CHP ile DEM Parti şeffaflık sürecini yönetemedi

Okuduğunuz Yazı
CHP ile DEM Parti şeffaflık sürecini yönetemedi

İçerik

Genel seçime giderken Millet İttifakı saydığımız partiler yani CHP, İYİ Parti ve dört küçük parti bir araya geldiğinde Yeşil Sol Parti’nin oylarına ihtiyaç vardı. Fakat hem YSP’yi ittifakta tutmak hem de ittifak görüntüsü vermemek gibi bir çerçeve çizmişlerdi. Bir yönüyle başlangıçta bu konuda başarılı olundu.

Kılıçdaroğlu’nun marjinal sol partilerden İslamcı partilere, liberallerden milliyetçilere ve ağırlıkta Kürtlerden oy alan Yeşil Sol Parti’ye kadar geniş bir yelpazeyi bir çatı altında toplaması bir yönüyle de bir yönetim başarısıdır.

Fakat seçim yaklaşırken PKK’nın üst üste yaptığı açıklamalar, dünya medyasında arsızca Türkiye’ye saldırılar toplumda bir güvenlik endişesi oluşturdu. Toplum neredeyse seçime giderken Tayyip Erdoğan üzerinden bir vatanperverlik tutkusuyla tekrar toprağın bütünlüğüne sahip çıktı.

Genel seçimde muhalefet yenildiğinde her parti kendi içinde önemli sorgulamalar başlattı. Teker teker her partinin kendi iç tartışmaları devam etti.

Her parti iç meselesini sorgularken aynı zamanda da ittifak yani Millet İttifakı kendi aralarındaki ilişki biçimini de derin bir şekilde sorgulamaya başladı.

Bu sorgulama neticesinde İYİ Parti özü başına hareket etme kararı aldı. Bir yönüyle aynı kararı alma noktasında DEM Parti’de de bir eğilim vardı.

Özgür Özel, genel başkan olunca eğer DEM Parti ile bir siyasal süreç yürütülecekse bunu şeffaf bir şekilde yürüteceklerine dair beyanda bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri ile DEM Parti bir araya geldiklerinde de bu açık beyanı tasdik ettiler.

Fakat seçim yaklaştıkça Cumhuriyet Halk Partisi, yavaş yavaş şeffaflık yerine daha çok DEM Parti’nin oylarını alıp aynı zamanda ondan cüzzamlı gibi kaçmak gibi bir eğilime doğru yöneldi.

DEM Parti’den gelen açıklamalarda daha çok yani kendi parti kimliklerini öne çıkarmak niyetindeydi. Çünkü yüzde 12 civarında olan DEM Parti (HDP) 2023 seçimlerinde yüzde 9 oy aldı ve Türkiye genelinde bugün oyları nerdeyse yüzde 8’e kadar düşmüş. DEM Parti kendi oy kayıplarını Cumhuriyet Halk Partisi ile girdikleri ittifaka bağladı ve müstakil hareket ederlerse tekrar yüzde 12 civarında oy alacaklarını düşündü.

Tam da şeffaf ittifak oldu derken çok enteresan bir durum ortaya çıktı. Türkiye genelinde aday çıkaran DEM Parti İstanbul Esenyurt ve Mersin uzlaşması diye bir çerçeve ortaya koydu. Esenyurt’ta Cumhuriyet Halk Partisi listelerinden DEM Parti’ye yakın bir isim belediye başkan adayı oldu. Bu isim aynı zamanda İmamoğlu’nun siyasi danışmanı idi.

Fakat görünen o ki bu adaylık meselesi için hangi çerçevede bir anlaşma yapıldı, hangi siyasal zemin üzerine oturdu ve partilerin birbirinden beklentisinin ne olduğuna dair toplumda açık bir bilgi yok.

Esenyurt’taki uzlaşma tam da uzlaşma oldu derken yani YSK’ya listeler teslim edilirken bir kargaşa çıktı. Muhtemeldir ki DEM Parti içerisinde bir anlaşmazlık var. Bir grup merkez ve İstanbul yöneticisi ittifak arzularken diğer bir grubun da karşı olduğuna dair bir kanaat var.

DEM Parti ideolojik bir parti fakat Cumhuriyet Halk Partisi giderek ‘müteahhit partisi’ne dönüştü. Muhtemeldir ki gerek adaylıkta gerekse meclis listelerinde CHP ile DEM Parti’nin anlaşamadığı konular var.

İlginçtir ki Cumhuriyet Halk Partisi bir önceki seçimde bu ittifaklardan dolayı abad olamadı fakat onunla ittifak yapan bütün partilere oy kaybettirdi.

DEM Parti, tam da müstakil bir şekilde seçime girip oylarını artırayım çabasında iken yine bir yönüyle Cumhuriyet Halk Partisi’ne takılmış oldu. Bir önceki seçimle alakalı Kürt meselesi üzerinden bir kanaatim vardı. Türkiye’de Kürt meselesi üretilirken daha çok bu zulüm ve ötekileştirme Cumhuriyet Halk Partisi ile özdeşti. Yeşil Sol Parti’nin ya da bugünkü adıyla DEM Parti’nin yöneticileri zulmedenle zulme maruz kalanı aynı çatı altında birleştirdi. Bu yakınlaşmadan ilginç bir şekilde iki durum ortaya çıktı. Batı’da yaşayan CHP’liler PKK ve Kürt meselesinde daha çok hedef gibi düşünmeye başladılar. Bugünkü tabirle DEM Parti’nin gençlerinde de bir Atatürkçü ve ulusalcılık eğilimi gözlenmiş. Bir türlü bu ortaklıktan iki taraf da çok memnun kalmadı gibi bir kanaat ortaya çıkıyor.

Esenyurt sosyolojisinin farklılığı, aynı zamanda da yabancı uyruklu kişilerin çokluğu ve bir milyon nüfusu göz önüne alındığında bir yönüyle Cumhuriyet Halk Partisi’nin Esenyurt’u DEM Parti’ye teslim etmesinin uzun vadede oluşturacağı sorunlar da vardır.

Bu sosyolojik temelli, daha çok yabancı uyruklu vatandaşların ikamet ettiği ve henüz oturmamış bir ilçe olarak Esenyurt’u tek başına bir yazıda irdelemeye değer.

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
İhsan Aktaş