CHP’de öne çıkanlar, geride kalanlar…

Okuduğunuz Yazı
CHP’de öne çıkanlar, geride kalanlar…

İçerik

CHP’de öne çıkan aday profilini iyi tahlil etmek gerekiyor. 23 yaşındaki Necmettin Yılmaz öğretmeni şehit eden PKK’lılara lanet yağdıran Tunceli il başkanı Ali Rıza Güder önce görevinden alındı, zaman içinde de partisinden kovuldu. Fakat seçimler yaklaşırken HDP’ye sempatiyle bakan isimler CHP’de ön sıralara çıkmaya başladı.

Canan Kaftancıoğlu İstanbul il başkanlığına getirildi; Tunç Soyer İzmir gibi CHP’nin prestijli olduğu bir ilden belediye başkan adayı gösterildi; Kadıköy gibi İstanbul’un en büyük ilçelerinden biri ise Şerdil Dara Odabaşı’ya teslim edildi. Daha birçok il ve ilçede HDP’ye sempatiyle bakan isimler öne çıkarak parti içindeki adaylık yarışını önde göğüsledi.

Üç beş yıl öncesine kadar partiden kovulma sebebi olan bu özellikler maalesef bugün CHP’nin aday ve yöneticilerinde aranan en temel niteliklere dönüştü. Milli değerleri bir tarafa bırakan, devlete ve ülkesine zarar verecek görüşleri savunan, tuhaf ilişkileriyle dikkat çeken adaylar, CHP’de kariyer basamaklarını hızla tırmanıyor.

17-25 Aralık Yargı darbesi döneminde CHP’de daha çok FETÖ iltisaklı isimler prim yapıyordu. FETÖ sempatizanı isimler milletvekili listelerinde kendilerine çok kolay yer bulmuştu. Belediye seçimlerinde ise bu kez PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP’ye sempatisini saklamayan isimler öne geçti. Baykal’a kaset darbesinden sonra CHP’de hızlı bir değişim süreci başladı. Kemal Kılıçdaroğlu “Yeni sol” söylemiyle partisini değişim sürecine soktu. Bu “değişim” aslında iplerin FETÖ’nün eline geçmesi anlamına geliyordu. “Yeni sol” söylemi işin sadece kılıfıydı. Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’yi ihtiyaca göre yeniledi. FETÖ, başarısız oldukça CHP daha çok savruldu. İşin ucu darbe yapan hainlerle işbirliğinden, ülkeyi bölmek için yabancı güçlerle işbirliği yapan PKK ve onun siyasi uzantısı HDP’yle ortaklığa/ittifak kurmaya kadar vardı.

CHP’de bugün siyaset yapmak isteyen, partide etkin olmaya çalışan, milletvekili ya da belediye başkanı olmak isteyen her kim varsa, onlar biraz FETÖ sempatizanı, PKK/HDP yandaşı olmak zorunda. CHP’de biraz Alevicilik, biraz Kürtçülük yapmayan; FETÖ ve PKK/YPG ve HDP’ye sempatiyle bakmayana ne iş var ne de bir yere gelebiliyor. Kemal Bey’e rakip çıkan Muharrem İnce bile Cumhurbaşkanı adayı olduğunun ertesinde Anıtkabir’e gitme yerine Edirne Cezaevi’ne Selahattin Demirtaş’ı ziyarete gitmek zorunda kalmıştı.

İşleri bu noktaya getiren şüphesiz arka planda CHP’yi FETÖ üzerinden kontrol eden Batılı başkentler, bilhassa da ABD’dir. CHP’yi, ABD Suriye’ye girmeden önce, 2010 yılında Ortadoğu’daki ihtiyaçlara göre dizayn ettiler. ABD Ortadoğu’da sıkıştıkça CHP’yi FETÖ’ye yaklaştırıyor, bu da yetmeyince PKK/YPG ve HDP’ye yakınlaştırıyor. CHP Genel Başkanı sıfatını taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu’na YPG için “Terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” diye söyletmemişler miydi? Tek başına bu ifade bile aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’den kovulmasına yeterdi; lakin, CHP’yi o kadar çok ABD denetimine sokmuşlar ki, Atatürk’ün partisinden tek kelime olsun “itiraz” eden çıkmadı.

Evet, CHP değişiyor ama bu değişim ters istikamette ilerliyor. CHP’deki millete ve devlete karşı bir değişim ve mevzilenme hali. Bu gidişatın da bir limiti, sonu var elbet; o gün geldiğinde, Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere CHP yöneticilerinin milletin yüzüne bakacak hali kalmayacak. Çok az kaldı!  

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Kurtuluş TAYİZ