’a da “Barış Gücü” talebimizin yerinde olacağı kanaatindeyim. Barış Gücü gönderilmemesi durumunda uluslararası anlaşmalardan doğan meşru müdafaa hakkımızı sonuna kadar kararlılıkla kullanacağımız günler yakındır.
Millet olarak yaklaşan büyük hesaplaşmaya hazır olalım.
Ülkenin topyekün olarak vatan topraklarının sınırlarına kadar taşınmak istenen savaşta liderine ve ordusuna destek verme zamanıdır.
Öncelikle içimizdeki işbirlikçi ve siyonist maşalardan başlayan iç tahkimat duruşu ve ardından vatan müdafası için tetikte olacağız.
