CHP’nin siyasi açmazları
Cumhurbaşkanlığı seçimi bitti. Millet İttifakı partilerinin tamamı ağır bir yenilgi aldı.
Muhalefetin bütün partileri iç hesaplaşmalarını yapmaya devam ediyor. Tüm muhalefet partileri yaşadığı travmayı atlatmaya çalışırken, CHP’de olup bitenler her zaman olduğu gibi diğer partilerde olanları perdelemektedir.
CHP her zaman konuşulan parti olmuştur. Bu sebepten, gazeteci ve siyaset bilimcilerin her biri CHP uzmanıdır.
Muhalefet partilerinin beş yıllık geçmişine bakınca, siyaset üretme konusunda bir siyaset fukaralığı göze çarpıyordu. Zaman zaman bu gidişatı eleştirdim. Seçime giderken Millet İttifakı’nın hiçbir konuda bir vizyonu yoktu, alternatif bir fikir de ortaya koymuyorlardı, yaptıkları iktidar eleştirisi konusunda dahi bir devamlılık yoktu. Bugün söylediklerini yarın unutuyorlardı. İttihat Terakki’den kalma bir alışkanlıkla her hafta bir dosya açıp, bir bardak suda fırtına koparıp, birkaç hafta sonra ne dediklerini unutuyorlardı, vs.
Seçim bittikten sonra yenilginin adresi tek başına CHP, partiyi temsilen de Kılıçdaroğlu oldu. Masanın etrafında rol kapmak için kavga edenler sessiz sedasız ortamı terk etti.
CHP’de iktidar-muhalefet tartışması yaşanmaktadır. Tartışmaların içeriğine bakıldığında durum içler acısı. 100 yıllık bir geçmişi olan Türkiye’nin kurucu partisindeki parti içi tartışmalar, siyaset vizyon ve müktesebat hakkında olacağı yerde, kulisler üzerinden gündem olmaktadır. “İmamoğlu şöyle dedi, Kılıçdaroğlu böyle dedi.” Peki gerçekten ne dedi? Koca bir hiç!
Siyaset yapmanın bu kadar sıradanlaştığını, ucuzladığını görmek, siyasetin geleceği açısından endişe verici.
Genellikle bir siyasi parti içerisinde muhalif olanlar, mevcut yöneticilere göre daha iddialı ve birikimli olurlar. Bir yönüyle muhalif olanlar, siyasete yeni vizyon ve yeni birikimler katar. Savaşlar, yeni yolların ve yeni icatların keşfine fırsat verir. Kılıçdaroğlu ve mevcut CHP ekibinin siyaseti sorunlu iken, İmamoğlu’nun donanımı ile ilgili olacak, söyleminde hiçbir içerik yok. Parti içerisindeki tartışmayı kulislere mahkûm eden de İBB Başkanı’nın sığ siyaseti oldu.
Merak ettiğim bir mesele var, acaba kuruluşu bu kadar eski olan bir partide gerçek kimliği ile milliyetçi, Atatürkçü, sosyal demokrat, tek parti zihniyetinden arınmış ve bu milletin tarihi, kültürü ve dini ile barışık bir damar hiç mi yok? Türkiye sermayesinin omurgasını oluşturan İstanbul sermeyesi ve TÜSİAD büyük oranda CHP’yi desteklemektedir. Bu ailelerin iyi yetişmiş çocukları yok mudur?
CHP’nin sorununun görünenden daha derin olduğunu düşünüyorum. Şimdi siyasi açmazlarına geçebiliriz: