CHP’nin isim hakkı aslında kimde?
Detaylarla, delillerle, ispatlarla sizi yormayacağım. Zira bu bir tarih makalesi değil ve ben “ders anlatmak” yerine bir “derdi anlatmak” istiyorum. Bunu yaparken “CHP’ye düşmanlık” amacıyla değil; gerçeği yeniden dile getirmek amacıyla hareket ediyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanı olduğu bugünkü CHP’nin; “Cumhuriyeti biz kurduk” demeye hakkı var mıdır?
Cumhuriyet kurulduğunda herkes zaten “başka alternatif olmadığı için” CHP’li değil miydi?
Devletin dini İslam’dır diyerek devleti kurma iradesi gösteren CHP ile camileri ahır yapan CHP ve bugün PKK destekçileriyle hareket eden CHP aynı kurumlar olabilir mi?
CHP şayet “cumhuriyeti kuran parti” ise aslında bir parti değil bir hukuki platform değil midir?
Çok partili sisteme geçerken CHP isminin herkese ait olması hasebiyle “tarihî bir makam” olarak millete bırakılması gerekmez miydi?
CHP herkesin ise neden bir parti olarak devam edip sadece “belli zümreyi” temsil etme yoluna gitmiştir?
Cumhuriyet’i sözüm ona CHP kurduysa; şimdi CHP’ye karşı olmak aynı zamanda Cumhuriyet’e karşı olmak mıdır?
CHP’nin Genel Başkanları Mustafa Kemal’i mi temsil etmektedir?
Kılıçdaroğlu şu anda “Atatürk’ün makamında” mı oturmaktadır? Onun yaptıkları Mustafa Kemal’i bağlar mı?
Soruları çoğaltabiliriz. Neticede kimileri; “Millî haklarımızı korumak lazım, güçlenmek lazım” derken kökü içeride barınamayıp dışarılara çıkan, hatta köksüz diyebileceğimiz bazıları da “Cumhuriyeti biz kurduk, çağdaşız, laikiz, biz ne dersek o…” martavalıyla millete düşmanlık etti. Milletin dini İslam olduğu için de direkt İslam’a düşmanlık etti. Hepimiz iyi biliyoruz, hâlâ düşmanlık eden esfel-i safilin dangalakları da biliyoruz.
Çağdaşlığı, laikliği öylesine ters yorumladılar ki onların yaptıkları yanında çok özür diliyorum en alçak bir fahişe zihniyetli mahlukat, düşmesin diye şerefini yakasının cebine firketeyle iliştiren zerzevat bile onların yanında emekli kuyruğuna girmiş masum teyzeler kıvamında kalır! İşin boyutlarını varın düşünün!
Sakın algı yönetimlerine kapılmayın!
Şimdi birisi “Mustafa Kemal’i Samsun’a gönderen kişi Vahdeddin Han’dır ve belgeleri ortadadır” derse birileri hemen “Cumhuriyet düşmanlığı” yaftasını vuruyor. İşin enteresan tarafı içimizden birileri bu algıya kapılıyor, hatta belgelere inanmamayı tercih ediyor!
1923 Eylül’ünde kurulan Cumhuriyet Halk Partisi esasında bir siyasi parti değildir. Dönemin sistem değişikliğini gerçekleştiren ekibin toplandığı yerdir. Büyük Devlet›imizde yönetim sistemi değişmiştir. Yani padişah, sadrazamlar, bakanlıklar yerine meclis, danışmanlar, bakanlıklar şeklindeki bir sisteme geçilmiştir. Devlet yıkılmamış; sistemi değişmiştir. Tebaa aynıdır, millet aynıdır! 600 yıl boyunca ecdadımız Osman Bey ve hanedanı muhteşem işler yapmışlardır. Türkiye Devleti inşaallah onlardan aldığı ilhamla daha güzel işler yapacaktır. Ama içerideki düşman daha yeni yeni temizleniyor, gerçekler henüz ortaya çıkıyor.
1923’te “Devletin dini İslam’dır” ibaresi olmasına rağmen daha sonra büyük bir “devlet ve millet düşmanlığı” ortaya çıkacaktır. Ne kadar milli yatırım varsa engelleyeceklerdir. Yerli ve milli arabaya “benzin koymayacak” kadar basit, ilkel, alçakça işler bile yapacaklardır.
Buradan yeni nesil yerli elektrikli araç TOGG’a ve emekçilerine selam söyleyelim; onları Devrim Arabaları’nın yalnızlığına bırakmayacağız. Özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a başarılar ve yol açıklığı diliyorum.
Hülasa; CHP aslında 1923’te herkesin partisi olarak kurulmuş, vatanın tüm unsurları etrafında birleşmiş, ezanlar dinmesin diye uğraşılmış AMA çok partili sisteme geçerken bu CHP ismi bir üst kuruluş gibi geride bırakılmak yerine bir partinin tekeline hapsolmuştur. Birçok kafa karışıklığının sebebi işte budur! CHP’nin isim hakkı millete ait iken maalesef bu hak “siyasi bir hile ve manevrayla” 1940’lı yıllarda gaspedilmiştir. Mustafa Kemal de bu şekilde gaspedilmiştir. Devletimizi de dönem dönem hile ile gaspedemeyenler darbelerle gaspetmiştir!
İŞ BANKASI MİLLETİN Mİ CHP’NİN Mİ?
Paralar milletin, ama hisseler CHP’nin!
Hangi ahlaka, vicdana, hukuka sığar bu?
CHP ismi nasıl 1940’larda gaspedilmişse aynı akıbeti İş Bankası hisseleri de yaşamıştır. Mustafa Kemal, hisseleri CHP’ye devrederken zaten başka parti yoktu!
Hisseler bugünkü CHP’ye değil o gün devleti temsil eden “tek siyasi kuruluşa” devredilmiştir! O gün başka parti olmadığı için devleti de CHP temsil etmekteydi!
Bugünkü CHP ile o günkü CHP aynı değildir! İş Bankası hisseleri bu yönüyle yeniden ele alınmalı; oradaki hisselerin yönetimi Gürsel Tekin, Muharrem İnce, Canan Kaftancıoğlu, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Sezgin Tanrıkulu, Özgür Özel gibi isimlerin bulunduğu bir partiye bırakılmamalıdır! Herhangi bir partiye de bırakılmamalıdır! Milletin parası yine millete bırakılmalıdır!