CHP’li belediyeler neden iş yapmaz?
Ülkemizde yerel yönetimler Özal döneminde kendi kendini yönetecek finans imkânına kavuştu. Onun öncesinde planlama, mimari ve altyapı konuları oldukça pespaye
bir durumda idi.
ANAP (Anavatan Partisi) döneminde İzmir ve birkaç ilde belediye başarıları ortaya çıktı. Anavatan Partisi’nin yerel yönetim serüveni uzun sürmedi. İlk seçimde İstanbul ve Ankara dâhil olmak üzere SHP neredeyse bütün belediyeleri silip süpürdü. Hikâyenin gerisini İstanbul üzerinden okuyabiliriz.
İstanbul’da Nurettin Sözen dönemi başlamış oldu. Kentte su sorunu, hava kirliliği ve altyapı yetersizliği kısa zamanda kaosa dönüşmüş, yerel yöneticiler ne büyükşehir ne de ilçelerde bu sorunlarla baş edemiyordu. İstanbul’un hali içler acısıydı.
İstanbul’un herhangi bir ilçesine gittiğinizde ana yollarda büyük kazılar, sokaklar karmakarışık, caddelerden sular akıyor… Şehir merkezine su nerden geldi diyecek olursanız şebeke ve kanalizasyon kaçakları vb.
Nurettin Sözen dönemi İSKİ skandalı ile markalaştı ve uzun süre ülke gündemini meşgul etti. İSKİ skandalı tek başına bir konu değildi. Bu durum “CHP’nin iş yapma(ma) zihniyeti”nin bir yansımasıydı. İstanbul çöp-çamur-susuzluk içinde kıvranırken her bir parkta müzik festivalleri düzenleniyor, davul-zurna, türkü-kültür namıma acınacak halimiz için İstanbul eğleniyordu…
Zamanla CHP’nin elinde İzmir Karşıyaka, İstanbul Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy ve Şişli gibi yerler kaldı. Bu belediyeler büyük oranda kentleşmesini tamamlamış yerlerdi. Herhangi bir yatırıma ve hizmete ihtiyaç yoktu. Bu durum Mustafa Sarıgül gibi popüler başkanların ortaya çıkmasını sağladı. CHP büyük oranda çivi çakmadan oy kazanan başkan imajı olarak Sarıgül’ü kopyaladı.
CHP’liler yaşam tarzı, ‘AK Parti gelecek’ korkusu ve popülerlik üzerinden bir oy kazanma modeli geliştirerek bu durumu sürdürülebilir hale getirdi.
Kadıköy’de bir belediye başkanı seçildikten sonra tatile gitse ve bir sonraki seçimde anca iş başı yapsa oy oranı birkaç puan değişmez. CHP’li belediyeler iki bölüme ayrılıyor. İlki sürekli kazandıkları yerler. -ki zaten altyapısı tamamlanmış belediyeler. – İkinci gurup belediyeler ise AK Parti’den kazanılmış belediyeler. Ki zaten AK Parti’nin fen işleri maharetinden dolayı bir dönem çivi çakmasanız bile bu belediyelerde altyapı noksanlıkları hissedilmez. Bu mekânlar tamda CHP için uygun mekânlar. Var olan altyapı üzerine geriye şov yapmaktan başka iş kalmıyor.
Çivi çakmadan oy almanın nasıl bir maharet olduğunu çok merak ettim. Çok çok kafa yordum. Birkaç ipucu yakaladığımı düşünüyorum. AK Partili belediyeler iş yapmaya ve icraata odaklı belediyeler, CHP ise doğrudan iletişime yönelik çalışıyor.
AK Parti vatandaşı talepleri konusunda kamu hukukunu korumak gibi bir hassasiyeti var. CHP ise ‘kardeşim git yap sorun değil’ anlayışı var. Bu durum bir yönüyle vatandaşın küçük sorunlarını çözdürdüğü için oy da kazandırıyor. Bir başka etkileşim yaşam tarzı üzerinden bir etki ve korku iklimi oluşturma çabası.
Büyük sınav: CHP büyük sınavını İstanbul’da vermeye çalıştı. AK Parti’nin temsil ettiği 25 yıl boyunca İstanbul yönetilebilir hale geldi. Olağanüstü derecede altyapısını tamamladı, birçok uygulaması ile dünyada örnek belediyeciliğin sembolü oldu.
İstanbul her gün her gece hizmet alırsa ayakta kalacak bir megapoldür. Dünyanın en önemli küresel kentlerinden birisidir. Geriye dönük dört yıllık süre zarfında İBB’de iletişimin dışında bir yönetim etkisi görülmedi. AK Parti döneminde İBB yönetiminde olan teknik kapasitesi yüksek en az 20 ismi ezbere bilirdik. İkinci Sözen dönemi sayılacak bu dönemde sadece Murat Ongun’un adını biliyoruz. Bu gösterge de ne iş yapıldığını bize anlatıyor.
İstanbul’la ilgili yaptığımız araştırmalarda İmamoğlu’nun başarı puanı oldukça düşük gözüküyor. AK Parti kendi illerinin herhangi birisinde bu sonuçları görse böyle bir ismi tekrar aday yapmaz.
AK Parti İstanbul sürecine avantajlı giriyor. Bir önceki seçimde muhalefetin yerel seçimi kazandıktan sonra Erdoğan’ı yenmek gibi bir motivasyonları vardı. Bugün bu motivasyon olmadığı gibi ittifak süreçleri ‘silahsız Beyrut’ gibiydi. Her bir patinin bilinci yaralı. Bu kaos içerisinden nasıl bir kazama sinerjisi çıkarabilir ki? Geriye müttefiklerin siyaset finansmanı kalıyor ki o mesele daha bugünden partinin geleceğini yok edecek düzeye gelmiş.